Posof

SÜTOLUK KÖYÜ (SATKABEL)
Sütoluk,ekinsiz,biçerler otu
Yaylası iyidr,yolları kötü,
Alırlar yıl boyu inekten sütü,
Yaparlar yağ,peynir,mayası vardır.
NÜFUSU :140
HANE SAYISI :20
KURULUŞU : Kağızman dan önce Yurtbekler’e oradan da şimdiki köy yerine gelerek buraya yerleşen Emo adındaki adam bu köyü kurar.Köy tahminen 1830 yılında kurulmuştur.
KÖY ADININ KAYNAĞI : Satkabel ismi sarp dağ geçidi anlamndadır.Sütoluk adı da köyde iyi cins sığır ve koyun beslendiğinden ve de otlakları bol olduğu için bol süt bulunduğundan dolayı bu adı almıştır.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 20 km güneydoğusunda Şabanbel Dağının batı yakasındaki yüksek bir yamaçta kurulmuştur.Her tarafı çayır ve meralarla kaplı olan bu köy hayvancılığa elverişlidir.Süngülü,Balgöze ve Derindere köyleri ile Gürcistan sınır komşularıdır.
1986 da elektirk ve 1990 da köye telefon bağlanmıştır.
Köyün yolu ise 1980 de yapılmıştır.
TARİHİ KALINTILAR : Yoktur.
KUMLUKOZ KÖYÜ (ĞUME)
Kumlukoz, kapalı kutuya benzer,
Kuzeyini, Altun Kalesi bezer,
Meyvesi makbuldür, ellerde gezer,
Çok çetin kırılır, cevizi vardır.
NÜFUSU :332
HANE SAYISI :70
KURULUŞU : Köye ilk gelen Karaosmangil Ailesi, kilisenin yanına yerleşmiş. Daha sonra yer değiştirip, gelen ailelerle birlikte bu köyü oluşturmuştur.
KÖY ADININ KAYNAĞI : Ğume adının nerden geldiği bilinmemektedir. Kumlukoz adı ise köyde bol ceviz yetişmesi nedeniyle verilmiştir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 12 km. kuzeydoğusunda, Kohucuvar Tepesi’nin doğu istikametinde kurulmuştur. İncedere suyu, köyün kuzeyinden geçer. Batısında göller vardır ve arazisi bol ağaçlıktır.
Komşuları; Armutveren, Sarıdarı, Binbaşı Eminbey, İncedere, Taşkıran ve Kalkankaya köyleridir.
Tiril düzlüğünde köyün yaylası bulunmaktadır.
Köyün batısında Bultumlu Göl ve Gözeli Göl vardır. 1979 yılında, Gözeli Göl’den köye, sulama amacıyla 2,5 km.’lik beton kanal yapılmıştır.
1982 yılında telefon, 1983 yılında ise elektrik bağlanmıştır.
Köy yolu 1968 yılında hizmete açılmıştır.
TARİHİ KALINTILAR : Köyün kuzeybatısında, Altunkale diye tanınan bir kalenin kalıntıları bulunmaktadır.
Köyün kuzeyindeki Bayırındibi Mevkii’ndeki bir tarlada bir kilisenin temelleri bulunmaktadır.Kilisenin doğusunda Gorhana bulunmaktadır.
Köyün batısında, İncedere Suyu’nun kuzeyinde yüksekçe bir sırtın üzerinde küçük bir kalecik bulunur.Kalenin yaklaşık 5 km. aşağısında bir mağara vardır.Bu mağaradan tabana ve tavana birer çıkış olduğu söylenir.
Ebesuyu Pınarı’nın hemen kuzey yanındaki çukur yamaçta, biri kaleye giden yolun üstündeki kayaların dibinde, diğeri; yolun altında, İncedere tarafındaki yamacın dibinde olmak üzere iki adet şehit mezarı vardır.Bu şehitler, 1920 yılındaki Gürcü Harbi’nde şehit olmuştur.
Köydeki bir taşta Uygur Alfabesi’ni andıran yazı ile yazılmış yazı vardır.
KURŞUNÇAVUŞ KÖYÜ (SECE)
Kurşunçavuş dağda bir dere içi,
Eskiden olurdu bir hayli keçi,
Misafirperverdir ihtiyarı genci,
Güzel bal şerbetli helvası vardır.
NÜFUSU :80
HANE SAYISI :14
KURULUŞU : Şavşat kökenli, Hüsenler ve Kahramanlar sülaleri buraya ilk yerleşen ailelerdir.
KÖY ADININ KAYNAĞI : Sece adının anlamı bilinmemektedir. Kurşunçavuş adı ise Kurşun isimli şehit bir askerden dolayı verilmiştir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 11 km. batısında, Cin Dağı’nın güney yamaçlarında kurulmuştur. Üç tarafı dağlarla çevrilidir. Güneydoğu tarafında ise dar bir vadi vardır. Bol olan mera ve çayırlar hayvancılığa ve arıcılığa müsaittir. Köyün adı ile aynı adı taşıyan çayda dağalası ve alabalık bulunmaktadır.
Komşuları; Gürcistan ile Günlüce, Doğrular Köyü Yaylası, Gürarmut ve Yolağzı köyleridir.
Köyün doğu yamacında tebeşir taşı çıkmaktadır.
1984 yılında elektrik, 1985 yılında ise telefon bağlanmıştır.
1976 yılında köyün yolu ulaşıma açılmıştır.
TARİHİ KALINTILAR : Eski caminin bulunduğu yerde bir kilise bulunurdu.Buda ayrıca birde Gorhana bulunmaktadır.
Kurşunçacuş, Doğrular ve Günlüce Köyü yaylalarının mevkiindeki kayalıklarda mağaralar vardır.
Eski Sece Köyü harabeleri ve onlara ait mezarlıklarda köyün tarihi yerlerindendir.
Deliklikaya Mevkii’nde bir metrekare tabanlı, tahminen 10 m. yüksekliğinde delikli bir kaya bulunur.
Acara-Hilvana’ya giden yolun, Gürcistan ile Türkiye hududunda, ortası kare şeklinde masa büyüklüğündeki taşın üstünde haç işareti bulunur.
Geçmişte konar göçerlerin barındıkları geçici evlerin harabeleri de diğer tarihi yerlerdir.
ÖZBAŞI KÖYÜ (GINYA)
Özbaşı, güneşten od gibi yanar,
Temizdir insanı, her söze kanar,
Beslerler koyunu, üçer, beşer, onar,
Orada insanın en hası vardır.
NÜFUSU :12
HANE SAYISI :
KURULUŞU : Köyün yaklaşık 150 yıllık bir geçmişi vardır. İlk yerleşim bölgedeki ormanlığın içinde olmuştur.
KÖY ADININ KAYNAĞI: Gınya adının, Kıpçakça olduğu sanılmakta ve anlamı bilinmemektedir. Özbaşı adı ise, köyde beğenilen insanların çok olması sebebiyle verilmiştir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 6 km. batısında, Cin Dağı’nın güneye bakan yamaçlarında kurulmuştur. Güney ve batısında akan çaylar ve köyün doğusunda akan dere köyü bir ada görünümüne sokmuştur.
Köyün kuzeyinde koruluk vardır. Köyün batısındaki tarlalarda üzüm kütükleri bulunur.
Komşuları; Günlüce, Doğrular, Uğurca, Arılı, Kır-Damala köyleridir.
Köydeki tarihi kilisenin yanında şifalı su vardır.
TARİHİ KALINTILAR : Köyün doğusundaki Gınya Kalesi’nin temelleri ve duvarlarından bir kısmı durmaktadır.
Köyün batısındaki bir tarlada temelleri belirli durumda bir kilise vardır. (Akkilise)
Kışla Mevkii’nde Latengilev Harabeleri ve taş evler bulunmaktadır.
SARIÇİÇEK KÖYÜ (HERTUZ)
Sarıçiçek derler, çiçeğisarı,
Çoktur sığır,koyun hem dahi arı,
Eksik olmaz on ay,dağında karı,
Coşkun akar çifte deresi vardır.
NÜFUSU :50
HANE SAYISI :12
KURULUŞU : Sitahanlar ve kiliseler burada çok eskiden beridir insanların yaşadığını gösterir.Yaklaşık olarak 250 yıllık bir tarihi vardır.
KÖY KAYNAĞI: Hertuz adının anlamı bilinmemektedir.Sarıçiçek adı ise çok çiçekli bir yöre olmasından dolayı verilmiştir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 22 km kuzeyinde, Cazi Tepesi, Büyük Dağ ve Zambu Tepeleri’nin Gırma Suyunda kesiştikleri yerde kurulmuştur.Köy arazisi Gırma Çayı ve Çermiğin Deresi ile sulanır.Ekili olmayan yerler orman ve çalıklarla kaplıdır. Arıcılık ve hayvancılık için elverişlidir.
Köy,Binbaşıeminbey,İncedere,Taşkıran köyleri ile Türkgözü Yaylaları ve Gönülaçan ve Yaylaaltı Köyleri ile sınırdır.
Kırmızı boya toprağı ve kömür zuhuru vardır.
Köyün doğusunda, Büyük Bayır Mevkii’nde yarı bataklık olan gölden, hasırcılıkta kullanılan cil otu elde edilir.
Köyün kuzeybatısında, Mal yatakları denilen yerde kaplıca vardır.
Köye 1983 tarihinde elektrik ve 1985 Tarihinde telefon bağlanmıştır.
1974 ‘te İsaravul’dan 1984 yılında da Yaylaaltı Köyünden yol yapılmıştır. Köprü ise 1986da yapılmıştır.
TARİHİ KALINTILAR : Köyün batısındaki köy harabelerinin, doğusunda, halen temelleri belirgin olan bir kilise bulunur.Mevki adı da Kilisenin Önü’dür.
Köyde 28 taş evden oluşan bir harabe bulunmaktadır.
Birisi köyün güneydoğusundaki çayırlarda, diğeri Çermiğin bulunduğu yerde olmak üzere iki sitahan (dğğirmen) vardır.
Ayrıca köyün çeşitli yerlerinde mahsen ve yer altı kanalları da bulunur.
SARIDARI KÖYÜ (TEPEZÜMDE)
Sarıçiçek derler, çiçeğisarı,
Çoktur sığır,koyun hem dahi arı,
Eksik olmaz on ay,dağında karı,
Coşkun akar çifte deresi vardır.
NÜFUSU :28
HANE SAYISI:7
KURULUŞU : Yaklaşık 200 yıllık bir geçmişi vardır.Orman arazisi içinde yerleşmişlerdir.
KÖY ADININ KAYNAĞI: Tepezümde adı tam bilinmemekle birlikte tepe dibi anlamına geldiği söylenmektedir.Sarıdarı adı ise köyde kaliteli mısır yetiştirildiğinden dolayı verilmiştir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 12 km doğusunda Kodiyan Platosu’nun Posof Çayı ile birleştiği eteklerde kurulmuştur.Posof Çayı ile Gırma Çayı’nın kavuştuğu yerde meyve bahçeleri, köyün güneyinde de ladin fidanlığı vardır.Eskiden tütün ekimi yapılan köyde her türlü hububat ve sebze yetişir.Yaylası Gırma Dağı eteklerindedir.
Köy,Pala, Armutveren, Kumlukoz, Binbaşıeminbey ve Puma köyleri ile Gürcistan’a komşudur.
Köyün kuzeyinde Ayaz Göl vardır;ayrıca kendi kaynağından beslenen Sefer’in Gölü otlu ve kamışlı bir göldür.Bu göl yaban ördeği üreme alanıdır.Bu göller haricinde birkaç göl daha vardır.
Köye 1983 Yılında elektrik ve 1986 yılında telefon bağlanmıştır.
1969 Yılında başlanan yol 1975 yılında bitmiştir.
TARİHİ KALINTILAR : Köyde, taş duvarlarla kaplı birçok kanal bulunmaktadır.60 yıl önce, Kalkankaya’nın altındaki, Gırma Çayı’ndan alınarak köye getirilen suyun toprak su kanalları halen belli olmaktadır.
Güvercin Tepesi’nde,köyün güneyindeki korulukta ve Sarayın Düzü denilen yerde harabeler bulunmaktadır.Ayrıca köyde birde mahzen bulunur.
SAVAŞIR KÖYÜ (CANCAK)
Savaşır kaleden alıyor gölge
Tarımda derim ki en iyi bölge
Sal, saçma torunu köprüden göle
Balığın burada alası vardır.
NÜFUSU :276
HANE SAYISI:41
KURULUŞU: Yaklaşık 200 yıllık bir geçmişi olan köye ilk gelenler burada bulunan çam ve ladin ağaçlarını keserek evler yapmışlardır.
KÖY ADININ KAYNAĞI: Can-Cak ismi Kıpçak dilinde öncü asker deyiminden kalma bir isimdir.Savaşır adı ise köyün sınırda oluşu ve sahip oldukları şehit sayıları sebebiyle verilmiştir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 16 km güneydoğusunda Ulgar Dağının doğusunda kurulmuştur.Yaylaları Yeniköy yaylaları ile birdir.Süngülü, Yeniköy ve Gürcistan ile sınırdır.
1982 Yılında telefon 1983 yılında da elektrik bağlanmıştır.
Köy yolu 1974 yılında,köyün köprüsü ise 1975’te yapılmıştır.Yayla yolu da 1987 yılında yapılmıştır.
TARİHİ KALINTILAR : Köyün güneyindeki yamaçta Can-Cak Kalesi bulunmaktadır. Ayrıca köyün kuzeyinde başka bir kale daha bulunur.
Eski kalenin kuzeyindeki çayın kuzeyinde ve Gules Mevkii’nde 2 adet kiliseye ait kalıntılar bulunmaktadır.
Ayrıca köyde, yer altı kaynakları ve mağaralar da bulunmaktadır.
SÖĞÜTLÜKAYA KÖYÜ (HUNEMİS)
Söğütlükaya’dır,beğlerin yurdu,
Bilinmez ki kimler temelin kurdu,
Her gelen ir başka halini sordu,
Evlerde antika halısı vardır.
NÜFUSU :210
HANE SAYISI :37
KURULUŞU : Köyün 200 yıllık bir geçmişi vardır.İlk gelen ailelerin orman içerisindeki kale ve kiliseleri görerek burayı yurt edinmişlerdir.Köy;yakın tarihe kadar, Kır, Damala, Amakonak ve Çakırkoç köylerinide içine alan bir muhtarlıkmış.Köyden en son Damala 1929 yılında ayrılmıştır.
KÖY ADININ KAYNAĞI: Hunemis isminin ne anlama geldiği bilinmemekle birlikte Söğütlükaya ismi ise çevresinde söğütlük ve kayalıkların olması sebebiyle bu ismi almıştır.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 9 km güneybatısında Ulgar Dağının Kuzey eteklerinin Kol Çayı ile birleştiği yamaçta kurulmuştur.Köyün kuzey ve güney yamaçları fundalıklarla kaplıdır.Yaylası Ulgar Dağının kuzey yamacındadır.
Köy,Kır-Damala,Arılı ve Boşdere köyleri ile sınırdır.
Köyün doğusunda Haç Taşı Mevkiinde küçük bir göl vardır.
1986 Yılında elektrik ve telefon verilmiştir.
Köy yolu 1973 yılında yapılmıştır.
TARİHİ KALINTILAR : Köyün kuzeybatısında harabe halinde iki kale kalıntısı vardır. Ayrıca Uzunçayır Mevkii’nde bir kiliseye ait kalıntılar vardır.
Köyde yer altı su kanalları, mağaralar ve çok eski tarihli mezarlar bulunmaktadır.
Ayrıca, Uzun Çayır,Katmerkaya, Velet ve Pataravelet adlı eski köy harabeleri de tarihi mekanlardandır.
SÜNGÜLÜ KÖYÜ (ARİLE)
Süngülü bekliyor sınırda nöbet,
Bu nöbet nöbet şüphesiz sürecek ebet,
Bu köye veriyor bir başka heybet,
Köyün ortasında kayası vardır.
NÜFUSU :834
HANE SAYISI :132
KURULUŞU : Eski bir yerleşim yeridir.200 yıllık bir geçmişi vardır.Buraya Şavşat tan gelen Ayvazlar sülalesi yerleşmiştir.
KÖY ADININ KAYNAĞI : Arile ismi bilinmiyor.Süngülü adı ise köyün Gürcistan topraklarına bir girinti görünümünde oluşunda dolayı verilmiştir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 17 km güneydoğusunda Şabanıbel Dağının batı yamaçlarında kurulmuştur.Çevresinde Şbanbel,Karadağ ve Uldar Dağı vardır.Köy hudutları içerinden geçen akarsular ve bunların birleştiği Arile (Süngülü) Çayı köye ayrı bir güzellik katmaktadır.Dereler dışında Mantahev Pınarında da alabalık vardır.Köyün ortasında bulunan Kayatepe köyün simgesi gibidir.
Köyün kuzeyindeki göller yaban ördeği üreme alanıdır.Köyün güneydoğusunda Görget Mevkiinde kaplıcalar vardır.
Köy,Satkabel, Balgöze, Savaşır köyleri ile Damal İlçesi ve Gürcistan ile komşudur.
Köye elektrik 1986 yılında tekefon ise 1988 yılında bağlanmıştır.
Köyün yolu 1975 yılında yapılmıştır;ayrıca Karadağ yolu da 1988 yılında yapılmıştır.
TARİHİ KALINTILAR : İzotba Mevkii’nde kimden kaldığı bilinmeyen bir değirmen harabesi bulunur.Ayrıca, Kunteshev, Görget, Yağlıgüney Satlo, Baramoğul, Gürcübeği ve Kortok Harabeleri eski köylere aittir.
Görget Mevkii’ndeki, taş mağaraların üzerinde ve köyün güneydoğusundaki kayınlığın, Knteshev Mevkii’nde birer kale bulunmaktadır.
Köyün çeşitli yerlerinde Gorhana’lar bulunmaktadır.
Köyün çeşitli yerlerinde yer altı su kanalları ve mağaralar bulunur.
Kortoka Mevkii’ndeki kilisenin yakınında bir adet dilek taşı bulunur.
Köyün Kelle Tepe denilen mevkiinin hikayesi ise ilginçtir. Anlatılanlara göre; mevkide yer alan 300 m. boyunda ve 3 m. derinliğinde olduğu tahmin edilen hendeğe su doldurtarak, hasımlarının yenilmesini sağlayan, Tamar Dodopal adındaki Gürcü Kadın Hükümdar, o savaşta ölenleri üste üste koyarak bir tepe haline getirmiş ve üzerini toprakla kapattırmıştır. Adı geçen yer kazıldığında insan kafaları çıkmasından dolayı adı Kelle Tepe olarak kalmıştır.
TAŞKIRAN KÖYÜ (GERGİSUBAN)
Taşkıran’da herkes, taş yapan yapan usta,
Ekin iyi olmaz, dumanda-pusta
Şifa bulur orda her türlü hasta
Ziyaret te zatın duası vardır.
NÜFUSU :174
HANE SAYISI:37
KURULUŞU : Şavşat’ın Agara köyünden gelen Margezeler ailesi buraya yerleşmiştir.
KÖY ADININ KAYNAĞI: Gegisuban isminin sonundaki -ban eki Kıpçak diline ait olduğunu gösterir.Rivayete göre Kalkankaya köyünde oturan Petro adındaki birisinin Şulgeze ve Gorgie adlı iki oğlu varmış.Gorgie’ye burasını vermiş ve bu isimde Gorgi’nin yurdu deyiminden zamanla bu şekli almıştır.Taşkıran adı ise köyde taş usatalarının çok olmasından gelmektedir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 12 km kuzeydoğusunda Kohucuvar(UC TEPESİ)’nin doğuya doğru bir uzantısı konumundaki Sarkene Sırtlarının kuzeyinde kurulmuştur.Köyün güneyinde Ziyaret ve Soğuk Pınar denen Mevkilerini içine alan bir çam ve ladin fidanlığı vardır.Köyün yaylası Cin Dağı’nın doğu yamacındadır.1917 yılına kadar bir köy halinde olan Kayınlı ve Kalkankaya ile arazileri iç içedir.Ayrıca İncedere ile sınır komşusudur.
Ziyaret Tepsi’nin kuzeyindeki dereler kömür zuhurları vardır.Aynı mevkide yağlı su bulunmaktadır.
Köyün batısında Samizevre mevkiindeki gölden cil otu elde edilir.
Uzun Çayırdaki su göz ağrılarını iyileştirir.
1982 Yılında telefon,1983 te ise elektrik bağlanmıştır.
Köye 1968 yılında yol yapılmıştır.
TARİHİ KALINTILAR : Köyün kuzeyinde, Cabuk denen mevkide, Kalkankaya yolunun güneyinde ve köyün batısında, Samizevre Mevkii’nde köy harabeleri bulunmaktadır.
Şimdiki caminin bulunduğu yerde eskiden bir kilise bulunmaktaymış.
Köyün çeşitli yerlerindeki harabelerde, yer altı su kanalları da yer almaktadır.
Caminin önünde, okul çeşmesinin arkasında ve köyün çeşitli yerlerinde kuyu mezarlar vardır.
Gürcü Savaşı’nda şehit olanların mezarlarında köyde yer alır.Bu şehit mezarlarında biri de “Şehit Hatice Mezarı”dır.
TÜRKGÖZÜ KÖYÜ (BADELE)
Türkgözü gerçekten, gözüdür Türk’ün,
Bahçe-bağla kaplı etrafı bütün,
Halkında nezaket, her yerden üstün,
Güzeline mahsus türküsü vardır.
NÜFUSU:500
HANE SAYISI :68
KURULUŞU: Ahıska’dan gelen iki aile bu bölgeye gelerek yerleşmişlerdir.
KÖY ADININ KAYNAĞI: Badele ismi; Bad ile çevrili anlamındadır.Zamanla Bad-ile ve Bad-ele şeklini almıştır.
Türkgözü ismi; sınırları itibariyle Gürcistan toprakları içine girinti yaptığı için ve en son köyümüz olduğu için bu adı almıştır.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 15 km. doğusunda, Kodiyan Platosu’nu, Kobliyan Ovası’ndan ayıran bir düzlükte kurulmuştur.Güneydoğusunda akan Posof Çayı, Gürcistan ile olan sınırın bir kısmını belirler.
Bol miktarda bahçe vardır.Her çeşit meyve ve sebze yetiştirilebilir.Badele elması meşhurdur.
Komşuları;Armutveren,Sarıdere köyleri ve Gürcistan ile komşudur.
Biri köyün batısında, ikisi de Pala Mahallesi’nde olmak üzere 3 adet gölü vardır.
31 Temmuz 1995 tarihinde Gürcistan ile Türkiye arasındaki sınır kapısı açılmıştır.
1982 yılında telefon, 1983 yılında ise elektrik bağlanmıştır.
1963 yılında ilk defa yol yapılmıştır.Şu anda da sınır kapısı dolayısı ile uluslar arası yol niteliğindedir.
TARİHİ KALINTILAR : Kara Kilise Mevkii’nde ve Keven Mevkii’nde kiliseler bulunmaktadır.Kiliselerin olduğu yerlerde yer altı su kanalları da bulunmaktadır.
Camuş (Manda) Ayağı adlı mevkide, kayalar üzerinde manda ayağı izlerini andıran sıralı izler vardır.
Köyde ayrıca; eski ev harabeleri, eski mezarlar (Gorhana) ve taş yapı değirmenler de tarihi yerler arasındadır.
PALA (Türkgözü’nün Mahallesi)
Pala, Türkgözü’nün bir mahallesi,
Dokunur orada hasırın hası,
Deredir doğusu, göldür arkası,
Cancırdan en iyi ezmesi vardır.
İlçe merkezinin 15 km. doğusunda, Türkgözü Köyü’nün göller semtinde, küçük bir düzlükte kurulmuştur.Doğal yapısı çok güzeldir.Batısında Büyük Göl (Sisli Göl), kuzeyinde Karmışlı Göl (Mezarlığın Gölü) ve Kırantuba Gölü bulunmaktadır.
1982 yılında elektrik, 1989 tarihinde telefon verilmiştir.
TARİHİ KALINTILAR : Köyün batısında, halen duvarları belli olan eski köy harabesi ve köydeki bazı evlerin tabanından dereye uzanan yer altı su kanalları başlıca tarihi yerleridir.
UĞURCA KÖYÜ (CACUN-OLİYE)
Uğurca yeniden yapıyor bahçe,
Eşyası taşınır hep bohça bohça,
Suları akıyor, inceden hoşça,
Güneyinde meşhur deresi vardır.
NÜFUSU :156
HANE SAYISI:45
KURULUŞU : İlk gelen aileler, şu anki konumun kuzeydoğusunda olan, Avazana Harabeleri’ne yerleşiyor.Kaybolan mandalarını ararken, daha güzel bir yer bularak şu anki bölgeye yerleşmişlerdir.
KÖY ADININ KAYNAĞI : Cacun kelimesi; Kıpçak kökenli bir kelimedir. Ne anlama geldiği bilinmemektedir.Uğurca adı; köyün batısındaki 9 köy ve mahalle yollarının bu köyden geçmesi ve herkese uğur dilemeleri sebebiyle verilmiştir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 4 km. batısında kurulmuştur. Udabuna çam fidanlıkları ile, arazi içindeki yabani meyve ve geniş yapraklı ağaçlar, köye ayrı bir güzellik katmaktadır.
Köyün batısında ve doğusundan iki küçük dere akar.
Komşuları; İlçe Merkezi, Doğrular, Günlüce ve Özbaşı köyleri ile komşudur.
1970 yılında köyün yolu yapılmıştır.
1985 yılında elektrik, 1986 yılında da telefon ağlanmıştır.
TARİHİ KALINTILAR : Avazana Mevkii’nde eski köy halkının yaşadığı sanılan köy harabeleri bulunmaktadır.
Karagöl Mevkii’nde bir kısmı görünene yer altı su kanalları da önemli tarihi mekanlardandır.
Kurugöl Mevkii’nde kime ait olduğu bilinmeyen mezar, ziyaret yeridir.
Kunziyam Mevkii’ndeki mağaralar, köyün çeşitli yerlerindeki mezarlar ve mahzenler de önemli tarihi mekanlardandır.
Okulun yanında, toprağa gömülü bir sanduka içinde de bir yazılı taş vardır
ULUÇAM KÖYÜ (VARHANA)
Uluçam, çamlıca yamacın yanı,
Görünce kaynıyor insanın kanı,
Dünyayı almıştır, Kohep’in şanı,
Tavşan, keklik yurdu, fundası vardır.
NÜFUSU :109
HANE SAYISI:20
KURULUŞU : Köyün kuruluşu hakkında kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte fazla eskiye dayanmayan bir tarihi vardır.
KÖY ADININ KAYNAĞI: Varhana kelimesi; Hana var (Ev var) sözcüklerinin kalıplaşarak şekil değiştirmesi sonucu oluşmuştur.Uluçam adı; köyün batısındaki ve Nakosar’daki tek tük kalmış yaşlı çam ağaçlarına izafen konulmuştur.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 11 km. batısında yer alır. Köyün batısındaki kaya ve kuzeye uzanan çam ve geniş yapraklı ağaç ormanı ile Nakosar Mevkii’nde oluşturulan çam fidanlığı, arazideki yabani meyve ağaçları, doğal bir güzellik sergilemektedir.Köyün yaylaları Ureme’dedir.
Komşuları; Akballı, Boşdere, Arılı ve Demirdöven köyleri ile sınırdır.
Köyün kuzeyinde ufak tefek gölcükler vardır.
Köyün yolu 1978 yılında yapılmıştır.
1984 yılında elektrik, 1986 tarihinde telefon verilmiştir.
TARİHİ KALINTILAR : Köyün doğusunda, okul binasına 200 m. mesafede, Kilisenin Başı dene yerde bir kilise bulunmaktadır.
Köydeki bazı evler ile kilise arasında yer altı su kanalları vardır.
Mezarlık Mevkii’nde ağzı yaklaşık 75 metrekare olan ve çok derin bir kuyu bulunur. Bu kuyu bir tünele bağlıdır ve bu tünel doğuya doğru uzanmaktadır. Kuyunun etrafı yumuşak toprakla kaplıdır. Kazılınca masat taşı ve bazı kil kaplar çıktığı söylenir.
Köyün doğusunda, merkez yolunun altındaki merada tahminen 150 metrekare alanlı ve üzerine çıkabilmek için taş merdiveni bulunan bir mağara vardır.
Kamlep, Velet, Küçük Çayır Köy ve Beğin Sarayı Harabeleri köyün tarihi mekanları olarak dikkat çekmektedir.
Gogoçala-Bultiyan istikametinde devam eden tepelere giden kiremit boru döşeli kanallarda köyde görülmesi gereken tarihi yerlerdendir.
YAYLAALTI KÖYÜ (SATLEL)
Yaylaaltı derler, yayladır gerçek,
Yamacı kaplayan, Kayın’ı gökçek,
Suyu sanki billur, etrafı çiçek,
Hastaya can veren havası vardır.
NÜFUSU :98
HANE SAYISI :20
KURULUŞU : Çok eski bir yerleşim yeridir.Bir zaman ıssız kalmıştır.Bugünkü yere ilk yerleşen aile Azgur’dan gelen Çobanoğlu ailesidir.
KÖY ADININ KAYNAĞI : Satlel kelimesinin anlamı bilinmemektedir.Köy arazisi yaylalara hudut olduğu için de Yaylaaltı adını almıştır.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 19 km. kuzeyinde bulunmaktadır. Arazisinin içinden Mangala Deresi denen küçük bir dere geçer.Köyün kuzey ve batısını; Beyazkayın, Fındık, Kavak … gibi geniş yapraklı ağaçlardan oluşan meşeler çevirmiştir.İlçenin rakımı en yüksek olan köylerinden biridir.
Köyün etrafını saran meşeler, yabani meyve ağaçları, 1700 rakımlı bu köye ayrı bir güzellik katmaktadır.
Komşuları; Erim, Gönülaçan, Sarıçiçek köyleri ve Gürcistan ile sınırdır.
Yaylalar Mevkii’nde ufak tefek gölcükler vardır.
Köyün yolu 1975 yılında yapılmıştır.
1981 yılında telefon, 1983 yılında da elektrik verilmiştir.
TARİHİ KALINTILAR : Köyde şu anda bir ev birde harman bulunan iki ayrı yerde eskiden kiliseler olduğu bilinmektedir.
Kilisenin doğusundaki evlerin tabanında Gorhana bulunmaktadır.
Ayrıca köyde eski bir cami, çeşitli yerlerdeki yer altı su kanalları, eski köy harabeleri ve mezarlardan oluşan tarihi mekanlar dikkat çekmektedir
Köyde bulunan Kanlı Pınar’ın hikayesi ise; Omar Oğlu’nun oğlu çayır biçerken bu pınardan yorgun yorgun biraz fazla su içer ve ölür.Bu olaydan sonra pınarın adı Kanlı Pınar olarak kalır.
YENİKÖY
Yeniköy eskiden bu adı almış,
Bu köy kalkınmaya hızlıca dalmış,
Ne yazık ki ormanı çok da azalmış,
Bu yüzden gönlünde sızısı vardır.
NÜFUSU :452
HANE SAYISI :70
KURULUŞU : Bir rivayete göre, Kağızman’dan gelen bir avcı bu köye yerleşiyor, daha sonra da diğer aileler geliyor.Başka bir rivayete göre de; Ahıska’nın Caral Köyünden Dedebeğ ile Yusufbeğ buraya gelerek yurt edinmişlerdir.
KÖY ADININ KAYNAĞI: Ahıska’nın buraya yakın olan Cağısman ve Ceral köylerinden gelenler bu köyü oluşturuyorlar.Burası bizim yeniköyümüz diye diye köyün adı Yeniköy olarak kalıyor.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 9 km. güneydoğusunda yer almaktadır.Köyün içinden geçen, Söğütlüdere ile Cevat Dereleri Süngülü Çayı’na karışmaktadır.Köyün etrafı karışık orman ve fidanlıklarla kaplıdır.Atyolu’nun sırtlarında yaylaları vardır.
Köy; Savaşır ve Çambeli köyleri ile Damal İlçesi ve Gürcistan ile komşudur.
İrili ufaklı çok sayıda göl olmasına rağmen önemli bir göl yoktur.
Hevismen Mevkii’nde romatizma ağrıları ile kaşıntılara iyi gelen bir kaplıca bulunmaktadır.
1976 yılında köy yolu yapılmıştır.
1975 yılında telefon, 1983 yılında da elektrik verilmiştir.
TARİHİ KALINTILAR : Gözeler Mevkii’nde, Kırık Kilise Mevkii’nde ve Misirken Mevkii’nde (Kız Kilisesi) birer kilise bulunduğu, hala var olan kalıntılardan anlaşılmaktadır.
Kırık Kilise’nin doğusundan Hevismen’e doğru akan, Kazandere’nin kuzeyinde kazınarak yapılmış, 3 adet mağara bulunmaktadır.Ayrıca Hanyeri’nde de mağaralar vardır.
Çuça, Paşa ve Muconun Düzü olmak üzere 3 ayrı yerde eski köy harabeleri vardır.,
Ayrıca köyün batısında, Kanlı Pınar Mevkii’nde Kır Serdan Binası, Yol Korukçusu Binası ve Rusların 1891’de yaptırdığı Posta Binası harabeleri de önemli yerlerdir.
Rivayete göre; Ardahan’dan evlenerek eşi ile birlikte Ahıska’ya doğru giden bir adam, onu takip eden bir başkası tarafından vurulur.Olayı gören bir avcıda katili öldürür. Her ikisinin de ölüleri Çambeli Köyü’nün Kışlası’na gömülür.Mezarlar halen Kışlada bellidir.O günden sonrada evlenenler, gelin götürürken yanlarına bir grup atlı alırlar.
YOLAĞZI KÖYÜ (SİNSETİP)
Yolağzı büyütmüş, güzel bir koru,
Yeni yapılmıştır köyün yolu,
Gölünün balığa müsait suyu,
Beğlerle bir güzel davası vardır.
NÜFUSU :169
HANE SAYISI:36
KURULUŞU : Çok eski bir yerleşim yeri olan köye bugünkü aileler 150 yıl kadar önce gelerek yerleşmişlerdir.
KÖY ADININ KAYNAĞI: Sinsetip adının anlamı bilinmemektedir. Yolağzı adı; köyün, ilçenin batısındaki en son köyüne giden, yol üzerinde olmasına atfen verilmiştir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 15 km. batısında kurulmuştur.Batısında çam koruluğu vardır.Bol yabani meyve ağaçları ile çeşitli çiçeklerle kaplı meraları arıcılığa müsaittir.Köyde alabalık yetiştiriciliğine müsait bir göl vardır.Ayrıca Kuru Göl, Kızıl Göl, Cilli Göl adlı 3 adet daha göl vardır.Kızıl Göl Pınarı’nın suyu iç mayasıl ve kaşıntıların tedavisi için kullanılmaktadır.
1976 yılında köyün yolu yapılmıştır.
1985 yılında elektrik ve 1987 yılında da telefon bağlanmıştır.
TARİHİ KALINTILAR : Köydeki başlıca harabeler; Cilligöl, Karagöl, Ogeçler, Kilise Mevkii, Haçip ve Avazan Mevkilerindeki köy harabeleridir.
Köyün kuzeybatısında bir kilisenin kalıntıları bulunmaktadır.
Kilisenin doğusunda ve güneyinde iki adet kuyu içinde Gorhana vardır.
Köyün çeşitli yerlerinde yer altı su kanalları ve mağaralar da başlıca tarihi yerlerdir.
YURTBAŞI KÖYÜ (SAKABOL)
Yurtbaşı korusunu görmeye değer,
Ye yaban meyvesi gidersen eğer,
Gölünde çok balık ürermiş meğer,
Fundalıkta güzel jolası vardır.
NÜFUSU :49
HANE SAYISI:16
KURULUŞU : Tahminen 150 yıl önce Acara’dan Ahıska’ya gideriken Mirza adındaki birisi burayı görür ve beğenir.Yine Acara’lı olan Cebioğlu ile Türkgözü köyünde tanışı ve gelip şu andaki yere yerleşirler.
KÖY ADININ KAYNAĞI : Sakabol adı köyün bulunduğu muhitte saka kuşunun bol miktarda olması sebebiyle konulmuştur.Yurtbaşı ismi ise Öztürkçe olan Sakabol’u yadırgayanlar tarafından;ilçenin batıdaki son köylerinden olması sebebiyle kullanılmıştır.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 14 km batısında kurulmuştur.Göller, yabani meyve ağaçları ve çam ağaçları ile park görünümündedir.Cebi’nin Pınarı ve göletleri alabalıkçılığa uygundur.Uremede de yaylaları vardır.
Köy,Günbatan, Demirdöven, Kopuzlu ve yolağzı köyleridir.
Köye 1973 yılında Günbatan yolundan saplama yol yapıldı,1983 Tarihinde de Cebnin Gölü Mevkiinden yeniden yol yapıldı.
1984 Yılında elektrik ve 1986 yılında da telefon verilmiştir.
TARİHİ KALINTILAR : Yoktur.
YURTBEKLER KÖYÜ (CAKSU)
Yurtbekler Köyü’nün bir adı Cak’tır,
Yazları havası çokça sıcaktır,
Al götür herkesi kaleye baktır,
Tarihten silinmez yazısı vardır.
NÜFUSU :247
HANE SAYISI :40
KURULUŞU :Kağızman’dan gelen üç aile tarafından kurulmuştur.Eski bir yerleşim yeridir.
KÖY ADININ KAYNAĞI : Caksu adının Kıpçakça’daki öncü asker sözcüklerinden geldiği sanılmaktadır.Yurtbekler adı ise hudutta oluşu ve orada birtakım askerimizin bulunuşundan dolayı verildiği bilinmektedir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 12 km doğusunda ve Posof Çayı kıyısında kurulmuştur.Fundalıklar ormanlar ve bahçelerle kaplı bir arazisi vardır.Her türlü meyve ve sebze yetiştirmeye uygun iklimi olan köyün akarsuyunda da alabalık vardır.
Bir süre Posof İlçesini idare eden Atabekler ve sonrasında Neşnişler’in oturduğu idare merkezidir.
Köye 1983 yılında elektrik, 1985 yılında da telefon bağlanmıştır.
Köyün yolu 1975 yılında yapılmıştır.
TARİHİ KALINTILAR:
Köyün güneyinde Cak Kalesi kalıntıları bulunmaktadır.
Köyün batısında, Kajliler mevkiinde Kışla Kalesi kalıntıları
DEMİRDÖVEN KÖYÜ
(VARZNA)
Demirdöven iki ayrı köy gibi,
Tikas, Hurgeşen de birer köy gibi,
Ormanı güneyde kara göl gibi,
Çeşitli alanda ustası vardır.
NÜFUSU:232
HANE SAYISI:48
KURULUŞU: Tarihi kalıntılardan, eski bir yerleşim yeri olduğu anlaşılmaktadır. Köye ilk gelen aile Karadeniz Bölgesi’nden gelen Demirciler Sülalesidir. Daha sonrada Gürcistan’dan İslolar Sülalesi gelmiştir.
KÖY ADININ KAYNAĞI : Varzna adının kaynağı bilinmemektedir.
Demirdöven ismi, eskiden beri köyde demir ustalarının bulunmasından gelmektedir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 8 km. güneybatısında, Kançıyan Dağı’nın kuzeye bakan yamacında kurulmuştur. Köy dört mahalleden oluşmaktadır. Bu mahalleler; Aşağı Varzna, Yukarı Varzna, Hurgeşen ve Tikas Mahalleri’dir. Çevresi itibariyle doğal bir park görünümündedir. Komşuları; Arılı, Uluçam, Günbatan, Yurtbaşı ve Kopuzlu Köyleridir.
1985 yılında elektrik, 1987 yılında telefon bağlanmıştır.
Köyün yolu 1978 yılında ulaşıma açılmıştır.
TARİH KALINTILAR : Köyün batısında, Gözür Mevkii’nde bir köy harabesi vardır. Ayrıca, köyün kuzeyinde, Dükkantepe denilen yerde demirci dükkanı harabeleri bulunmaktadır.Bu harabelerin bulunduğu er kazıldığında demir cürufu çıkmaktadır.
Köyün kuzeyinde, şu anda bir köy sakini tarafından harman olarak kullanılan yerde eskiden bir kilise varmış.Bu kilisenin güneyinde Gorhana bulunkmaktadır.Kilisenin kuzeyinde ise kime ait olduğu bilinmeyen birkaç türbe vardır.
Adatura Mevkii’nde bulunan kanal, bir odaya çıkmaktadır.
DERİNDERE
Derindere denen çayırlık yazı,
Çıkarlar yaylaya,gelini kızı,
Tarlalara ekin ekerler bazı,
Dağlarında celep sürüsü vardır.
NÜFUSU:298
HANE SAYISI:46
KURULUŞU: Tarihi kalıntılar köyün çok eski bir yerleşim birimi olduğunu göstermektedir.Şimdiki köyü oluşturan aileler tahminen 150-200 yıl önce Kağızman’dan gelerek buraya yerleşen Karaca ailesi ile Ahıska’nın Kobliyan bölgesinden gelen Kopyan oğulları ailesidir.
KÖY ADININ KAYNAĞI : Derindere köyü ismini köyün derin bir vadide kurulmuş olmasından dolayı almıştır.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 20 km güneydoğusunda,Şabanıbel Dağı’nın batısında,Arap Mezarları’nın kuzeyinde,Başyurt Sırtları’nın kzueydoğusunda yeralan derin ve yüksek rakımlı bir vadide kurulmuştur.Genellikle çayırlarla kaplı arazisinin çok az kısmı ekilir;hayvancılığa elverişlidir.
Köyün batısında,Karnak denen mevkiide dünyada nesli tükenmekte olan,yaban tavuğu (horozu) yaşamaktadır.
Köyün komşuları:Damal ilçesi ile Balgöze ve Sütoluk köyleridir.Ayrıca Gürcistan’a da sınırı vardır.
Derindere Çayı bu köyden geçer;bol miktarda alabalık vardır.
Köye 1986 yılında elektrik,1990 yılında telefon bağlanmıştır.
Köyün yolu 1980 yılında ulaşıma açılmıştır.
TARİHİ KALINTILAR : Köyün 3 km. güneyinde, Pegler Mevkiin’nde bir köy harabesi vardır.Harabelerin olduğu yerde birbirinden uzak birçok mezar bulunmaktadır.Ayrıca burada yontma taş ve mermerlere rastlanmaktadır.
DOĞRULAR KÖYÜ
(AŞAĞI CACUN )
Doğrular,doğrudur hiç yalan demez,
Sadıktır hakkına,hiç haram yemez,
Arzular Duğur’u, evinde durmaz,
Garzol’dan tarafa çalısı vardır.
NÜFUSU:104
HANE SAYISI :22
KURULUŞU: Köyün ilk geçmişi bilinmemekle beraber 250-300 yıllık bir tarihi vardır.Ormanlık bir alan olması sebebile yerleşim yeri olarak bu bölge seçilmiştir.
KÖY ADININ KAYNAĞI :Aşağı Cacun adının nereden geldiği bilinmemektedir.
Doğrular ismi ise halkın doğruluk ve dürüstlüğüne dayanarak verilmiştir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER:Köy ilçe merkezine 2 km.batısında,Udabuna Tepesinin güney yamacına kurulmuştur.Doğu ve Kuzeyi karışık ağaçlardan oluşan bir meşedir.İlçe merkezine en yakın köydür.Yaylası Kurşunçavuş köyünün kuzeyindedir.Komşuları ilçe merkezi ve Çakırkoç,Özbaşı ve Uğurca köyüdür.
Köye elektrik 1985 ve telefonda 1987 yılında verilmiştir.
Daha önce varolan patika yol düzenlenerek ulaşıma elverişli hale getirildi.
Köyün güneyindeki derede kömür parçalarına rastlanmaktadır.
TARİHİ KALINTILAR : Köyün güneyindeki Hangel Mevkii’nde, derenin batı yamacında eskiden bir kilise varmış.Bu kilisenin duvarlarının bir kısmı hala ayaktadır.
Köyün kuzeybatısındaki tarlalarda küçük bir kaleye ait temeller bulunmaktadır. Aynı yerde, tuğla ocakları kalıntılarına da rastlanır.
Kuyularınbaşı Mevkii’nde bulunan kuyulardan, rivayete göre, tuğla borular vasıtasıyla, sağılan sütler köye akıtılmıştır.
ERİM KÖYÜ
Erim’in etrafı meyveden meşe,
Yazı cennet sanki köşebe köşe,
Sığmazki ki kıymeti hayale düşe,
Tarihe vesika kalesi vardır.
NÜFUSU:67
HANE SAYISI:16
KURULUŞU: Tarihi kalıntılara bakılınca çok eski bir geçmişi vardır.Çeşitli bölgelerden gelen aileler ile birlikte köy genişlemiştir.
KÖY ADININ KAYNAĞI : Daha önceleri bu köy, şimdi Gürcistan sınırı içinde bulunan İriçala Köyü’nün bir mahallesi imiş ve adı da Erimiçala imiş.Sonraları bu ad Erim olarak değişmiş.Yeni köy isimleri verilirken,Erim adı “Er kişiyim” anlamında düşünülerek, değiştirlimemiştir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: Köy ilçe merkezinin 19 km kuzeyinde Kalem Tepe’nin güneydoğu eteklerinde,İricala Suyu ile Gırma Çayı’nın arasındaki yamacın küçük bir düzlüğünde kurulmuştur.
Becve Mevkii’ndeki,Sallık denen taş ocaklarının kuzeyindeki dere yatağında kaplıcaları vardır.Romatima ve kaşıntılara iyi gelen bir sudur.
İçme suyunu aldıkları kaynağın bulunduğu yerde,otlu-tümsekli bir göl vardır.
Madenler:
1:Gölün Bayırı Mevkii’nde tebeşir taşı
2:Siyah ve parlak mermer çıkartılır.
3:Köyün Kapıönleri mevkiinde yağlı su çıkmaktadır.
TARİHİ KALINTILAR : Köyün doğusunda, Derince Dere’nin batısındaki yüksekçe bir sırtın üzerinde eski bir kale bulunmaktadır.Kalenin duvarlarının bir kısmı hala ayaktadır. Kalenin, Tamar Dodopal tarafından yaptırıldığı,kalenin tabanında bir çeşmenin ve önünde taştan oyma bir yalağın olduğu söylenmektedir.
Bazı köy sakinlerinin evlerinin altından kanal geçmektedir.
Eski caminin olduğu yerde şimdi evler vardır.
Şu anda bir köy sakininin harman olarak kullandığı yerde eskiden bir kilise varmış. Kilisenin doğusunda Gorhana bulunmaktadır.
Köyü kuzeyinde Şevben, batısında ise Gegoban Harabeleri bulunmaktadır.
GÖNÜLAÇAN KÖYÜ
(ŞUVARSKAL)
Gönülaçan gerçek gönüller açar,
Suyundan içenin her derdi kaçar,
Lale,sümbül,gülü kokular saçar,
Konur’da bitmeyen meşesi vardır.
NÜFUSU :208
HANE SAYISI :26
KURULUŞU : Tarihi kalıntılarının çokluğuna ve de eskiliğine bakılırsa köy oldukça bir eski yerleşim yeri olarak görülmektedir.Bu köyün yeni aileleri buraya geldiklerinde burasını ormanlık alan içerisinde terkedilmiş olarak bulup yerleştikleri söylenmektedir.Ve köyün ilk ailelerin buradan neden ayrıldıkları bilinmemektedir.
KÖY ADININ KAYNAĞI : Şuvarskal isminin nereden geldiği bilinmiyor.Köyün doğal görünümünün içaçıcı bir görünüme sahip olması sebebiyle bu ismi almıştır.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 15 km kuzeyinde,Sesödile Tepesi’nin doğu yamaçlarında bir platoda kuruludur.Köyün içinden Gırma Çayı ve Küçük Dere geçer. Köyün batısındaki Sesödile yamaçları ile büyük bayır mevkkinde karışık ağaçlardan oluşan meşelikler vardır.Gırma Çayın da alabalık ve dağ alası vardır.Arazisi tarıma ve bahçeciliğe müsattir.Geniş ve çeşitli çiçekler bulunan merası arıcılık için elverişlidir. Köyün yaylası Gırma Dağı’nın doğusundadır.
Komşuları İlçe merkezi,Çayırçimen,Kayınlı,Kalkankaya,Erim,Yaylaaltı ve Sarıçiçek köyleri ile Gürcistan sınır komşularıdır.
Köye 1982 tarihinde telefon ve 1983 tarihinde elektrik verilmiştir.
Sekiz köyün işbirliği ile üç köprü yapılınca 1967-68 yıllarında ,Kodiyan’dan açılan grup köy yolu u köyden geçti.
TARİHİ KALINTILAR : Köyde 3 adet kilise vardır.Bunlar; Devlet Çayırları’nın güneydoğusundaki sırtta,Konur Harabeleri’nin karşısındaki yamaçta ve Pataraçala denen mevkide, beyaz toprakların doğusunda yer alır.
Bazı köy sakinlerinin ev ve tarlalarının bulunduğu yerlerde Gorhana bulunmaktadır. Yine bazı evlerin altından kanallar geçmektedir.Bu kanlardan birinin kiliseye gittiği sanılmaktadır.
Konur Harabeleri sayılabildiği kadarıyla, 18 evden oluşur ve duvar,kapı,direk ve örtü olarak tamamen taştan yapılmıştır.Ayrıca Guveket Mevkii’nde 5 ayrı yerde taş ev harabeleri ve bazı köy sakinlerinin arazilerinde de yine harabeler bulunmaktadır.
Sesödile’nin kuzey yamacındaki Suatan Kaya’da mağaralar bulunmaktadır.
Sesödile’nin doğu yamaçlarından geçen ve halen görünen eski top yolu “Köroğlu Atının İzi” denilen Koryalar Mevkii’ndeki taş üzerinde gözüken at izi de diğer tarihi yerlerdir.
GÜMÜŞKAVAK KÖYÜ
(ZENDAR)
Gümüşkavak, gerçek üretir kavak,
Esmez orda rüzgar,sallanmaz yaprak,
Kuzeyi ormandır,münbittir toprak,
Köz gibi kırmızı,buğdayı vardır.
NÜFUSU :116
HANE SAYISI :26
KURULUŞU : Tarihi belli olmayan bir zamanda,Eski Zender denen ve halen harabeleri bulunan,şimdiki köyün batısındaki,Kırk’ların kuzeyine yerleşmişlerdir.1881 tarihinde ,burada heyalan olması nedeniyle,gelip şimdiki köy yerine yerleşmişlerdir.
KÖY ADININ KAYNAĞI : Zendar adının nereden geldiği bilinmemektedir.Gümüşkavak adı ise köyde bol miktarda ak kavak bulunmasına izafen verilmiştir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 6 km doğusunda Kodiyan Tepesi’nin güneydoğusundaki yamacında kurulmuştur.Köyün kuzey yamaçları çam ormanı,batısı karışık ağaçlardan oluşa meşe ile çevrilidir.Köyiçi ve Suludere adlı iki küçük akarsu vardır.Arazi kiraz ve kavak ağaçları ile kaplıdır.
Komşuları :İlçe merkezi,Yurtbekler,Binbaşıeminbey,İncedere ve Taşıran köyleridir. Yaylası Kodiyandadır.
Köye elektrik 1981 de telefon ise 1984 yılında verilmiştir.
1977-78 yılında köye anayol üzerinden tali yol açılmıştır.
Köyün yaylasında beş adet küçük gölcük vardır.
TARİHİ KALINTILAR : Köyün batısındaki ormanın eteğinde eski köy harabeleri ve eski köy yerinde temelleri bulunan bir kilise bulunmaktadır.
GÜNBATAN KÖYÜ
(BANARHEV)
Günbatan ilçenin batısındadır,
Beyaz hemşin, koyun kapısındadır,
Güzellik o yerin yapısındadır,
Yazın dağlarında Mosi’si vardır.
NÜFUSU :169
HANE SAYISI :35
KURULUŞU : Kotoğlu denen sülalenin dedesi,Acere’den gelip eski köy yerine yerleşmek istemiş.Bir gün mandaları kaybolmuş. Onları aramaya çıktığında, etraf o kadar sık ormanmış ki, gittiği yerlerde ağaçlara elindeki baltayla iz bırakarak gitmek zorunda kalmış. Bunu kaybolmaktan korktuğu için yapmış. Bir zaman mandaları aramış. Yarıyalık Göl dedikleri gölde bulmuş. Mandalarını oradan almış, götürmüş. Bilahare gelmiş, etrafı incelemiş, bakmış ki; ormanın içinde kaynak ve akarsuları bol bir yer. Buraya yerleşmiş. Daha sonra Şavşat ve etraftan gelen insanlar da buraya yerleşmiş.
KÖY ADININ KAYNAĞI : Banarhev kelimesi; Baran ve Hev kelimelerinin birleşimi ve zamanla değişiminden gelmektedir. Karlıdere anlamında kullanılmaktadır.Günbatan kelimesi; Kancıyan Dağı’nın, köyü erken saatlerde gölgelemesinden dolayı kullanılmıştır.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 18 km. batısındaki Urema düzlüğünün güneye uzanan dar bir vadisinde kurulmuştur. Köyün batısındaki Kancıyan Dağı’nın yamacında yapraklı ağaçlardan oluşan bir koru vardır. Bu korunun Mosi’si (Bir tür yabani meyve) meşhurdur. Köyün yaylası Urema’dadır.
Komşuları; Kol, Akballı, Demirdöven, Yurtbaşı, Yolağzı Köyleri ve Gürcistan ile sınır komşusudur.
Köye 1985-86 yılında elektrik, 1986 yılında telefon verilmiştir.
Köy yolu 1973 yılında kullanıma açılmıştır.
Vardiyan Mevkii’nde kömür bulunmaktadır.
Yarıyalık ve Tuzluğun gölleri köy sınırları içerisindedir.
Vardiyan Mevkii’nde kömür bulunmaktadır.
Yoşalı dene mevkide yoşa denilen kahverengi bir toprak boyası bulunur.
Şoraklar Mevkii’ndeki sular tuzludur.
TARİHİ KALINTILAR : Köyün batısında Sinkana ve Nesopli (Eski Banarhev Köyü Harabeleri) bulunmaktadır ve bu harabelerin temelleri bellidir.
Sinkana’daki mezar, ziyaret olarak halkın gittiği ve saygı duyduğu bir yerdir.
Köyün batısındaki mezarlığın, doğu tarafında eski kilisenin temelleri bulunmaktadır. Kilisenin güneyinde Gorhana bulunmaktadır.
GÜNLÜCE KÖYÜ
(CABORYA)
Günlüce ayrılmış üç ayrı kola,
Anlaşıp çabucak, gelirler yola,
Kalkarsa halaya, vermezler mola,
Çok meşhurdur seyranlar haftası vardır.
NÜFUSU :233
HANE SAYISI :50
KURULUŞU : Tarihi kalıntılar köyün eski bir yerleşim birimi olduğunu göstermektedir. Buraya gelen ilk ailenin, Ahıska İli’nin, Lelvan Köyü’nden gelen Kokop oğulları olduğu söylenir. Zamanla gelen aileler ile genişlemiştir.
KÖY ADININ KAYNAĞI : Caborya kelimesinin anlamı bilinmemektedir. Günlüce kelimesi ise, köy, günün her saatinde güneşi gördüğü için kullanılmıştır.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 8 km. batısında, Cazı Tepesi’nin güney yamaçlarına bakan bir platoda kurulmuştur. Köyün ortasında bir dere geçmektedir. Kuzeyi dağlıktır ve karışık ağaç türlerinden oluşan bir meşelik vardır.
Komşuları; Gürarmut, Marsolat, Özbaşı, Uğurca köyleridir. Yaylası ise ilçe merkezi ve Gürcistan ile sınırdır.
1975 yılında telefon, 1984 yılında ise elektrik bağlanmıştır.
Köy yolu 1968 yılında hizmete girmiştir.
Köy civarında Çürük Göl, Dipsiz Göl ve Kanlı Göl, Yaylasında da Davar Gölü bulunmaktadır.
TARİHİ KALINTILAR : Şu andaki İlköğretim Okulu ve yeni değirmen binalarının bulunduğu yerlerde eskiden kilise varmış.Bu kilisenin temelleri hala durmaktadır.Ayrıca Yukarı Günlüce-Gürarmut yolu üzerindeki bir tarlada da yine eski bir kiliseye ait duvar kalıntıları mevcuttur.
Değirmenin batısından, doğu-batı istikametinde uzanan taş duvarlı bir yer altı kanalı vardır.Yine bazı tarlaların altından da benzer kanallar geçmektedir.
Şimdiki İlköğretim Okulu’nun tabanında Gorhana vardır.
Köyde; Kaledibi, Kopenali Peğleri, Çakal Peğler, Tetrop ve Latengüle Harabeleri vardır.
Yeni değirmen binasının yanında eski bir tandır bulunmaktadır.Yine aynı yerde demir ocağı vardır.
Acara yolunda üzerine haç kazılı eski bir taş vardır.
GÜRARMUT KÖYÜ
(KOLİSKAL)
Güramut, Morkan’a çok iyi bakar,
Bitirdi çekeni, tezeği yakar,
Güzün sokakları, hep armut kokar,
Kapan denen birde mahallesi vardır.
NÜFUSU :186
HANE SAYISI :30
KURULUŞU: Köydeki tarihi kalıntılar eski bir yerleşim yeri olduğunu gösterir. Bugünkü halkı oluşturan aileler 250-300 yıl kadar önce buraya yerleşmişlerdir.
KÖY ADININ KAYNAĞI: Koliskal kelimesinin anlamı bilinmemektedir. Gürarmut adı ise, köyde bol ve iyi armut yetişmesinden dolayı verilmiştir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 10 km. batısında, Kurşunçavuş Çayı’nın doğusunda kurulmuştur. Köyün kuzeyinde, Morkan dedikleri kızıl ağaçlarla kaplı alüvyonlu bir vadi vardır. Batı yamaçlarında ise karışık ağaçlardan oluşan bir koru vardır.
Komşuları; Kurşunçavuş, Yolağzı, Kopuzlu, Arılı ve Günlüce köyleridir.
Köyün doğusunda Öküz Gölü vardır.
1983 yılında telefon, 1984 yılında elektrik verilmiştir.
1969 yılında yolu kullanıma açılmıştır.
TARİHİ KALINTILAR : Köyün kuzeyinde, Kabavur Mevkii’ndeki bir tarlada eski bir kiliyse ait kalıntılar vardır.Kilisenin yanından gelerek köydeki bazı evlerin altından geçen bir yer altı kanalı vardır.Gorhana, kilisenin doğusundadır.
Kilise Mevkii Harabeleri, Eski Köy Harabesi ve Büyük Bayır’ın başındaki ev harabeleri köydeki tarihi yerlerin bir kısmını oluşturur.
Kilise Mevkii’nde, kemer bağlama taş ev vardır.
Peğler Mevkii’nde kime ait olduğu bilinmeyen mezarlar vardır.
KAPAN
(Gürarmut’un Mahallesi)
Kapan, ismi itibariyle dik yamaç anlamına gelmektedir. Bu mahallenin 150 yıllık bir mazisi vardır. Bu bölgeye gelen insanların yerleşmesi ile oluşmuştur.
1982 yılında elektrik, 1990 yılında telefon verilmiştir. Yolu 1984 yılında hizmete açılmıştır.
Kapan, az aşağı duruyor gökten,
Dağında kuşu var, her türden,öten,
Gözleri doyurup, çayırları örten,
Çok nefis kokulu, pantası vardır.
TARİHİ KALINTILAR : Köyün kuzeyinde bir kiliseye ait kalıntılar bulunur.Kilisenin kuzeyinde, yontma taşla kubbe bağlı bir mahsen vardır.Bu mahsenden başlayarak, doğuya doğru uzanan taş örtülü bir kanal mevcuttur.
Aynı mahsen ve kanalın bulunduğu yerde insan kemiği dolu bir kuyu vardır.
Kokolar Sülalesi’ne ait olduğu söylenen 2 adet su ile çalışan değirmen bulunmaktadır.
İNCEDERE KÖYÜ
(CUVANTEL)
İncedere suyu, inceden akar,
Vadi yüz çevirmiş, doğuya bakar,
Vurguna dönderip, çok canlar yakar,
Yeni yapı örnek, camisi vardır.
NÜFUSU :174
HANE SAYISI:40
KURULUŞU: Çok eski bir yerleşim yeridir. Köyün geçmişi 200 yıl kadar öncesine dayanır. Dört nesillik bir geçmişi vardır.
KÖY ADININ KAYNAĞI: Cuvantel isminin nerden geldiği bilinmemektedir. Köyün kuzeyinde ince bir dere olması nedeniyle İncedere adını alıştır.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 11 km. kuzeydoğusunda, Sarkene sırtlarının güneydoğusunda yer alan düzlüklerde kurulmuştur. Köyü çevreleyen 7 adet göl doğal bir güzelliktir. Bu göller; Nabathev, Göller, Karava, Havslı Göl, Dip Göl, Kara Göl ve Bunele Gölleridir. Bu göller yaban ördeklerinin yaşam alanıdır.
1982 yılında telefon, 1983 yılında elektrik verilmitir.
1967-68 yıllarında ise yolu kullanıma açılmıştır.
TARİHİ KALINTILAR : Köyün batısında; Samsevre, Bunele, Karava ve Nakarov adlı küçük köy harabeleri bulunur.Kalıntılardan, evlerin duvarlarının harçsız, taş duvarla yapıldığı anlaşılmaktadır.
Büyük Bayır’da küp yapılan ocaklar ve küp kalıntıları bulunmaktadır.
Caminin doğusunda kuzeye doğru uzanan, taş duvarlı ve üzeri, düzgün yontulmuş, bir metre uzunluğudaki taşlarla örtülü olan bir yer altı kanal vardır.
Köydeki bir harmanda, yakın tarihe kadar sağlam duran ve halen dönen taşın yerinde durduğu bir Bezir Süzme Düzeneği vardır.
Migiçli Mevkii’nde, Nabathev’den gelen su ile çalışan iki adet değirmen harabesi bulunur.
Köy ile Kumlukoz Köy hududundaki bir sırtta, bir kule kalıntısı ve onun altında bir mağara bulunur.
KALEÖNÜ KÖYÜ
(AGARA)
Kaleönü bakar, kalede burca,
Ekini çok güzel, yamacı yonca,
Alabalık avlanır, derede bolca,
Burada misafirin hastası vardır.
NÜFUSU :284
HANE SAYISI:46
KURULUŞU: Tarihi kalıntılar köyün eski bir yerleşim yeri olduğunu göstermektedir. Yaklaşık 200 yıllık bir yerleşim yeridir. Köye ilk gelen Canıgil ve Selehoğulları ormanda yer açarak evlerini yapmışlar daha sonra nüfus artarak köy genişlemiştir.
KÖY ADININ KAYNAĞI: Ahıska’dan avlanmak için Posof’a gelen bir avcı, Posof Çayı’nda bulduğu bir elmanın hangi bahçeden olduğunu eşiyle birlikte aramıştır. Elmanın yetiştiği bahçeyi gördüğünde eşine “aha ora” demiş, bu söz zamanla Agara şeklini almıştır.Kaleönü adı ise, Kol Kalesi’nden esinlenerek verilmiştir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 18 km. batısında, Arsiyan Dağı’nın doğu eteklerinde, Kol Çayı’nın güneybatısında kurulmuştur. Köyün Arsiyan Dağı’nın eteklerinde yaylası ve korusu vardır. Köyün arazisi içinden geçen Kol Çayı’nda ve kayınlıklardaki akarsuyunda meşhur dağalası ve alabalık vardır.
Siyah mermer, krom ve tabi gaz madenleri, köyün MTA tarafından da tespit edilen kaynaklarıdır.
1987 yılında elektrik, 1986 yılında telefon verilmiştir.
1979 yılında köy yolu kullanıma açılmıştır.
TARİHİ KALINTILAR : Kol (Kuvel) Kalesi’nin ortasında bir kilise ve güneyinden kalenin içine çıkan bir yer altı yol vardır.
Gölayağı Mevkii’nde bir küçük köy harabesi, büyük taşlarla örtülü bir taş evi ve yine bu eve bağlı büyük taşlarla örtülü yer altı kanalı vardır.
Köydeki Gorhana’nın bulunduğu yer kazıldığında birçok insan kemiği ortaya çıkmıştır.
Kışın yolu kaybetmemek için, Şavşat yolu kenarlarına dikilmiş olan büyükçe bir dikili taş ile aynı mevkideki taş evler diğer tarihi yerlerdir.
KALKANKAYA KÖYÜ
(PETOBAN)
Kalkankaya, yamaç kayaya bakar,
İki yönden çifte deresi akar,
Ekini ey verir, bire on çıkar,
Ormandan oluşan korusu vardır.
NÜFUSU :130
HANE SAYISI :26
KURULUŞU : Harabeler ve kiliseler köyün eski bir yerleşim yeri olduğunun kanıtıdır. Köye ilk olarak Ahıska’dan Düleler, Abastuban’dan Kahrimanlar, Üde’den Mevlüt Ustagil gelerek orman içerisinde evler yapmışlardır.
KÖY ADININ KAYNAĞI : Petoban adı rivayetlere göre; Petro’nun yeri anlamına gelmektedir. Petro köyü kurucusudur.Kalkankaya adı ise; köyün kuzeydoğusunda bulunan kayaların şekillerine bakılarak verilmiştir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 4 km. kuzeyinde, Kohucuvar (Uc) Tepesi’nin kuzey yamacındadır. Ortasından Taşkıran Deresi, kuzey ve doğusundan Gırma Çayı akar.
Komşuları; Gürcistan ile Armutveren, İncedere, Taşkıran, Kayınlı, Gönülaçan ve Erim köyleridir.
1982 yılında telefon, 1983 yılında elektrik verilmiştir.
Köyün yolu 1968 yılında başlamış ve zamanla geliştirilmiştir.
Köyde kömür kaynağı bulunmaktadır.
TARİHİ KALINTILAR : Hacı Ahmetler Mahallesindeki kilise çevredeki evler tarafından samanlık olarak kullanılmaktadır.Yazılı taşlarda bu samanlıkların duvarlarında kullanılmıştır.Değirmenler Mevkii’ndeki kilisenin ise sadece temelleri görünmektedir.
Her iki kilisenin yanından, doğu istikametinde yer altı kanalları yer alır.Ayrıca Göller Mevkii’ndeki Seganavur harabelerinde de bir kanal ardır.
Kiliselerin yanlarında birer kuyu mezar vardır.
Seganavur Mevkii’nde bir eski köy harabesi bulunmaktadır.
KAYINLI KÖYÜ
(ŞULGAVUR)
Kayınlı’nın dağı, kayınlık meşe,
Kurulmuş Cabuk’ta, çayırlık döşe,
Temizdir insanı, sanki bir şişe,
Her köyden çok güzel şivesi vardır.
NÜFUSU :94
HANE SAYISI :20
KURULUŞU : 1800’lü yılların başında Topçugil (Seleh Hocagil) Kalkankaya Köyü’ne gelerek buraya yerleşmiştir. Daha sonra Ahıska’dan gelen aileler ile köy genişlemiştir.
KÖY ADININ KAYNAĞI: Köye ilk gelen kişinin adı Şuğli olduğundan köy Şulgavur adını almıştır. Kayınlı adı ise köyün batısındaki kayınlıktan gelmektedir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 13 km. kuzeyinde, Kodiyan Tepesi’nin kuzey yamacında kuruludur.
Komşuları; İlçe merkezi, Çayırçimen, Gönülaçan, Kalkankaya ve Taşkıran köyleridir.
Samisevre ve Cabuk Mevkii’ndeki iki küçük gölde Cil denen ot yetiştirilmektedir.
1984 yılında telefon, 1983 yılında ise elektrik verilmiştir.
Köy yolu 1967-68 yılında yapılmıştır.
TARİHİ KALINTILAR : Samisevre, Loman ve Beyazkayın adlı üç köy harabesi bulunmaktadır. Zamanla hakli bu harabelerin taşlarını sökerek evlerinde, cami yapımında ve okul yapımında kullanmıştır.Harabelerin temelleri belirli şekilde durmaktadır.
KIR-DAMALA KÖYÜ
Kır köyü, meşenin içinde durur, Damala, kayada büyütür kayın,
Dağdan gelip geçen yolcuyu korur, Bunu da çok iyi köylerden sayın,
Ulgar’dan aşanlar bu köyü bulur, İnsanı iyi de, öküzü hain,
Bekçinin elinde asası vardır. Çiftçinin elinde sopası vardır.
NÜFUSU :87
HANE SAYISI:19
KURULUŞU : Köy eskiden bir kasaba iken terkedilmiş. Buraya ilk gelen iki avcı, ormanlık içinde ev yıkıntılarını görmüş. Elverişli bir yapısı olduğundan buraya yerleşiyorlar.
KÖY ADININ KAYNAĞI: Köyün ilk adı Damala iken, Kır Mahallesi muhtarlık olunca köyün adı Kır-Damala olarak tescillenmiştir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 7 km. güneyinde, Ulgar Dağı’nın kuzey yamacının, doğu eteğinde kurulmuştur. Kuzeyinden Posof Çayı geçer. Bu yamaçlarda meşelik ve meyve ağaçları bulunur. Ulgar dağının kuzey yamacında köyün yaylası bulunmaktadır.
Komşuları; Söğütükaya, Özbaşı, Çakırkoç, Asmakonak ve Çamyazı Köyleridir.
Kır Mahallesi’ne 1987 yılında, Damala Mahallesi’ne 1991 yılında telefon bağlandı.
1982 yılında elektrik verildi.
Kır Mahallesi’ne 1982 yılında yol yapılmıştır.
Kır Mahallesi’nin güneyinde, Kergele Mevkii’nde kaplıcası vardır.
TARİHİ KALINTILAR : Damala Mahallesi’nin bulunduğu yer, eski köy harabelerinin bulunduğu yerdir.Köyde Hamam ve At Tavlası kalıntıları halen belirli bir şekildedir.
Köye giden yolun yanı başından uzanan bir yer altı kanalı vardır. Ayrıca Ulgar Dağı’ndan su getirilmekte kullanılan ağaç ve kil borulara rastlanmaktadır.
Şimdiki okul binasının bulunduğu yerde Gorhana bulunmaktadır.
Köyün etrafı kazıldığında yontma taş duvarlar ortaya çıkmıştır.
Köyün doğusunda, Meydanlar Mevkii’nde, İnce Mezarlıktaki tek mezar yatır olarak ziyaret edilmektedir.
KOL KÖYÜ
Kol birkaç mahalle, muhtarı birdir,
Meşesi, merası çok iyi yerdir,
Yücedir yaylası, aşılmaz beldir,
Tarihte bir meydan savaşı vardır.
NÜFUSU :549
HANE SAYISI :85
KURULUŞU : Yaklaşık 200-250 yıllık bir geçmişe sahiptir. Manas’tan gelen Hayriler, Tonlar ve Kısalar sülaleleri burada yerleşmiştir. Zamanla 5 mahallelik bir köy meydana gelmiştir.
KÖY ADININ KAYNAĞI: Kol adı burada bulunan Kol Kalesi’ne (Kuvel) izafen verilmiştir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 19 km batısında, Kamçıyan Dağı’nın güney yamacının, Arsiyan eteklerinde kurulmuştur. İlçenin en yüksek köyüdür. Çevresi dağlarla kaplıdır. Bol meraları ve sulak arazisi tarıma elverişlidir.
Komşuları; Günbatan, Akballı, Kaleönü, Alabalık Köyleri, Şavşat İlçesi ve Gürcistan ile sınır komşusudur.
Yaylaları köyün batısındadır.
1983 yılında telefon, 1987 yılında elektrik verilmiştir.
1977-78 yılları arasında ise yolu yapılmıştır.
TARİHİ KALINTILAR : Manas, Samliyat ve Semakal adlı köy harabeleri halen belirginliğini korumaktadır.
Köyün doğusunda, derenin kuzeyindeki sarp bir kaya üstüne oturtulmuş, orta büyüklükte bir kale harabesi bulunmaktadır.(1080 yılında, Selçuklular’ın savaştığı Kuvel Kalesi.)
Kuvel Meydan Savaşı’nın yapıldığı, Meydanlar adlı düzlük, Beşiktepe’nin kuzeyindedir. Halen su yargılarında kılıç, bıçak gibi eşyalara rastlanmaktadır.
Kilise kalenin tepesindedir.Tabanından zemine doğru bir delik yol vardır.
Kalenin kuzeybatısındaki tarlada içi sıvalı bir kuyu bulunur.Ağzı delik bir taşla kapalıdır.
Kıldızar Mevkii’nde, suyun kıyısında Deliklikaya denilen yüksekçe bir kaya bulunur.
Paşa Pınarı’ndan, kaleye kil borularla getirilen suyun kanalı halen bellidir.
Kalenin batısında yatır yer alır.Boğa Gölü Mevkii’nde de taş evler bulunur.
KOPUZLU KÖYÜ
(ÇORÇUVAN)
Kopuzlu kurutur Furuç’u bezde,
Evleri kurmuşlar,güzel bir düzde,
Ustasıyla ünlü,saz ile sözde,
Nice gönül alan,bestesi vardır.
NÜFUSU :78
HANE SAYISI:15
KURULUŞU : Geçmiştede yerleşim yeri olarak kullanılıp terkedilmiştir. Bugünkü köyü oluşturan aileler 200 yıllık bir geçmişe sahiptir.Köye ilk gelen ailelerden Keleşoğlu Kahriman Acara’dan gelmiş ve 1830 Osmanlı-Rus Savaşında şehit olmuştur.
KÖY ADININ KAYNAĞI: Çorçuvan adının anlamı bilinmemektedir.Kopuzlu adı ise köy meralarında kopuz dikeni denen ot türünün fazla olması nedeniyle verilmiştir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 13 km batısında, Hıhat Dağı ve Prasnavu Çayırlıklarının güneye uzanan yamacının, Günbatan Çayı ile kavuştuğu etekteki küçük bir düzlükte kurulmuştur.Yabani meyve ağaçları ile kaplı bir bahçe görünümündedir.Köyün doğu ve güneyinde çay akmaktadır.
Köy;Gürarmut,Demirdven,Yurtbaşı ve Yolağzı köyleri ile sınırdır.Ureme yaylalarında yaylası vardır.
Kayalık Mevkiinde kahverengi toprak boya bulunur.Negütlü Mevkiin de Banarhev Çayı yatağında kömür zuhuru vardır.Ayrıca yayla mevkiinde, köyde ve Kıldicala Mevkii nde tuzlu su bulunur.
1985-86 yıllarında elektrik ve yine aynı yılda telefon bağlanmıştır.
1969 yılında açılan köy yolu 1975 yılında bugünkü halini aldı.
TARİHİ KALINTILAR : Köyde eski bir kilise vardır.Bu kilisenin üzerinde şu anda bir ev vardır.Kilisenin yerinden, batıya doğru uzanan, taş duvarlı bir yer altı kanalı vardır. Köyde ayrıca birde Gorhana bulunur.
KÖYLERİMİZ
AKBALLI KÖYÜ
(OBOL)
Akballı kurulmuş, yamaçta durur,
Yağarsa yağmurlar, ekin ey olur,
Söylenen fıkralar burayı bulur,
Dağında bol toprak boyası vardır.
NÜFUSU:178
HANE SAYISI:25
KURULUŞU: Kuruluşu hakkında net bir bilgi bulunmamaktadır. Köye ilk defa gelerek ev yapanların Ahıska İli’nin Entel Köyü’nden gelen Abdallar olduğu bilinmektedir. Tahmini olarak 250-300 yıllık bir geçmişe sahiptir.
KÖY ADININ KAYNAĞI: 1.) Köye ilk yerleşenler, Suskap (Aşıkzülali) Köyü’ne gittiklerinde, bunlara sorular sorulur. Bu sorulardan biri de “Çalgı çalabilir misiniz; şarkı, türkü söyleyebilir misiniz?” şeklindedir. Cevap veren kişi de “O bol bizde.” der. Ondan sonra köyün adı Obol olarak söylenir.
2.) 1959 yılında köyde güzel bal olduğu için, köyün adı Akballı olarak değiştirilmiştir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 18 km. batısında bulunan köy; Uluçam, Boşdere, Aşıkzülali, Baykent, Kaleönü, Kol ve Günbatan köyleri ile çevrilidir.
Kışla ve yaylası köyün kuzeyindedir.
Köyün İbrahimağa Mevkii’nde ekşi ve soğuk bir maden suyu kaynağı bulunmaktadır. Bu suyun romatizmal ağrılara ve vücuttaki kaşıntılarına iyi geldiği söylenmektedir.
Köyün yolu 1979 yılında devlet tarafından yapılmıştır. 1986 yılında telefon, 1987 yılında elektrik verilmiştir.
TARİHİ KALINTILAR: Köyde çok eski zamanlardan kalma dibek taşı bulunmaktadır.
AL KÖYÜ
Al, eskiden beri, ormanlık içi
Beslenir orada, koyun hem keçi
Merkezden görünür sanki bir bekçi
Düşmana teberi, baltası vardır.
NÜFUSU :288
HANE SAYISI :70
KURULUŞU : Köyün kuruluşunun çok eskilere dayandığı, köydeki tarihi kalıntılardan anlaşılmaktadır.
KÖY ADININ KAYNAĞI : Köyde bulunan al renkli kiliseye atfen köye Al adı verilmiştir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER : İlçe merkezinin 6 km. güneydoğusunda bulunan köyün görünümü çok güzeldir. Köyün güneybatısı ve kuzeyi çam ormanları ile kaplıdır. Köyün kuzeyinde ve batısında küçük göletler bulunmaktadır.
Köyün yolu 1968 yılında yapılmıştır.
Köye 1982 yılında telefon, 1983 yılında elektrik verilmiştir.
Köyün Bayır-Çayır Mevkii’nde bulunan ekşi-soğuk maden suyunun ülsere ve böbrek taşlarının düşürülmesine iyi geldiği söylenmektedir.
TARİHİ KALINTILAR: Köye adını veren Al Boyalı Kilise; il merkezine giden yol üzerindedir. Sadece temelleri kalan kiliseden sökülen taşlar köyde evler yapılırken kullanılmıştır. Bu taşların üzerleri işlemeli ya da yazılıdır.
Kiliseden Terekler mevkiine uzanan yer altı kanalı vardır.
Sıriye Çeşmesi yakınlarında kayada bir kabartma kurt resmi bulunmaktadır.
Mısrıkan mevkiinde kız kilisesi bulunmaktadır.Bu muhitin önceleri Tamar Dodopal’ın ciftliği olduğu rivayet edilmektedir.Burada sağılan sütlerin kanallarla Al Kilisesi’ne akıtıldığı rivayet edilir.Bahsi gecen borulara belirtilen güzergahta rastlanmaktadır.
Ilgar Dağı’nın zirvesindeki iki mezar ziyaret edilir ve buralara bazen yağmur duasına çıkılır.
Kilisenin güneyinde ve Maritler’in mereğinde iki adet Gorhana bulunmaktadır.
ALABALIK KÖYÜ
(SAYHO)
Alabalık’ın var, balığı gölde,
Şavşat misafiri barınır köyde,
İnsanlığa asla düşürmez gölge,
Kadirbilir eller anası vardır.
NÜFUSU :224
HANE SAYISI :38
KURULUŞU : Ne zaman kurulduğu kesin olarak bilinmemektedir. Köye ilk yerleşen aile Demircigil’dir.
KÖY ADININ KAYNAĞI : Sayho isminin nereden geldiği bilinmemekle birlikte, ördekli köy anlamına geldiği söylenmektedir. Alabalık ismi, köyün batısındaki köyde bol miktarda alabalık oluşundan gelmektedir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER : İlçe merkezinin 20 km. batısında bulunan köy, Şavşat İlçesi, Kol Köyü, Kaleönü Köyü ve Baykent Köyleri ile komşudur.
Köyün batısında, çok sayıda kaynak su ile beslenen orta büyüklükteki gölde bol miktarda alabalık bulunmaktadır.
Köyün yolu 1973 yılında devlet tarafından yapılmıştır.
Köye 1985 yılında telefon, 1987 yılında elektrik verilmiştir.
TARİHİ KALINTILAR: Köy merkezinde harabe halinde bir kilise vardır.
Kilisenin yanında Gorhana bulunmaktadır.
Kiliseden köyün dogusna giden yer altı kanalı vardır.
Köme Sayho, Memlekale ve Zandara eski köy harabeleri vardır.
ARILI
(ZEDEZÜMDE)
Arılı Köyü’nün sulaktır yeri,
Ballıkaya’sı var dereden beri
Misafir severler eskiden beri,
Yemekler sıralı sofrası vardır.
NÜFUSU :107
HANE SAYISI:23
KURULUŞU : Ne zaman kurulduğu tam olarak bilinmemektedir. Söylentilere göre, ilk gelen aileler orman içine yerleşerek avcılık yapmıştır, daha sonra çiftçilik ve hayvancılık yapılmaya başlanmıştır.
KÖY ADININ KAYNAĞI: Zedezünde isminin anlamı bilinmemektedir. Yeni ismi Arılı ise; Balıklaya Mevkii’nde çok miktarda bal arısı bulunmasından dolayı verilmiştir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: Köy ilçe merkezinin 9 km. batısında kurulmuştur.Köyün kuzey, batı ve kuzeydoğu yönleri ormanlarla çevrilidir. Özbaşı, Günlüce, Gürarmut, Demirdöven, Uluçam, Söğütlükaya köyleri ile çevrilidir.
Köyün güneyinde Cil Gölü bulunmaktadır. Ayrıca bu gölde yaban ördeği barınmaktadır.
Köyün, Beyazpınar Mevkii’nde kireçtaşı madeni bulunmaktadır.
Köyün yolu 1974-75 yıllarında yapılmıştır.
Köye 1985 yılında elektrik, 1986 yılında telefon verilmiştir.
TARİHİ KALINTILAR:Köyün doğusunda eski köy harabeleri bulunmaktadır.
Köyün güneyinde kilise harabeleri gorhana ve yer altı kanalları mevcuttur.
Balıklayanın üzerinde iki adet mağara ve yazılı taşlar bulunmaktadır.
MARSOLAT
(Arılı Köyü’nün Mahallesidir)
Marsolat’ı köye Arılı bağlar,
Alabalık avlar, derede ağlar,
Böylece yaşanmış nice bin çağlar,
Gür akar ortada, çeşmesi vardır.
Marsolat ismi; Kıpçak Dil kökenli olup “Yılanlı Sulak” anlamına gelmektedir.
Arılı Köyü’nün 2 km. kuzeyinde bir düzlükte kurulmuştur.
Marsolat Mahallesi’ne 1986 yılında elektrik, 1992 yılında telefon verilmiştir.
TARİHİ KALINTILAR:
Köyün batısında bulunan kilisenin duvar kalıntıları durmaktadır.
Kilisenin güneyinde Gorhana bulunmaktadır.
Kazankaya mevkiinde oyma mağaralar bulunmaktadır.
ARMUTVEREN KÖYÜ
(PAPOLA)
Armutveren verir en iyi armut,
Meşhurdur elması, vişnesi hem dut,
Bire seksen verir kırmızı lazut,
Dere hem gölünde sazanı vardır.
NÜFUSU :140
HANE SAYISI :36
KURULUŞU : Köy, çok eski yerleşim yeridir.
KÖY ADININ KAYNAĞI : Papola adının nereden geldiği bilinmemektedir. Yeni ismi, köyde çok iyi ve cins armut yetiştiği için verilmiştir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 11 km. doğusunda bulunan köy; Kalkankaya, Kumlukoz, Sarıdarı ve Türkgözü köyleri ile komşudur. Kuzeyinde Gürcistan sınırı bulunmaktadır.
Bahçe tarımına elverişli olan köye akarsu ve göller ayrı bir özellik katmıştır.
Köyün güneydoğusunda bulunan Hacıgilin Gölü’nde sazan balığı bulunmaktadır.
Köyün doğusunda irili ufaklı 5 göl bulunmaktadır. Köyün batısındaki Gözeli Göl’de yaban ördeği barınmaktadır.
Köyün yolu 1980 yılında yapılmıştır.
Köye 1983 yılında telefon ve elektrik verilmiştir.
TARİHİ KALINTILAR:
Köyün kuzeyinde harabe halinde kilise bulunmaktadır.
Köyün güneydoğusunda eski köy harabeleri bulunmaktadır.
Camiinin yanında kime ait olduğu bilinmeyen, taş yapılı işlemeli mezarlar vardır.
Sırtlar mevkiinde kime ait olduğu bilinmeyen mezarlar vardır.Köylüler ve yakın köyler buraya yağmur duasına çıkarlar.
ASMAKONAK KÖYÜ
(SANHULİYE)
Asmakonak, ilçeye karşıdan bakar,
Görünümü hoştur, çok canlar yakar,
Yazın yayla için, Ulgar’a çıkar,
İnsana zevk verir, sefası vardır.
NÜFUSU:67
HANE SAYISI :15
KURULUŞU : Köy 260 yıl kadar önce Boşdere Köyü’nün yakınlarındaki Secinge ve Kergele Mevkii’nden, köyün kuzeyindeki Keletenet Mevkii’nden ve köyün güneyindeki Pegler Mevkii’nden gelen aileler tarafından kurulmuştur.
KÖY ADININ KAYNAĞI: Sanhuliye adının nereden geldiği bilinmemektedir. Asmakonak adı ise köyün yüksek bir plato üzerinde kurulmuş olmasından dolayı verilmiştir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER : İlçe merkezinin 6 km. güneyinde bulunan köyün kuzeyi, doğusu ve güneyi karışık ağaç türlerinden oluşan ormanlarla çevrilidir.
Dereler Mevkii’nde romatizma ve kaşıntılara iyi gelen ekşimtırak soğuk su bulunmaktadır.
Köyün yolu 1974 yılında yapılmıştır.
1983 yılında elektrik, 1986 yılında telefon verilmiştir.
TARİHİ KALINTILAR:
Ulgar Dağı’nın tepesinde bulunan tek ve üç mezarlar yatır olarak saygı görmektedir.
Beyaz Pınar mevkiinde Garip Mezarları bulunmaktadır.
Pegler mevkiinde köy harabeleri vardır.
Keletenet mevkiinde köy harabeleri ve kil su boruları bulunmaktadır.
AŞIKÜZEYİR
(BOŞDERE-HEVAT)
Aşıküzeyir,dik,heryerden beter,
Tarlası temizdir,ne eksen biter,
Kayasında en has keklikler öter,
Geçmişte saz ile sohbeti vardır.
NÜFUSU:87
HANE SAYISI :20
KURULUŞU : Köyün nasıl ve ne zaman kurulduğu hakkında kesin bir bilgiyoktur.Köyün etrafındaki harebelere bakılırsa köyün eski bir yerleşim yeri olduğu kesinlik kazanmaktadır.Bugün kü köy tahminen ikiyüz elli yıllık bir köydür.
KÖY ADININ KAYNAĞI : 1.) Hevat adını batısındaki derenin çok hızlı akışından aldığı rivayet ediliyor. Aslında Khev (Dere) sözcüğünün, atmak mastarını almasından oluşan bir ad olduğu kanaati hakimdir. Kökeni Kıpçakçadır.
2.) Boşdere adı ise, derenin ağaçsız oluşu sebebiyle verilmiştir.
3.) Aşıküzeyir ismi, Aşık Üzeyir’in bu köyde doğmasından kaynaklanmaktadır.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER : Köy ilçe merkezinin 8 km güneybatısındadır.Köyün göller mevkiinde küçük bir gölcüğü vardır
Kamlep mevkiinde kööy harebeleri bulunmaktadır.
Köyün yolu 1990 yılında yapılmıştır.Köye 1982 yılında telefon,1987 yılında elektirik verilmiştir.
TARİHİ KALINTILAR:Kamplep mevkiinde köy harabeleri mevcuttur.
AŞIKZÜLALİ KÖYÜ
(SUSKAP)
Aşıkzülali’dir Zülali’nin köyü,
Ulgar’la Arsiyan arası göğü,
Cömerttir insanı açıktır gönlü,
Tarlaları kapatan arısı vardır.
NÜFUSU:542
HANE SAYISI :117
KURULUŞU: Köyün kuruluşunun ne zamana rastladığı kesin bilinmemektedir.Ancak tarihi kalıntılar köyün çok eski bir yerleşim yeri olduğunu göstermektedir.
KÖY ADININ KAYNAĞI : Suskap adı rivayetlere göre;adam oğluna ok atmasını öğretirken ,’’Sus,fırsat bulduğun zaman kap kaç’’ demiş,sonradan kısaltılarak bu sözler Suskap olarak köye ad olmuştur.
Başka bir rivayte göre de köyde su bol olduğu için;burası su kabı demişler,sonradan bu iki sözcük birleşerek Suskap adı oluşmuştur
Aşıkzülali adı ise bu köyde doğup yetişen ünlü ozan Aşık ZÜLALİ ‘den gelmektedir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER :İlçe merkezini 17 km güney batısında Ulgar dağı’nın kuzey batı eteklerinde kurulmuştur. Baykent, Akballı, Aşıküzeyir köy hudutları ile çevrilidir.Köy hudutları içinde iki akarsu vardır.Bu akarsularda alabalık yaşar.Ayrıca köyde su ile çalışan değirmenler vardır.Köyün yaylası Ulgar Dağı’nın batı yamaçlarında bulunur.Köyün yolu 1973 yılında yapılmıştır.Köye 1982 yılında elektirik ve telefon verilmiştir.
TARİHİ KALINTILAR:Şimdiki caminin yerinde kilse varmış.Caminin tabanında Gorhana bulunmaktadır.
Köy merkezinde bir yer altı kanal mevcuttur.
Eski yayla yolunda Kodal mevkiindeki dağda; önü balkonlu, tek pencereli oda şeklinde bir mağara mevcuttur.
Köyün Kuzeybatısındaki sırtta kale bulunmaktır. Temelleri belli olmaktadır.
BALGÖZE KÖYÜ
(ÇILDIRET)
Balgöze besliyor kovanda arı,
Haziranda kalkar Allahın karı,
Alır satar tüccar malı davarı
Bu işlere bakan ağası vardır.
NÜFUSU:308
HANE SAYISI :44
KURULUŞU : Tahminen 150-200 yıl önce gelen aileler,önce Yurtbekler Köyü’ne sonrada bu bölgeye yerleşerek köyü kurmuşlardır.
KÖY ADININ KAYNAĞI : Rivayete göre köyün yakınlarında önceden Çıldır’da yaşayan bir aile yerleşir;bu aile ile Çıldır halkı arasında hasımlık doğunca Ur Begi’ne giderek yardım istemiş.Ur Begi’de ‘’Sana bir yer göstereyim git orayı yeni bir Çıldır et’’demiş.O aile de gelerek buraya yerleşir ve köyün ismi Çıldıret olarak günümüze kadar gelir.
Balgöze adı da köyde bol miktarda bal arısı yetiştirildiği için kalmıştr.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER : İlçe merkezinin 15 km Güneydoğusunda bulunan köy Damal ilçesi,Süngülü,Derindere ve Sütoluk köyleri ile komşudur.
Köyün yolu 1975 yılında yapılmıştır;1983 yılında da elektirik verilmiştir.
Köyde İsmail Yıldırım’a ait bir su değirmeni bulunmaktadır.
TARİHİ KALINTILAR:
Köyde Kürt Pegleri de denen birkaç harabe vardır.
Başyurt Yaylası’nda bulunan tek mezar ve Arap mezarları’na dilek dilemek için ve yağmur duası için gidilir.
BAYKENT KÖYÜ
(VAHLA)
Baykent büyük bir köy,Cumatel ile,
Mertce konuşurlar yapmazlar hile,
Hayran ahlakına Posof’lu bile,
Çok nashiat kılar ninesi vardır.
NÜFUSU :435
HANE SAYISI:85
KURULUŞU : Tarihi kalıntılara bakılırsa köy çok eski bir yerleşim yeridir;Ancak köy halkını oluşturan ailelerden köye en önce gelen MURATOĞULLARI oduğu söylenir.MURATOĞULARI ormanlık ve sulak alanda buldukları düz bir yere yerleşirler ve ardından gelen aileler ile birlikte nüfus artar.Bu yerleşim tahminen 300-400 yıl öncesine denk gelmektedir
KÖY ADININ KAYNAĞI : VAHLA:Bu ismin nereden geldiği bilinmemektedir.
BAYKENT:Köyde zengin insanların çok olmasına;eski ve büyük bir köy olmasına binayen konulmuş bir isimdir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER :İlçe mekezine 18 km uzaklıkta olup;Arsiyan Dağ’ Silsilesi’nin doğu yamaçlarındadır.
Köye 1973 yılında yol; 1982 yılında telefon ve 1987 yılnda ise elektirik imkanları verilmiştir.
Köyün kuzeyinde taş ocakları var olup bu ocaklardan kesme taşlar çıkarılmaktadır.
TARİHİ KALINTILAR:Köy merkezinde üç adet kilise kalıntısı mevcuttur. Her kilisenin doğusunda birer Gorhana bulunmaktadır.
Her kiliseden birbirine ve derelere gittiği tahmin edilen yer altı kanalları vardır.
Köy merkezinde ne zaman yapıldığı bilinmeyen mahzenler vardır.
Pınarbaşı’ndan Yukarı Mahalleye getirilmiş kilden yapılma ark (kanal) kalıntıları vardır.
Gorzil ve Tavestele denen yerlerde köy harabeleri vardır.
Ayrıca Çelenk Efendi ve Ahmet Efendi ziyaretleri bulunmaktadır.
BİNBAŞI EMİNBEY KÖYÜ
(CİLVANA)
Puma Eminbey’in bahçelik yeri,
Binbaşıeminbey Posof’un süsü
Mısır bostan eker eskiden beri,
Görülmez halkında, dargınlık,küsü
Okulsuz oluşu sadece derdi,
Zümrüde benzer, bitki örtüsü,
Beş-on eve birde cami vardır,
Göllerinde öten, turnası vardır.
NÜFUSU :294
HANE SAYISI:80
KURULUŞU :Etraftaki tarihi kalıntıl ara bakılırsa bu köy hudutları içerisinde çok eskiden beri insanlar köy kurmuş ve yaşamışlardır.200-300 Yıllık bir kuuluş geçmişi vardır.
KÖY ADININ KAYNAĞI : CİLVANA:Köyün etrafındaki göllerde,hasır ve semer yapmakta kullanılan cil otunun olması (CİLVANA Cil otunun yetiştiği yer)sebebiyle almış olduğu bir isimdir.
BİNBAŞI EMİNBEY:7.Hudut Alayı’nın 1.Tabur Komutanı olarak Posof’a gelen ve Kurtuluş Savaşı sırasında bu bölgede görev yapan komutandan almıştır bu ismi.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER : İlçe merkezinin 9 km. doğusunda olan köy Kodiyan Tepesinin bir çöküntüsü görünümünde olan doğu platosunda,etrafında altı adet göl ve gölcükler bulunan bir arazi üzerinde kurulmuştur.Köye komşu olan köyler;İncedere, Kumlukoz, Sarıdarı,Yurtbekler ve Gümüşkavak köyleridir.
Arazisinin 3/5’ü ekilen,biçilen tarla ve çayırlarla kaplıdır.İklimi sebze ve meyveciliğe de müsaittir.
Köye 1961 yılında telefon 1982 yılında elektrik verildi.
Köyün yolu 1960 yılında hizmete açıldı.
Köyün çevresinde irili ufaklı dört göl vardır.Bunlar:Kanlıgöl,Tinasharo,Kurdonun ve Yusufun Gölleridir.Kanlıgöl sazan balıklarının,Tinasharo ise yaban ördeklerini yaşam alanlarıdır.
TARİHİ KALINTILAR:
Şimdiki caminin yerinde eskiden kilise varmış.
Köyün batısında Kenenoğlu, güneybatısında Karamanlar adlı köy harabeleri vardır.
Yusuf’un Gölü ile Karaman Harabeleri arasında üzeri taş örtülü kanlar vardır.
Köy merkezinde de yer altı kanalı mevcuttur.
Kilisenin yeri bilinmemektedir.Köy merkezinde olduğu söylenmektedir.Ayrıca Köy merkezinde Gorhana bulunmaktadır.
Kanlıgöl ve Nakarov mevkilerinde ev harabeler vardır.
Topyeri mevkiinde şehit mezarları bulunmaktadır.
ÇAKIRKOÇ KÖYÜ
(MERE)
Çakırkoç üretir, çakırca koçu,
Bayırın başında olması suçu,
Yıkılmış duruyor kalenin burcu,
Posof’a merkezlik mazisi vardır.
NÜFUSU :41
HANE SAYISI :13
KURULUŞU : Köy çok eski bir yerleşim yeridir. Yeni nesil kurucu ailelerin köye yerleşim zamanı ise 250 yıl önceye dayanmaktadır.
KÖY ADININ KAYNAĞI: Mere adını yakınındaki Mere Kalesi’nden almıştır. Rivayete göre Mere Kalesi; Kol Kalesi’nin hükümdarının kızına, aşık olan bir subaya, kızıyla evlenebilmesi için koşulan şart gereği yapılmıştır.
Çakırkoç adı ise köyde iyi koyun yetiştirildiği için verilmişir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 7 km. güneyinde, Posof Çayı’nın güney yamaçlarında bir sırtta kurulmuştur.Köyün komşuları; İlçe Merkezi, Asmakonak Köyü ve Kır-Damala Köyü’dür. Köyün yaylası Ulgar Dağı’nın kuzey yamaçlarındadır.
Köyün yolu 1980 yılında hizmete açılmıştır.
1983 yılında elektrik, 1987 yılında ise telefon verilmiştir.
TARİHİ KALINTILAR:
Mere Kalesi, köyün doğusundadır.Kale duvarlarının kalıntıları durmaktadır. Duvarlarda yazılı taşlar bulunmaktadır.
Kalenin batısında kilise bulunmaktadır.
Kalenin doğusunda kısmen sökülü olan Gorhana bulunmaktadır.
Kalenin güneyinde kime ait olduğu bilinmeyen 100 kadar mezar bulunmaktadır.
ÇAMBELİ KÖYÜ
(SAGRE)
Çambeli deredir, etrafı görmez,
Ne cevherler vardır, kimseler bilmez,
Koçak bakışlıdır, her yüze gülmez,
Nasihat buyurmuş, hocası vardır.
NÜFUSU:285
HANE SAYISI:55
KURULUŞU: Tarihi kalıntılara bakılırsa köy çok eski bir yerleşim yeridir. Önceleri Eski Sagre denilen yerde kurulu olan köy, sonradan akarsuyun yanına taşınmıştır.
KÖY ADININ KAYNAĞI : Sagre isminin nereden geldiği tam olarak bilinmemekle birlikte, rivayete göre burada yaşan eski ailelerin çoğunun sağır olmasından dolayı, sağırların köyü deyimi zamanla Sagre’ye dönüşmüştür.
Çambeli ismi ise, köyü çevreleyen çam ağaçlarının bolluğundan dolayı verilmiştir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 8 km. güneydoğusunda, Çatalsu deresinin dar bir vadisinde kurulmuştur.Oturmamış bir zemini olduğundan, zaman zaman toprak kaymaları yaşanmıştır.
Köye 1983 yılında elektrik, 1989 yılında ise telefon bağlanmıştır.
Köye ulaşımda iki ayrı güzergah vardır. İlki 1975 yılında Al Köyü üzerinden, ikincisi ise 1982 yılında Yurtbekler ve Yeniköy bağlantıları ile hizmete açılmıştır.
Köyün çevresinde Çürükgöl ve Sülükgölü (Dipsiz Göl) bulunmaktadır.
TARİHİ KALINTILAR: Köyün doğusunda Cak Kalesi vardır.Köyde; Nalanslar Mevkii’ndeki Kırıkkilise ile Hevesmen’de, suyun kıyısında ve Cak Kalesi’nin yanında olmak üzere yanında olmak üzere iki kilise daha vardır.Bunları, Serkis Oğullarından Yiğit Berka’nın yaptırdıpı söylenir.Bu kiliselerin güneyinde Gorhanalar bulunmaktadır.
Köyün 2 km. kuzeyinde Eski Sagre Köyü harabeleri vardır.1992 yılında Afet Evleri yapılırken, temel kazımı sırasında torağın altında mezarlar ve eski ev kalıntıları çıkmıştır.
Kırıkkilise’nin Kuzeyinde, Kazan Dere’de 3 adet ve Hayeri Posta Harabesi’nin Güneydoğusunda da 1 adet olmak üzere toplam 4 adet mağara bulunmaktadır.
ÇAMYAZI KÖYÜ
(OHTEL)
Çamyazı köyünün, çamlıktır düzü,
Hıram endişesi, kan ağlar gözü,
Bilmezler hileyi, açıktır sözü,
Karşıda görünür, yaylası vardır.
NÜFUSU:112
HANE SAYISI:24
KURULUŞU: Kuruluşu hakkında bir bilgi yoktur.
KÖY ADININ KAYNAĞI : Ohtel adının nerden geldiği bilinmemektedir.Çamyazı adı ise köyün etrafındaki çam ağaçlarının çokluğundan gelmektedir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 9 km. güneyinde, yüksek bir platoda kuruludur. Köyün bir tarafı Hıram (Uçurum), bir tarafı ormanlıklarla kaplıdır.Al ve Asmakonak köyleri ile sınır komşusudur.
Köyün kuzeyinde, Cancağ’ın Gölü ve aynı adlı dereye akıntısı vardır.
Köyün yaylasında, Yaylaların Gölü bulunmaktadır.
Romatizma, uyuz ve egzema için iyi gelen, soğuk-ekşimtırak su bulunmaktadır.
Köye, elektrik 1983 yılında, telefon 1986 yılında verildi.
TARİHİ KALINTILAR : Köy camisinin bulunduğu yerde eskiden bir kilise bulunmaktaydı.Kilisenin güneyindeki Gorhana hala durmaktadır.Ayrıca kiliseden kalma ve halen caminin yanında bulunan ve okunamayan bir yazılı taş bulunmaktadır.
Bazı köy sakinlerinin kapısında geçen bir kanal bulunmaktadır.
Kokolavur Mevkii’nde kazılar yapıldıkça, kilden yapılmış küpler bulunmuştur.
ÇAYIRÇİMEN KÖYÜ
(LAMİYAN)
Çayırçimen’in de etrafı çayır,
Çoktur ekin tarla, vermiyor hayır,
Yeri düz ovadır, sanmayın bayır,
Kod’da bir küçücük korusu vardır.
NÜFUSU:92
HANE SAYISI :13
KURULUŞU: Tarihi kaynaklar köyün eski bir yerleşim yeri olduğunu göstermektedir. Şimdiki köyün ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu bilinmemektedir.
KÖY ADININ KAYNAĞI : Lamiyan adının ne anlama geldiği bilinmemektedir.
Çayırçimen adı ise, köyün çevresinin aşırı yeşillik olmasından gelmektedir.
KÖY HAKKINDA BİLGİLER: İlçe merkezinin 14 km. kuzeyinde, Kodiyan ve Sesödile Tepleri’nin kuzeydoğu yamaçlarındaki platoda kurulmuştur. Komşuları; İlçe Merkezi ve Gönülaçan, Kayınlı, Erim ve Sarıçiçek Köyleridir.
Köyün Düzler Mevkii’nde, soğuk-ekşimtırak su bulunmaktadır. Bu suyun, kaşıntı ve romatizmal ağrılara iyi geldiği söylenmektedir.
1983 yılında elektrik, 1985 yılında telefon bağlanmıştır.
Köy yolu 1967 yılında kullanıma açılmıştır.
TARİHİ KALINTILAR : Kod’un çam fidanlığının içinde kime ait olduğu bilinmeyen mezarlar vardır.Mezarlığın içinde, Latin ve Arap harflerine benzemeyen harflerle yazılmış Yazılı Taşlar ve Koç Kafasına benzer kabartmalar bulunmaktadır.
Ayrıca eski bir köye ait olduğu sanılan Nakora Harabeleri köyün tarihi yerleri arasındadır.
TELEFON REHBERİ
KURUMUN ADI İDARECİNİN ADI TELEFON NO
Milli Eğitim Müdürlüğü Yücel ERTEN 511 2021
Halk Eğitim Müdürlüğü Raşettin ÜSTÜN 511 2035
Öğretmenevi Müdürlüğü Adnan BOZYİĞİT 511 2269
Posof Lisesi Erkan KAYNAR 511 2384
Halitpaşa PİO Öner RİCALOĞLU 511 2059
Aşıkzülali İ.Ö.O. Erdoğan ERDEM 524 2039
Süngülü İ.Ö.O. Selçuk GÜZEL 523 1099
Bnb. Eminbey İ.Ö.O. Erengil ÖZTÜRK 521 4010
Gönülaçan İ.Ö.O. Erhan ÖZTÜRK 526 1058
Ş.J.Onb.E.Sarıkaya İ.Ö.O M.Ali ALTUN 528 1005
DERNEK ADI ve TELEFONLARI
INEGOL POSOFLULAR DERNEGI 0224 713 53 69
BURSA POSOFLULAR DERNEGI 0224 329 98 97
İZMİT POSOFLULAR DERNEGI 0262 527 54 56
İSTANBUL POSOFLULAR DERNEK BASK. 0212 553 23 17
ANKARA POSOFLULAR DERNEK BASK. 0312 419 99 39
ALMANYA POSOFLULAR DERNEK BASK. +0049 173 212 9657
+0049 203 552 2071
BELCIKA POSOFLULAR DERNEK BASK. +0032 115 73 012
+0032 115 73 072
HOLLANDA POSOFLULAR DERNEK BASK. +0031 402 451 944
BURSA PANAYIR DERNEĞİ 0224 257 43 64
ECZANELERIMIZ
ECZANE ADI ECZACI TEL(0478)
BİZİM ECZANE ECZ. YAVUZ ALKIS 511 21 29
BARIŞ ECZANESİ ECZ. BARIS SUCU 511 26 22
YEREL BASIN KURULUSLARI
POSOF SINIR GAZETESI 0478 511 20 84
PROTOKOL LİSTESİ
KURUM ADI TEL/FAX (0478)
KAYMAKAMLIK 511 20 03
1.HUDUT BLK.K.LIGI 511 20 31
BELEDIYE BASKANLIGI 511 20 15
ADLIYE 511 22 45
JANDARMA BLK.K.LIGI 511 20 20
ILCE EMNIYET MD. 511 23 66
ASKERLIK SB.BASKANLIGI 511 21 78
ILCE MUFTULUGU 511 20 27
TAPU SICIL MÜDÜRLÜĞÜ 511 20 48
ILCE GUMRUK MÜDÜRLÜĞÜ 527 12 10
GUMRUK MUHAFAZA MD.LUGU 527 12 00
NOTER 511 25 51
YAZI ISLERI MD. 511 20 67
OZEL IDARE MD. 511 20 36
ILCE NUFUS MÜDÜRLÜĞÜ 511 23 01
ILCE MAL MÜDÜRLÜĞÜ 511 22 36
ILCE MILLI EGITIM MD. 511 20 21
HALK EGITIM MD. 511 20 35
ILCE SAGLIK GRUP BASK. 511 20 25
ILCE TARIM MÜDÜRLÜĞÜ 511 20 05
HALK KUTUPHANESI 511 25 07
DEVLET HASTANESI 511 20 85
MERKEZ SAGLIK OCAGI 511 21 99
ILCE GENCLIK ve SPOR MD. 511 25 27
ORMAN ISLETME ŞEFLİĞİ 511 20 17
ZIRAAT BANKASI 511 20 10
ILCE PTT MÜDÜRLÜĞÜ 511 20 29
ARAS TEDAS ISLETME ŞEFLİĞİ 511 21 87
T.K.H.K.ULASTIRMA ŞEFLİĞİ 527 12 12
POSOF LISESI 511 23 84
HALITPASA P.I.O. 511 20 59
ICRA MÜDÜRLÜĞÜ 511 24 31
POSOF İLÇESİNE BAĞLI KÖY MUHTARLARI VE TELEFON LİSTESİ
Köyün Adı İlçeye Uza.Km. Muhtarın Adı Telefon No
Posof Merkez Tahsin DEMİRCİ 511 2558
Akballı 21 Alim AKÇA 524 2415
Alabalık 24 Elfez KARTAL 524 2223
Al 06 Onur ELKILIÇ 522 1212
Arılı 13 Şahset ÖZTÜRK 525 1107
Armutveren 14 Yaşar KILIÇKAYA 527 1174
Asmakonak 09 Onur SARIKAYA 511 2834
Aşıküzeyir 13 Reşat SANATÇI 524 2424
Aşıkzülali 18 Yener ŞAHİN 524 2029
Balgöze 25 Mustafa YILDIRIM 523 1230
Baykent 21 İbrahim YILMAZ 524 2121
B.Eminbey 10 Fehmi ERGÜN 521 4039
Çakırkoç 08 Mükerrem KAHVECİ 511 2889
Çambeli 08 İlyas BULUT 522 1100
Çamyazı 12 Mühlis LAÇİN 511 2800
Çayırçimen 17 Yahya KARATAŞ 526 1082
Demirdöven 13 Nevzat KAYA 525 1046
Derindere 27 Tahir AKBULUT 523 1320
Doğrular 03 Neşat TUNÇ 511 2758
Erim 22 Necdet YILMAZ 526 1240
Gönülaçan 18 Halim GÖKTAŞ 526 1006
Gümüşkavak 07 Nüfer SANCAK 521 4377
Günbatan 21 Erdinç YALÇIN 525 1087
Günlüce 08 Erol KARTAL 528 1047
Gürarmut 10 Orhan ÇİFTÇİ 528 1083
İncedere 12 Zekeriya EKİCİ 521 4325
Kaleönü 23 İsabali ÖNER 524 2255
Kalkankaya 17 Şükrü GÜRLER 526 1123
Kayınlı 16 Selim ÇELİK 526 1190
Kır Köyü 11 Gökhan AKTAN 511 2868
Kol Köyü 25 Seddi KANAK 524 2353
Kopuzlu 13 Mansur YÜCEL 528 1117
Kumlukoz 13 Yaşar KARAKOÇ 521 4228
Kurşunçavuş 13 Tevhit ÖZCAN 528 1156
Özbaşı 06 Rahim ÇETİN 511 2791
Sarıçiçek 24 Öztürk DEMİR 526 1228
Sarıdarı 12 Muhammet KURŞUN 521 4391
Savaşır 20 Medali KARATAŞ 523 1160
Söğütlükaya 11 Nevzat ARICI 524 2450
Süngülü 21 Aydemir ÇEVİREN 523 1019
Sütoluk 27 Feyyaz ÇELİK 523 1204
Taşkıran 14 Polat YILMAZ 526 1160
Türkgözü 16 Salih HANÇER 527 1039
Uğurca 05 Halis DEMİREL 511 2720
Uluçam 16 Aydın EREN 525 1156
Yaylaaltı 24 Süleyman AYDOĞDU 526 1270
Yeniköy 16 Metin AYDEMİR 522 1025
Yolağzı 15 Turgay MERT 528 1193
Yurtbaşı 14 Nevzat SUBAŞI 528 1130
Yurtbekler 12 Yasın ÇELİK 521 4412
ULAŞIM VE KONAKLAMA İRTİBAT BİLGİLERİ
TURİZM İŞLETMELERİ İRTİBAT BİLGİLERİ
DOĞU KARS 0478 511 27 34
GÖKTAŞ 0478 511 22 77
KAFKAS KARS 0478 511 24 34
KONAKLAMA İRTİBAT BİLGİLERİ
OTEL ADI TEL ( 0478)
ANADOLU OTELİ 511 21 52
OCAK OTEL 511
KURŞUNOĞLU OTEL 511
KÖŞK OTEL 511
ÖZCANLAR OTEL 511
ÖĞRETMENEVİ 511 22 69
LOKANTA İRTİBAT BİLGİLERİ
LOKANTA ADI TEL ( 0478)
SEHİR LOKANTASI 511 24 93
VATAN LOKANTASI 511 21 40
MERVE LOKANTASI 511 25 78
DONMEZ LOKANTASI 511 21 48
KARADENİZ REST.ve GAZİNO 511
ANADOLU REST.GAZİNO 511 21 52
Posof İlçesi eski çağ tarihinde yukarı Kür boyları ile anılan Kars’ın Çıldır, Ardahan ve Hanak, Artvin’in merkez dahil Ardanuç, Şavşat ve Borçka ilçelerini içine alan Kür ve Çoruh havalesindeki bir yerleşim adıdır. İlçenin varlığı 2700 yıl öncesi eski Türklük bölgesidir.
Milattan önce 680 yıllarında Kafkasların kuzeyinden gelen atlı göçebe İskit Türkleri Urartulardan havaliyi alarak 500 yıl hüküm sürmüşlerdir. Daha sonra Horasan havalisinden gelen Arsak Türkleri M.Ö. 150 - M.S. 430 yılları arasında yaşamışlardır. Arsak Türklerinden sonra Peçenek ve Oğuzların yaşadığı da bir gerçektir.
Bu yörelerle birlikte Posof İran’da kurulmuş olan Sasani Devleti toprakları içine alınmıştır. Posof ve havalisi bir ara Doğu Roma Devleti ve daha sonra Gürcü Bağratlılar Beyliği toprakları içerisinde kalır. Abbasi devletinin topraklarına dahil olan bu bölge daha sonra Selçuklu Sultanı Alpaslan’ın 1064 tarihinde Ani şehrini alması üzerine komutanlarından Danişmentli Ahmet komutasındaki Selçuklu ordusu Şavşat üzerinden Arsiyan Dağını aşarak halen mevcut Kol köyündeki kaleyi kuşatarak Gürcüleri yener ve yöre 1080 tarihinde Selçuklulara bağlanır. Selçuklular uzun müddet tutunamayıp, bölge İlhanlı devletinin hakimiyetine girer İlhanlılar zamanında Posof çatal derelerinin birleştiği yerde Ortodoks olan Kıpçak Türkleri Çoruh boyunun ve yukarı Kür boyunun yarı bağımsız hakimi olur.
Kıpçak beyliği Gürcülere düşman olduğundan 1578 Osmanlı-İran savaşından sonra halen mevcut Mere Kalesi ile Altun Kale hakimi Menucuhar Bey Çıldır’a giderek Mehmet Paşa ismini alır. Lala Mustafa Paşaya itaatini bildirerek Müslüman olur. posofumcom Lala Mustafa Paşanın emri üzerine Ardahan Sancak Beyi Abdurrahman Bey kendi kuvveti ile Ilgar Dağını aşarak 9 Ağustos 1578’de tüm Posof deresini ve Ahıska havalisini zaptederek Osmanlı Devletine bağlar. Erzurum Beylerbeyi Lala Mustafa Paşa 1578 yılı Ağustos ayında Ahıska merkez olmak üzere Çıldır eyaletini kurarak Posof’ta sancak beyliği olur.
1917 tarihine Rusya’da çıkan ihtilal sonucunda Rus birlikleri Erzurum-Kars ve havalinden çekilirken silahlarını Ermeni ve Gürcülere dağıtarak Türklerle mücadeleyi onlara bırakmışlardır.
1917 yılı sonraları ile 1918 yılı başlarında Gürcüler Posof tarafı ile Kobliyan tarafından; Ermeniler de Erzurum-Kars-Ardahan taraflarında faaliyetlerine başlarlar.
1918 yılı sonlarında Halit Paşanın bu bölgeden batıya alınması batı kurtuluş savaşına yapılan hazırlıkların da ilerlemiş olması doğuda halka umut verici kurtuluş günlerinin yaklaştığını sezen Karslı, Ardahanlı ve Posoflu aydınlar Ermeni ve Gürcülerin hareketine dur deme sırasının geldiğini anlayarak 17-18 Ocak 1919’da Kars’ta yapılan büyük kurultayda yerli Türklerden Milli Şura adıyla bir geçici hükümet kurulmuştur. Bu hükümetin adı da kurultayda CENUBİ GARBİ KAFKAS HÜKÜMETİ MUVAKKATAİ MİLLİYESİ oldu. Fakat bir faaliyet gösteremeden İngilizler gizlice bu hükümeti basarak dağıtırlar ve üyelerini de Malta’ya sürerler. Bu hükümetin dağılmasından sonra Gürcüler Azgur, Ahıska ve Duğur'da ileri gelen kişilerle işbirliği yaparak Ahıska, Ahırkelek ve Posof’u işgal etmişlerdir.
Posofluların Gürcülerle yapmış olduğu mücadelelerde milis kuvvetlerinden ayrı olarak 3. Tümenimize bağlı taburlarda havalide savaşmışlardır.
TBMM’nin Gürcü sefiri ile yapmış olduğu 22.02.1921’deki antlaşmaya göre Gürcüler Ardahan-Göle ve Posof’tan çekilmişlerdir. Bunların arkasından gelen askeri birliklerimiz tarafından 2 Mart 1921tarihinde Posof düşman işgalinden kurtarılmış ve Cumhuriyetimizin ilanından sonra 1923 yılında ilçe merkezi olarak belirlenmiştir.
Posof İlçesi Doğu Anadolu Bölgesindedir. Ardahan iline bağlıdır. Ardahan ilinin kuzey kısmında yer alır. Toprakları batıda Gürcistan Cumhuriyetine bağlı Acara, Batum Özerk Cumhuriyeti, Doğu ve Kuzeyden Gürcistan Cumhuriyeti, Güneyden Damal İlçesi, Batıda ise Artvin iline bağlı Şavşat İlçesi ile çevrilmiştir.
Gürcistan Cumhuriyeti ile sınırlarımızın uzunluğu 77 Km olup, bu sınır 205 nolu sınır taşından 274 nolu sınır taşına kadar olan bölgeyi kapsar. Posof İlçesi 42 derece 30 dakika kuzey enlemleri ile 42 derece 43 dakika doğu boylamları üzerinde yer alır. Posof İlçesi deniz seviyesinden 1583 metre yüksekliğinde olup; yüzölçümü 606 Km2dir.
Posof İlçesinin orta kesimlerini Posof çayı vadisinin çevresindeki düzlükler kapsar. Bu vadiyi çeviren yüksek dağlar ise 3000 metreyi aşar. Tarıma elverişli olan toprakların oranı % 48.2’dir. Posof yöresini Güney Batıdan sınırlayan ve Yanlızçam dağlarının uzantısı olan Secedil Dağının doğu eteklerinden başlayan Posof çayı vadisi kuzey doğu yönünde uzanır.
Daha sonra biraz genişleyen vadi tabanı Karadeniz yönünden açılır diğer küçük vadi kanalları ile büyür. Bu vadi tabanları Posof’un verimli alanlarıdır.
Türkiye geneline göre yüksek ve soğuk olan bu yöre bir ölçüde Karadeniz ikliminden etkilenmektedir. Böylece çöküntü alanında ve vadi tabanlarında posofum com yer alan küçük tarım alanları iklimin sert etkilerinden korunabilmektedir.
Posof İlçesi Ardahan iline bağlı olmasına rağmen Ardahan’da görülen sert kara iklimi görülmez. İklim yönünden daha çok Karadeniz iklimini andırır. Kışları Doğu Anadolu Bölgesi ve Ardahan kadar sert geçmez. Yazları Ardahan iline göre biraz daha sıcak geçmektedir.
Bunun sebebi bir yandan görülmez kara iklimi ve Karadeniz iklimi, diğer taraftan Ahıska dolaylarında görülen ılıman iklim yöre üzerinde etkilidir.
Posof İlçesi Ardahan ilinin diğer ilçelerini aksine bir Karadeniz ilçesi görünümünü arz eder. Bu yüzden gür bir bitki örtüsüne sahiptir. Yılın büyük bir bölümünde bitki örtüsü yeşilliğini muhafaza eder. İlçenin bitki örtüsü coğrafi özelliği bulunduğu yöreye göre şekillenmiştir.
İlçe doğal orman alanı içerisinde kalmaktadır. Bu ormanları meşe, çam, köknar, ladin, kayın, kara ağaç, gürgen ve yabani fındık ağaçları oluşturur.
İlçemizde modern bir tarım çalışması yapılmamakla birlikte çeşitli tarım ürünleri yetiştirilir. Bunlardan arpa, buğday, çavdar, baklagillerden; fasulye, mısır, meyvelerden; elma, armut, erik, kiraz, vişne ve ceviz sebzelerden; patates, lahana, salatalık, marul, soğan gibi ürünleri sayabiliriz.
İlçemizin güneyinde Ilgar Dağı, batısında ise Arsiyan Dağı yükselmektedir. İlçemizin en büyük çayı Posof çayıdır. Posof çayı secedil dağından doğup bir miktar Türkiye-Gürcistan sınırı çizerek, Ahıska yöresinde Kura ırmağına karışarak Hazar Denizine dökülür.
İlçemizin sınırları içerisinde birkaç tane irili ufaklı göl bulunmaktadır. İlçemizin en büyük gölü yanı başındaki köyden ismini alan Alabalık gölüdür. Bu gölümüzden tabii alabalık yetiştirme çalışmaları yapılmaktadır.
Tarım:
İlçenin sınır ilçesi olması, büyük yerleşim merkezlerine uzak oluşu, arazinin yetersiz ve dağınık olması sebebiyle kalkınma hızı çok düşük ve tamamen tüketici yapıya sahiptir. Halkın geçim kaynağı tarıma dayalı olmakla beraber, geçim standardı için yeterli değildir.
Toprak 1955 yıllarına kadar kara sabanla, daha sonra döner pullukla hayvan gücüyle işlenmiştir. İlçeye ilk traktör 1969 yılında girmiş, 1975 yılından sonra hızla artan traktör sayısı 633’e yükselmiştir. Halen toprağın % 60’ı kadarı traktörle sürülmektedir. Ekim işlerinde bir gelişme yoktur. Ancak verimi artırıcı olarak kimyasal gübre kullanılmaktadır. İlçe genelinde ekilebilir arazi 12.082 hektar olup, bu arazinin % 15.5’i sulanabilir durumdadır. Yeterli sulama ilkel olarak yapılmaktadır. İlçemizde har hangi bir sanayi kuruluşu yoktur. Bu sebepledir ki halk geçimini sağlamak için 1963 yılına kadar yurt içinde muhtelif bölgelerde inşaatlarda geçici işçi olarak çalışmışlardır.
1963 yılında başlayan yabancı ülke işçiliği ilçenin tek ekonomik kaynağı haline gelmiştir. Halen yurtdışında 3000’e yakın işçimiz bulunmaktadır. Memuriyet ve yurtiçi işçiliği ilçede amaçlanan 2. Ekonomik kaynak olarak göze çarpar. Yurtiçi yurtdışı işçilerinin ilçe ekonomisine katkıları büyüktür.
İlçemizde 25.307 adet büyükbaş hayvan, 2.381 adet küçükbaş hayvan, 23.200 adet kümes hayvanı bulunmaktadır. Hayvancılık halen iptidai posofum com usullerle yapılmaktadır. Bunların % 70 melez ve kültür ırkıdır.
İlçemizde yıllık ürün olarak 840 ton elma, 4 Ton Ceviz, 4 ton Erik, 84 ton Armut, 2 ton Vişne, üretilmekte olup bunlar toplam 230 hektar meyve bahçeleri alanını oluşturmaktadır. Ayrıca baklagiller üretimi olarak ta 5 ton üretim yapılmaktadır. Yem bitkisi yonca, korunga ve fiğ üretimi daha ağırlıklı yapılmaktadır.
İlçemiz hava şartlarının seracılığa müsait olmasına rağmen bu yıla kadar seracılık yapılmamıştır. Tarım İl Müdürlüğü ve Kaymakamlığımız imkanları ile seracılığı teşvik amacı ile 2 adet sera kurulmuş olup, faaliyete geçirilmiştir.
İlçemizin iklimi ve bitki örtüsü arıcılığa çok müsait olduğundan Kafkas ırkı arıcılığı yapılmaktadır. Arıcılık fenni şartlarda yapılmaktadır. İlçe genelinde 5.600 arı kovanı bulunmaktadır. Ardahan Arıcılık Ana Arı üretme istasyonunca İlçemizde Kafkas Ana Arı saflaştırma projesi adı altında ana arı üretimi yaptırılarak ilçemizdeki tüm arı kovanları tektek kontrol edilerek melez ana arılar saf Kafkas ana arısı ile değiştirilecektir. 2001 yılı içerisinde 4526 adet arı kovan kontrol edilmiş 70l adet melezleşmiş arı kovanı tespit edilerek 300 adet arı kovanının anası saf Kafkas ana arısı ile değiştirilmiştir.
İlçemizde 3 adet köy kalkındırma kooperatif mevcut olup, bu kooperatiflerin 2 si faal çalışır, diğeri ise faaliyete geçme aşamasındadır. Ayrıca ilçemizde T.C. Ziraat Bankası Şubesi bulunmaktadır. 2000 yılında 356 çiftçiye 3704 besi hayvanı için toplam 76.672.800.000 Tl. kaba yem desteklemesi yapılmıştır. 2001 yılında ise 95l çiftçiye 55.l00 dekar destekleme alnı için toplam 55l.087.890.000 TL. Doğrudan gelir desteği ödenmesi yapılacaktır.
Ormancılık:
İlçemizin 8685 hektarlık alanı ormanlık örtüsü ile kaplıdır. İlçemizde 1 Orman İşletme Şefliği olup, işletme şefliğimizce 1998 yılında 545.731 m3 tomruk, 250 ster istihsal edilmiştir. 1999 yılında sayım yapılmamıştır. İşletme şefliğince 2000 yılında 570 m3 tomruk, 400 ster yakacak odun, 60 ster lif yonga odunu, 7 M3 maden direk üretimi yapılmış, istihsal üretimi 2001 yılı içerisinde 5l3 M3 tomruk, 30 ster odun, l0 M3 maden direği ve 30 ster kazık, 231ster yakacak odun 2 M3 sanayi odunu üretilmiş olup, üretime devam edilmektedir. İlçe genelinde ağaçlandırma çalışmaları programına alınmıştır.2001 yılında 30 H. Dikim, l0 H. Sürüm, l5 H. Tabii Tensil yapılmıştır.
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı:
İlçemiz Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma vakfınca 0l.0l.200l – 31.01200l tarihleri arasında da 801 kişiye 617.500.000 TL giyecek yardımı, 263 kişiye5.983250.000 Tl. yiyecek lardımı,500 kişiye 60.890.000.000 Tl. yakacak,100 kişiye 2.569.995.000.000 TL sağlık yardımı, 9.834 kişiye 100.865.884.000 TL eğitim ve öğretim yardımı, 48 kişiye 11.488.250.000 TL. barınma yardımı, 115 kişiye 7.664.850.000 TL. nakdi para yardımları ile toplam l2.270 kişiye 190.079.729.000 TL. yardım yapılmıştır. (Posofum.com)
Türkgözü Sınır Kapısı
Posof Türkgözü sınır kapısının açılışı 08 Temmuz 1995 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmış, resmi açılış 31–07–1995 tarihinde olmuş, fiilen geçiş 25.11.1995 tarihinde başlamıştır. Yolcu ve yük taşıtlarının giriş-çıkışlarına açık ve birinci sınıf Gümrük İdaresi olarak her türlü ithalat, ihracat, transit ve yolcu işlemleri yapılmakta ve her gün sabah 08.00 akşam 20.00 saatleri arasında olmak üzere 12 saat hizmet yürütülmektedir.
Gümrük sahamız Posof ve kamu Binalarını Yaptırma ve Yaşatma Derneği tarafından yaptırılan mevcut durumu ilede yer yer bozulan ihata duvarı ile çevrilidir. Saha içerisinde Türkgözü Kara Hudut Kapısı Emniyet Amirliği, Türkgözü Gümrük Müdürlüğü, Türkgözü Gümrük Muhafaza Müdürlüğü, Tekele ait Gümrük Hattı Dışı Eşya Satış Mağazası, Ulaştırma Müdürlüğü, Mal Müdürlüğü Gümrük Saymanlığı, İl Tarım Müdürlüğüne ait dezenfekte işleri yapan birim ve kara hudut kapısı sağlık denetleme merkezi bulunmaktadır.
Sahadaki her birim kendi mevzuatı dâhilinde görevini yapmakla yükümlüdür. Sahadaki birimler arasındaki koordinasyon ve eşgüdüm Türkgözü Kara Hudut Kapısı Mülki İdare Amirliği tarafından sağlanmaktadır.
Posof Türkgözü sınır kapısında Gümrük Müdürlüğünde; 1 Gümrük Müdürü V, 1 Şef, 3 Gümrük Muayene Memuru ve 2 Gümrük Memuru olmak üzere7 Memur; Gümrük Muhafaza Müdürlüğünde, 1 Gümrük Muhafaza Müdürü, l Gümrük Muhafaza Bölge Amiri, 2 Gümrük Muhafaza Kısım Amiri, 4 Gümrük Muhafaza Memuru olmak üzere toplam 8 Memur görev yapmaktadır. Kara Hudut Kapısı Emniyet Amirliğinde 1 Komiser Yardımcısı, 6 Polis Memuru ile görev yapmaktadır. Ayrıca Kara Ulaştırma Müdürlüğünde 1 Şef görev yapmaktadır.
Türkgözü Sınır Kapısı Sağlık Denetim merkezinde sözleşmeli 3 sağlık memuru ve 1 hemşire görev yapmaktadır.
Posof Türkgözü Sınır Kapısından 1 OCAK 2004 – 31 ARALIK 2004 tarihleri arasında 3011 yerli yolcu, 7284 yabancı yolcu olmak üzere toplam 10.295 yolcu girişi, 1785 yerli yolcu, 5219 yabancı yolcu çıkışı olmak üzere toplam 7004 yolcu çıkışı yapılmıştır. Ayrıca yine bu tarihler arasında 2182 araç giriş, 2579 araç çıkış yapılmıştır. 1 OCAK 2005–01 HAZİRAN 2005 tarihleri arasında 2798 yerli yolcu, 3566 yabancı yolcu girişi olmak üzere toplam 6364 yolcu girişi, 1247 yerli yolcu, 2461 yabancı yolucu çıkışı oylamak üzere 3708 toplam yolcu çıkışı olmuştur. Yine bu tarihler arasında da 2256 araç girişi, 678 adet araç çıkışı yapılmıştır.
Posof Türkgözü sınır kapısından ihraç edilen muhtelif mal türlerinden en çok Çimento, Lambiri, Alçı, Alçıpan ve fayans pvc, un gibi mallar ile iş makinesi olarak vinç, ekskavatör, kazıyıcı-yükleyici ile gıda maddesi olarak makarna, tuz, soğan ve patates ihracı, Dişli ve redüktör yağı ithalatı yapılmaktadır.
Posof Türkgözü Gümrük kapısından ithal ve ihraç edilen mal türleri ve miktarları günlük değişmektedir.
Hudut İş ve İşlemleri
İlçemizin Gürcistan Cumhuriyeti ile sınırlarının uzunluğu 77 Km olup, bu sınır 205 numaralı sınır taşından 274 numaralı sınır taşına kadar olan bölgeyi kapsar. Bölgenin güvenliği merkezi Çıldır’da bulunan 7. Piyade Hudut Taburuna 1. Piyade Hudut Bölüğü ve bölüğümüze bağlı 3 karakol tarafından sağlanmaktadır. Hudut bölüğümüz ve karakollarında 1 yüzbaşı 1 üsteğmen ve 5 asteğmen, 4 astsubay ve 8 uzman çavuş görev yapmaktadır. 1937 yılında Rusya ile yapılan antlaşma gereği 77 km lik sınır boyunda meydana gelebilecek olaylar hudut komiserleri veya hudut komiser muavinleri başkanlığındaki heyetler arasında yapılacak protokollerle çözümlenmektedir.
Antlaşma gereği her olay vukuunda fakat her halükarda 2 ayda bir protokol yapılması gerekmektedir. Karşılıklı anlayış ve dostluk anlayışı üzerinde devam eden görüşmelerde şu ana kadar olumsuz bir durumla karşılaşılmamıştır.
Görüşmeler bir karşı taraf topraklarında bir de bizim taraf topraklarında olmak üzere sıra ile yapılmaktadır. Protokol görüşmelerimiz aksi bir durum olmadıkça Türkgözü Hudut kapımızda bulunan protokol binasında yapılmaktadır.
1977 yılında yapılan protokolde sınır taşlarımızın yerleri belirlenmiş ve iki yılda bir bakım ve onarımlarının yapılması yükümlülüğü getirilmiştir. En son 1999 yılında bakım ve onarımı yapılan sınır taşlarımızın bu sene tekrar yapılması için karşılıklı görüşmelerimiz devam etmektedir
İlçemizin yeşil ve bakir doğal yapısı ile yer yer oluşmuş bulunan göller doğa turizmi için her ne kadar uygun bir ortam sağlasa da, bu zamana kadar değerlendirilebilmiş değildir. Bunda ilçemizin yerleşim yerlerine uzak olmasının önemli etkisi vardır. Ülkemizin doğa turizmine uygun diğer yerlerine göre bir artı özellik sunmadıkça turizmin gelişeceğini beklemenin doğru olmadığı kanaatindeyiz.
Bu güzel doğamızdan turizm amaçlı faydalanabilmek için bölgemize özgü bir kuş türü olan Dağ Horoz (Huş Tavuğu)’undan faydalanmak istiyoruz.
Dünyada sadece Kafkasya bölgesinde bulunan ve çok endemik bir kuş türü olan Dağ Horozu (Huş Tavuğu), ülkemizde ise sadece Artvin ve Ardahan’ın Posof bölgesinde bulunmaktadır. Dünyada kuş gözlemcisi olarak derneklere kayıtlı milyonlarca kişinin var olduğu göz önüne alındığında uygun konaklama imkânları ve reklamı yapıldığı takdirde ilçemize yaz ve kış aylarında önemli bir ziyaretçi grubunun geleceği değerlendirilmektedir.
Merkezi Ankara’da bulunan Doğa Derneği, Çevre ve Orman Bakanlığı ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün desteğiyle Dağ Horozu (Huş Tavuğu)’nun etkin korunması için yerinde koruma çalışmaları yürütmektedir. Doğa Derneği, yaptığı çalışmalar sonucunda Posof ilçemizin sahip olduğu biyolojik çeşitlilik değerleri ve özellikle barındırdığı sağlıklı Dağ Horozu (Huş Tavuğu) nüfusundan dolayı doğal yaşam için önemli bir alan olduğunu tespit etmiştir. Derneğin çalışmalardan biri olan Posof Yaban Hayatı Geliştirme Sahası Yönetim Planını oluşturmayı hedefleyen toplantı 6–7–8 Eylül 2005 tarihlerinde ilçemizde yapılacaktır.
Bu toplantı Posof Yaban Hayatı Geliştirme Sahası’nın Dağ Horoz (Huş Tavuklarını)’larını koruyabilecek etkinliğe ulaşmasını, bölgede bunu sağlayacak kapasitenin oluşmasını ve Dağ Horoz (Huş Tavuk)’larının yörede bölge insanıyla beraber devamlılığının sağlanmasını hedeflemektedir. Ayrıca dokümanın katılımcı bir süreçle hazırlanması planlanmaktadır. Daha uzun vadede ise toplantı çıktılarının alanda hayata geçirilmesi amaçlanmaktadır. (posof.gov.tr)
ARKEOLOJİK SİT ALANLARI
1- KOL KALESİ
2- MERE KALESİ
3- CANCAK KALESİ
4- HUNEMIS KALESİ, KİLİSE ve MANASTIRI
5- GINYA KALESİ ve KİLİSESİ
6- CAK KALESİ
7- HANGEL KALESİ, KİLİSE ve MANASTIRI
8- SAVASIR KALESİ
9- ALTINKALE
10-DADAPALA KALESİ
11-NENEKAYA
NÜFUS
|
2007
|
Nüfus
|
sayımı
|
|
Toplam
|
Erkek
|
Kadın
|
|
|
|
|
Posof
|
9.596
|
4.743
|
4.853
|
|
|
|
|
Toplam
|
9.596
|
4.743
|
4.853
|
|
|
|
|
|
|
Merkez
|
|
|
Erkek
|
Kadın
|
Toplam
|
|
|
|
|
|
1.255
|
1.000
|
2.255
|
|
|
|
|
|
1.255
|
1.000
|
2.255
|
|
|
|
|
|
|
Köyler
|
|
|
Erkek
|
Kadın
|
Toplam
|
|
|
|
|
|
3.488
|
3.853
|
7.341
|
|
|
|
|
|
3.488
|
3.853
|
7.341
|
YILLARA GÖRE NÜFUS
Yıl |
Şehir Nüfusu |
Köy Nüfusu |
1935 |
1184 |
27 041 |
1940 |
1330 |
29 296 |
1945 |
1267 |
30 701 |
1950 |
1464 |
30 807 |
1955 |
1422 |
35 280 |
1960 |
1469 |
27 267 |
1965 |
1591 |
27 664 |
1970 |
2171 |
26 989 |
1975 |
2230 |
23 649 |
1980 |
2127 |
23 389 |
1985 |
2530 |
22 665 |
1990 |
2208 |
18 861 |
1997 |
2335 |
13 500 |
2000 |
2555 |
10 174 |
KÖYÜN ADI NÜFUSU
Posof Merkez 2255
Akballi 124
Alabalik 166
Alköy 211
Arili 80
Asmakonak 45
Aşiküzeyir 55
Aşikzulali 381
Baykent 292
Çakirkol 43
Çamyazi 112
Demirdöver 150
Doğrular 71
Günbatan 122
Günlüce 172
Gürarmut 134
Kaleönü 179
Kirköy 69
Kolköy 402
Kopuzlu 50
Kurşunçavuş 68
Özbaşi 78
Sögütlükaya 176
Ugurca 87
Uluçam 66
Yolağzi 143
Yurtbaşi 31
Binbaşieminbey 186
Armutveren 116
Balgöze 276
Çambeli 227
Çayirçimen 64
Derindere 228
Erim 52
Gönülaçan 112
Gümüşkavak 74
İncedere 126
Kalkankaya 93
Kayinli 52
Kumlukoz 216
Sariçiçek 30
Saridari 27
Savaşir 189
Süngülü 774
Sütoluk 85
Taşkiran 115
Türkgözü 272
Yaylaalti 60
Yeniköy 302
Yurtbekler 158
Yeniköy 302 139 163
Yurtbekler 158 73 85 (Posofum.com)
İlçemizde yolsuz, elektriksiz, telefonsuz köy bulunmamaktadır. Köy yollarının tamamı stabilize olup, Ardahan iline bağlayan yolumuz 81 Km olup asfalttır.
Köy yollarının uzunluğu 269 km., Yayla Yolları ağı ise 99 Km2 olup, toplam 368 Km dir.Yaz aylarında bütün köy yolları ile ilçenin irtibatı sağlanmakta, kış aylarında ise bir çok köy yolunun ilçe ile irtibatı kesilmektedir. Köy yollarının büyük bir bölümünün alt yapısı eksiktir.
İlçemizde 1 merkez belediyesi, 49 köy ve 6 mahalle olmak üzere toplam 57 yerleşim yerinden oluşmaktadır. 18 köyümüzde kapalı devre şebeke suyu, 39 adedinde kapalı isalı hattı ile içme suyu getirilmiştir. İçme suyu yetersiz olan Erim, Sütoluk, Derindere, Kumlukoz, Yaylaaltı köyleri olmak üzere 5 köyümüz vardır. İlçe merkezine içme suyu projesi 1988 yılında ihale edilmiş, şehir içi şebekesi 1993 yılında tamamlanarak hizmete girmiştir. Ancak mevcut olan su yeterli değildir. (Posofum.com)
POSOF TAN İL ve İLÇELERE OLAN UZAKLIK
POSOF - DAMAL |
32 km |
POSOF - HANAK |
47 km |
POSOF - CILDIR |
87 km |
POSOF - GOLE |
118 km |
POSOF - TÜRKGÖZÜ SINIR KAPISI |
16 km |
POSOF - ŞAVŞAT |
113 km |
POSOF - ARDAHAN |
69 km |
POSOF - KARS |
138 km |
POSOF - ARTVİN |
179 km |
POSOF - AYDIN |
1.708 km |
POSOF - MUĞLA |
1.711 km |
POSOF - ERZURUM |
310 km |
POSOF - İSTANBUL |
1.442 km |
POSOF - BURSA |
1.465 km |
POSOF - ANKARA |
1.119 km |
POSOF - İZMİR |
1.692 km |
POSOF - ANTALYA |
1.537 km |
POSOF - MERSİN |
1.166 km |
2 Milyar $’Lık Proje Yumurtasını Bekledi 26.06.2006 - Hürriyet
Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı, "huş tavuğu" diye de adlandırılan Posof tavuğunun flört, döllenme, kuluçka ve yavrunun palazlanma dönemleri boyunca inşaatını durdurdu. BTC Direktörü Göksel, "O yumurtlasın diye 3 yıl boyunca 4’er ay çalışmalarımıza ara verdik" dedi.
YÜZYILIN projesi Bakü-Tiflis-Ceyhan’ın (BTC) 12 ay boyunca Ardahan’ın ilçesi Posof’taki huş tavuğunun çiftleşmesini beklediği ortaya çıktı. BTC Projesi Direktörü Osman Göksel, "Flört döneminden başlayarak, döllenme, kuluçka ve yavrunun palazlanma süresi boyunca inşaat yasağı getirdik" dedi. Dünya liderlerinin katılacağı dev bir törenle 13 Temmuz’da resmi açılışı yapılacak olan BTC Ham Petrol Boru Hattı Projesi’nin çevre duyarlılığı şaşırttı. Halk arasında karatavuk olarak adlandırılan ve Posof ormanlarında yaşayan, huş tavuğunun (Caucasian Black Grouse) 1.7 milyar dolarlık BTC projesini 12 ay boyunca durdurduğu ortaya çıktı.
1 NİSAN-30 TEMMUZ
BTC Direktörü Göksel, 2003 yılında boru inşaatı sırasında rastladıkları huş tavuğunun çok nadir ve ürkek bir tür olduğunun saptanmasının ardından, çiftleşme dönemlerinde 3 yıl boyunca bölgeye inşaat yasağı getirdiklerini vurguladı. Göksel, şöyle konuştu: "Önce yaşam alanı olan güzergáhta birkaç kilometrelik değişiklik yaptık. Uzmanlar bunun yeterli olmadığını söyleyince horozun flört, çiftleşme, kuluçka ve yavrunun palazlanma süresi olan 1 Nisan-30 Temmuz tarihleri arasında inşaatı tamamen durdurduk. Bu durum projeye bazı zorluklar getirse de çevresel hassasiyetler daha önemliydi."
DÜNYA BANKASI: ÇITAYI YÜKSELTTİLER
Göksel, Dünya Bankası’nın belli periyotlarda bütün hattı gezdiğini ve "BTC’nin şimdiye kadar yaptıkları denetimlerde en iyi sonuçları veren proje olduğunu" söylediklerini belirtti. Dünya Bankası’nın BTC’yi, ’Dünya çapında çıtayı en yüksek seviyeye taşıyan proje’ olarak gösterdiğine dikkat çeken Göksel, "Bu başarı, bundan sonra Türkiye’nin gerçekleştireceği diğer büyük projeler için de Dünya Bankası’dan rahat kredi almasını sağlayacaktır. Zaten BTC’nin ardından Samsun-Ceyhan projesinin gelmesinde, BTC’de gösterdiğimiz başarının büyük etkisi var" diye konuştu.
NESLİ TEHLİKEDE
BTC’yi aylarca bekleten huş tavuğu, "Uluslararası Doğa ve Doğal Kaynakların Korunması Birliği"nin (International Union for the Conservation of Nature and Natural Resources) nesli tehlikede olan türler listesinde yer alıyor. Bölgeye olan özgülüğü nedeniyle oldukça değerli ve gelecek nesillere nakledilmesi gereken bir doğa ve kültür mirası olarak gösterilen huş tavuğunun dünyadaki toplam popülasyonunun ise 10 ile 100 bin arasında olduğu tahmin ediliyor. BTC projesinin çevre çalışmaları kapsamında huş tavuğunun korunması için iki yıl önce bir proje başlatan Doğa Derneği ise projeyi bu ay içinde bitiriyor ve eylem planını açıklıyor.
Kar-kış durduramamıştı
Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı, Ardahan’ın aman vermez kış şartlarında bile çalışmalarına devam etmişti. Hat, tipi ve boranı nedeniyle aşılmaz olarak adlandırılan Damal-Posof arasındaki 2500 metre rakımlı Ilgar Dağı’nın bile aşmıştı. Bu şartlarda dahi yoluna devam eden hattın, huş tavuğu için çalışmalarına ara vermesi çevrecilerin takdirini kazandı.
Posof Devlet Hastanesi hayırseverlerin eseri 30.08.2004 - Zaman
Posof ilçesindeki Devlet Hastanesi’ndeki tıbbi donanım malzemelerinin çoğu hayırseverler tarafından temin edildi. Posoflu Mustafa Öztürk ve arkadaşları, Posof Sağlık Hizmetlerini Yaşatma ve Geliştirme adıyla kurdukları dernekle bugüne kadar yaklaşık bir buçuk trilyonluk sağlık malzemesi alarak Devlet Hastanesi’nin hizmete girmesini sağladılar.
Derneğin kurucusu Mustafa Öztürk, hastanenin kuruluşunu, “Bundan yaklaşık yirmi yirmi beş sene önce Devletten hastane talebinde bulunduk. Zamanın sağlık bakanı Nemci Ayanoğlu ‘malzemeyi siz alırsanız, hastaneyi açarız’ dedi. Biz de dört yabancı ülkede bulunan yaklaşık otuz arkadaşla sağlık komitesi adı altında bir araya geldik.Tabi bu arkadaşların hepsi Posoflu. O zamanın Hollanda parası yaklaşık 2 milyon Gulden yani bizim paramızla 1.5 trilyon TL’na tekabül ediyordu. Öztürk son olarak, “Bizim istediğimiz yalnızca duadır. Bunu da bize çok görmeyin. İlçemize birazcık olsun faydamız dokunmuşsa ne mutlu bize.” şeklinde konuştu.
Dernekler İl Müdürü Şakir Kürk ise “Her alanda kalkınmaya ve yardıma muhtaç olan bu bölgemizdeki en önemli hizmetlerden biri olan sağlık hizmetinin adeta lokomotifi olan Posof Sağlık Hizmetlerini Geliştirme Derneği’nin hizmetlerini takdir ediyoruz. Halkımıza azmedildiğinde güzel şeylerin başarılabileceğini gösterdi. Artık herşeyi devletten bekleme dönemi sona erdi. Devletin yatırıma ayırdığı ödenek maalesef sınırlı. Hayırsever vatandaşların katkısı olmadan sağlıklı hizmet götürmek mümkün değil. Biz müdürlük olarak hizmet etmek isteyenlerin yanındayız.” dedi.
Körfez’deki Posoflular geleneklerini yaşatma şenliğinde buluştu 19.07.2004 - Zaman
Posof Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği tarafından bu yıl 3.'üncüsü düzenlenen Seyran Şenlikleri, Kocaeli'nin Körfez ilçesi İlimtepe Mesire Alanı'nda yapıldı.
Seyran Şenlikleri'nin açılışında konuşan Dernek Başkanı Haydar Yıldırım, programı, birlik ve beraberliği artırmak, gelenek ve görenekleri yaşatmak amacıyla düzenlediklerini anlattı. Şenliği her sene daha da geniş katılımlı olarak yaşatmaya özen göstereceklerini ifade eden Yıldırım, "Sivil toplum kuruluşları içerisinde derneklerin önemi büyüktür. Dernekler sayesinde, gurbette yaşayan insanlarımız geleneklerini göreneklerini muhafaza etmiş oluyorlar. Gurbette yaşayan her insanımızı derneğimize bekliyoruz." dedi. Yöresel çadırların kurulduğu, Kars yöresine ait yöresel yemek yarışmalarının yapıldığı, deve oyununun oynandığı, halayların çekildiği Seyran Şenlikleri'ne Marmara Bölgesi'nde yaşayan Posoflular ve Körfez Belediye Başkanı Yunus Pehlivan katıldı.
Altaş Köprüsü, yapılan panel köprü ile geçici ulaşıma açıldı 24.03.2004 - Zaman
6 Mart tarihinde yaşanan sel felaketi ile yıkılan Altaş Köprüsü, yerine yapılan panel köprü ile geçici olarak ulaşıma açıldı.
Yeni köprünün yapımına ise önümüzdeki günlerde başlanacak. Türkiye ile Gürcistan arasındaki karayolu üzerinde bulunan ve Posof, Damal ve Hanak ilçelerini Ardahan’a bağlayan Altaş Köprüsü’nde karayolu ulaşımı geçici olarak verilmeye başlandı. Köprünün bulunduğu yerde yapılan ve 17 günde tamamlanan panel köprü üzerinde ulaşım sağlanmaya başlandı. Panel köprüden büyük tonajlı araçlar da geçebilecek. Köprüden dolayı Ardahan ve ilçelerinde bekleyen TIR’lar da köprüden geçiş yapmaya başladı. Kalıcı köprünün yapımına ise önümüzdeki günlerde başlanacağı belirtildi.
Sel trilyonları götürdü- 08.03.2004 - Akşam
Türkiye'nin birçok kentini sular altında bırakan sel etkisini yitirdi, her yer çamur deryasına döndü. Felaketin faturası ağır. Silifke'de 20 trilyonluk hasar var
MERSİN: Okulların iki gün tatil edildiği Silifke İlçesi'nde sel sularından geriye çamur kaldı.
10 bin ev ile 40 bin dekar arazinin sular altına gömüldüğü ilçede hayat normale dönmeye başladı. Kapanan Mersin-Silifke Karayolu, saatler sonra Mersin yönüne doğru kontrollü olarak trafiğe açıldı. Ev ve işyerlerine girmeye başlayanlar, hasar tespitine başladı. Bölgedeki hasarın bilançosu 20 trilyon lirayı buldu. Mersin Valisi Atilla Osmançelebioğlu, halkı 'taşkın öncesi uyarıları dikkate almamakla' suçladı.
AĞRI: Murat Nehri ve kollarında meydana gelen taşkınlar sonucu merkezde 12 mahalle sular altında kaldı. Vali Hüseyin Yavuzdemir, vatandaşların mecbur kalmadıkça evlerinden çıkmamalarını istedi. Fırınlar sular altında kaldığı için ekmek üretemedi. Tutak İlçesi'ne ise elektrik verilemiyor.
ARDAHAN: Posof İlçesi'ndeki elektrik ve telefon kesintisi nedeniyle Türkgözü Sınır Kapısı'ndan giriş-çıkışlara izin verilmedi. Küçük Sanayi Sitesi'nde 50 işyeri, kent merkezinde 100 ev su altında kaldı. Kura Nehri'nin taşmasıyla yıkılan Altaş Köprüsü'nden düşen taksideki 3 kişiyi arama çalışmalarına yeniden başlandı.
57 BİN KİŞİ ETKİLENDİ
MUŞ: Selden 27 yerleşim birimindeki 4 bin 34 hane ve 57 bin 300 kişi etkilendi. 672 ev tahliye edildi. Ulaşıma kapanan demiryolu açıldı. Merkeze bağlı Kumluca Köyü'nde oturan bir kadını kurtarmaya giden 4 kişilik sivil savunma ekibi, su birikintilerini aşmak isterken mahsur kaldı. BİTLİS: Tatvan İlçesi'ndeki birçok ev sular altında kaldı. SSK Hastanesi de selden etkilendi.
ERZURUM: Çat İlçesi'ne bağlı Değirmenli Köyü'nde sel nedeniyle kaybolan 3 kişiden birinin daha cesedi bulundu. Vali Mustafa Malay, Pulur Çayı'nın taşmasıyla bine yakın evin sular altında kaldığını, Çat İlçesi'ne bağlı Değirmenli Köyü'nde yaşanan göçük olayında da 3 kişinin öldüğünü açıkladı. Malay, Erzurum'un afet kapsamına alınmasını istedi.
Posof'taki eletrik ve telefon kesintisi nedeniyle çıkışlar yasak 7.3.2004 - Zaman
Ardahan'ın Posof İlçesi'ndeki elektrik ve telefon kesintileri nedeniyle Türkgözü Sınır Kapısı'ndan giriş ve çıkışlara izin verilmiyor.
Ardahan Valisi Aydın Güçlü, su taşkınları nedeniyle Posof'ta elektrik ve telefon kesintisinin yaşandığını belirterek, Türkiye'nin Gürcistan sınırındaki Türkgözü Sınır Kapısı'nda işlemlerin yapılamadığını kaydetti.
Altaş köprüsü yıkılınca ulaşım eski yoldan sağlanıyor 08.03.2004 Zaman
Altaş Köprüsü’nün önceki gün yaşanan sel felaketi nedeniyle yıkılması üzerine, Ardahan’ın üç ilçesi ile olan bağlantısı eski yoldan sağlandı.
Yaşanan sel felaketi ardından Ardahan’ı Hanak, Damal ve Posof ilçelerine bağlayan yol üzerinde bulunan Altaş Köprüsü’nün yıkılması üzerine bu ilçelerle olan karayolu ulaşımı yapılamıyordu. Ardahan Valisi Aydın Güçlü, olay yerinde incelemelerde bulunarak, ilçelerle olan ulaşımın hemen sağlanabilmesi için çalışmalar başlattıklarını, eski Ardahan yolu olarak tabir edilen yolun geçici olarak servis yolu olarak kullanılacağını söyledi. Eski yol yeniden düzeltilerek ulaşıma açıldı. Kısa süre içinde kapanan güzergahın ulaşıma açıldığını belirten Ardahan Valisi Aydın Güçlü, sel ve su taşkınlıkları dolaysıyla yaşanan olaylara anında müdahale edildiğini söyledi. Sel felaketi nedeniyle Ardahan Küçük Sanayi Sitesi'nde 50, kent merkezi ve köylerde olmak üzere 100’e yakın ev ve işyerinin hasar gördüğü belirtilirken, olabilecek yeni sel felaketleri için kum torbaları hazırlatıldı.
Ardahan’da köprü yıkıldı, köprüden düşen taksideki üç kişi kayıp 06.03.2004 - Zaman
Ardahan'ı üç ilçesine bağlayan Kura Nehri üzerindeki Altaş köprüsü yıkıldı. Köprüden nehre düşen taksideki üç kişinin kayıp olduğu bildirildi.
Ardahan ile Hanak, Damal ve Posof ilçeleri arasında ulaşımın sağlandığı, Kura Nehri üzerindeki Altaş köprüsü, nehrin su seviyesinin yükselmesi sonucu yıkıldı.
Bu sırada, Hanak'tan Ardahan'a gelen ve köprüden geçmekte olan Serkan Tekke idaresindeki 75 AC 0059 plakalı taksi nehre düştü.
Sürücü Tekke, nehirden kendi imkanlarıyla kurtulmayı başarırken, taksideki, kimlikleri henüz belirlenemeyen bir kişi ile iki yabancı uyruklu kadın kayboldu.
Kaybolan kişilerin bulunabilmesi için Ardahan ve çevre illerdeki sivil savunma ekipleri arama-kurtarma çalışmaları başlattı.
TORTUM ÇAYI TAŞTI
Erzurum'un Uzundere İlçesi'ndeki Tortum Çayı ise taştı.
Edinilen bilgiye göre, Uzundere İlçesi'ndeki Tortum Çayı'nın taşması nedeniyle Denizbaşı mevkisindeki 500 dönümlük tarım arazisi sular altında kaldı.
Karların erimesi ve yağmur nedeniyle meydana gelen taşkında, can kaybının olmadığı bildirildi. [10:40:00]
Türkiye-Gürcistan ortak sınır tatbikatı tamamlandı - Zaman
Ardahan'ın Posof İlçesi Türkgözü sınır bölgesinde icra edilen Türkiye-Gürcistan Ortak Sınır Tatbikatı'nın beşincisi başarıyla tamamlandı.
Tatbikat öncesi Posof 1. Hudut Bölüğü'nde 25. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'nca, özellikle arazi şartlarında kullanılan ağır makineli tüfekler ve güvenlikte kullanılan askeri malzemeler Gürcistan'dan ortak tatbikat için Türkiye'ye gelen heyete tanıtıldı.
Bu arada 25. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'na bağlı askerlerin tatbikat öncesi yakın dövüş sanatıyla ilgili gösterileri de izleyenlerin beğenisini topladı. [14:47:00]
SINIRDA 4.1 DEPREM.....24.09.2002
Türkiye-Gürcistan sınırında dün sabah 07.31'de meydana gelen richter ölçeğine göre 4.1 büyüklüğündeki deprem, Ardahanlıları sokaklara döktü. Ardahan ile birlikte Çıldır, POSOF, Damal ilçeleri ile köylerinde hissedilen deprem, halkı yataklarından fırlattı. Bir süre depremin şokunu sokaklarda bekleyerek atmaya çalışan vatandaşlar, daha sonra evlerine döndü. Depremin ardından bazı köylerde evlerin yıkıldığı, hasar gördüğü yolunda ihbarlar yapıldı. Jandarma ve Emniyet Müdürlüğü'ne yapılan ihbarlarda, bir haftadan beri yağışların sürdüğü bölgede, toprak damlı evlerde göçükler meydana geldiği, vatandaşların yardım almak için bu yüzden depremi bahane ettikleri bildirildi.
ÇIĞ ALTINDAN CEP TELEFONU KURTARDI
Ardahan`da, Ilgar Dağı eteklerinde yol açma çalışması sırasında, çığ altında kalan Karayolları`nda görevli kar püskürtme aracı operatörü Erdal Işık, üzerinde biriken 3 metre kalınlığındaki karın altından, cep telefonu ile 156 Jandarma İmdat`ı arayıp yerini bildirerek yardım istedi. Jandarma timlerinin 3 saat süren çalışmasının ardından Işık, kurtarıldı.
Ardahan`da Ilgar Dağı eteklerindeki, POSOF-Ardahan Karayolu`nun 10. Kilometresinde, yolda kar temizleme çalışması yapan, Ardahan Karayolları Şefliği`nde görevli kar püskürtme aracı operatörü Erdal Işık, çalışması sırasında çığ altında kaldı. Üzerinde 3 metre kalınlığında kar biriken Işık, yanında bulunan cep telefonu ile 156 Jandarma İmdat`ı arayarak, çığ altında kaldığını söyledi ve yerini anlattı. Jandarma timleri, jet-skilerle belirtilen bölgeye giderek, 3 saat süren çalışmanın ardından Işık`ı kurtardı. Ardahan Devlet Hastanesi`ne kaldırılan Işık`ın sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi.
HAYAT KURTARIYORLAR
Bu arada, Doğu Anadolu Bölgesi`ni etkisi altına alan yoğun kar yağışı nedeniyle yollardaki tehlikeler devam ediyor. Ardahan İl Jandarma Komutanlığı yetkilileri, araçların kış mevsimi şartlarına göre yeterli güvenlik önlemi almadan yola çıktıklarını, bu nedenle şehirlerarası yollarda birçok aracın mahsur kaldığını bildirdiler. Mahsur kalan araçların kısa sürede kurtarılması için belirli noktalarda, bu konuda eğitim gören jandarma timlerinin jet-skilerle hazır bekletildiğini belirten yetkililer, son olarak Göle-Ardahan karayolunun 15. Kilometresinde, 9 araçta ve 1 otobüste mahsur kalan 21kişinin kurtarıldığını kaydettiler. Vatandaşların, uyarılara rağmen, yol şartlarına göre genellikle hazırlıksız olduklarını vurgulayan yetkililer, kar ve tipi nedeniyle şartları kötü olan yollara hazırlıksız araçların bırakılmadığını söylediler.
ÇEVRECİLERİN GÖZÜ HATTA.....09/07/2002.....Radikal
Türkiye, boru hattı projesinden bir ile 16'ncı yıllar arasında 200 milyon dolar gelir bekliyor. Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının çevre raporu (ÇED) kamuoyuna sunuldu. Rapor, projenin çevre üzerinde yaratacağı muhtemel olumsuz etkilerin giderilmesine ilişkin önlemleri içeriyor.
Hazar petrollerini dünya pazarlarına ulaştıracak Bakü-Tiflis-Ceyhan ham petrol boru hattı (BTCHPBH) projesi çerçevesinde BTC yetkilileri ve BOTAŞ tarafından yürütülen çevresel etki değerlendirme (ÇED) çalışmasının taslak raporu, incelenmesi ve üzerinde görüş bildirilmesi amacıyla kamuoyuna sunuldu.
ÇED çalışması güzergâh üzerindeki mevcut çevresel ve sosyal şartların, boru hattının tasarım, inşaat ve işletimini, projenin etkilerini, çevre ve toplum üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerin giderilmesi veya en aza indirilmesine yönelik önlemleri içeriyor.
BOTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Gökhan Bildacı, raporun Türkiye Cumhuriyeti Çevre Mevzuatı'nda belirtilen asgari gerekliliklerin ötesine de geçerek sadece BOTAŞ bünyesinde değil Türkiye'de yürütülecek büyük çaplı enerji projeleri için çok önemli bir model oluşturduğunu söyledi.
Bildacı, "Projeden sağlanacak dolaylı kazançların yanı sıra Türkiye'nin bu projeden geçiş vergisi işletmecilik hizmetleri karşılığında taşınacak kapasiteye bağlı olarak bir ve 16'ncı yıllar arasında yılda ortalama 200 milyon dolar, 17 ile 40'ıncı yıllar arasında ise yılda ortalama 300 milyon dolar civarında bir yıllık gelir elde etmesi beklenmektedir" diye konuştu.
Bildacı, boru hattının 2005 yılı ilk çeyreğinde faaliyete geçmesinin öngörüldüğünü, inşaat faaliyetlerinin de 2004 yılında tamamlanacağını ve boru hattı sisteminin tüm test ve kabul işlemlerinin gerçekleştirilmesiyle 2005 yılı başında boru hattından tankerlere ilk yüklemenin yapılacağını duyurdu.
1.4 milyarlık harcama
Hazar petrollerini dünya pazarlarına ulaştıracak Bakü-Tiflis-Ceyhan ham petrol boru hattı (BTCHPBH) Projesi Genel Müdürü Michael Townshend ise inşaat için gerekli mal ve hizmetler konusunda yaklaşık 1.4 milyar dolarlık bir harcama yapılacağını ve işlerin yoğun olduğu dönemde 5 bin, uzun vadede ise 350 kişiye istihdam yaratılacağını söyledi. Townshend, güzergâh boyunca uygulayacakları toplumsal ve çevresel yatırım programlarıyla kısa vadeli faydalar ve sürdürülebilir fırsatlar sunacaklarını dile getirdi. Townshend, 'BTC, her gün 1 milyon varil petrol taşıyacak, 1760 kilometrelik büyük ve heyecan verici bir mühendislik eseri olacaktır' dedi.
Kuzey Anadolu fayını kesiyor
BOTAŞ BTC Proje Direktörlüğü Çevre Müdürü Ebru Demirekler, boru hattının dokuz koruma alanının yakınından geçtiğini belirterek, koruma alanlarının zarar görmemesi için önlem aldıklarını söyledi. İki kilometrelik koridorda 179 arkeolojik alan tespit edildiğini ve bunlar içinde 64'ünün zarar görmesi ihtimali bulunduğunu belirten Demirekler, "Buradan geçiş engellenmeye çalışıldı. Ama dört sahadan geçiş engellenemedi" dedi. Demirekler, "Kuzey Anadolu fay hattını kesmek zorundayız. Olası etkilerin en aza indirilmesi için de tüm tedbirler alındı. Bir fay inceleme programı yürütüldü. Fay geçişlerinde özel tasarım teknikleri geliştirildi. Fay geçişlerinin tecrübeli bir jeolog tarafından denetlenmesi de sağlanacak" diye konuştu.
Yeraltı suları da etkilenecek
Hazırlanan ÇED raporuna göre hat özellikle Kars'ta olmak üzere desteklediği kaynaklar ve erozyon açısından tehlike yaratabilme tehlikesi göz önünde bulundurularak bu tip alanlar için 'eski haline getirme programı' uygulanacak. Geçiş alanında bulunan Posof, Aras ve Sarız nehirleri petrolden etkilenebilir. Bu nehirler, akaryatın depolanması ve taşınması sırasında meydana gelecek kirlenmeye karşı duyarlı olduğundan tedbir alınacak. Yeraltı sularının da bu süreçte kirlenmesi olası. Güzergâhta koruma altındaki türlerden bozayısı, huş tavuğu özel koruma altında tutuluyor
ERMENİSTAN İLE İLİŞKİLER GELİŞTİRİLSİN.....24.05.2002....Dünya
Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası tarafından bölgedeki ihracatçıların sorunlarını ve beklentilerini içeren bir rapor hazırlanarak, ilgili bakanlıklara sunuldu. Raporda Erzurumlu işadamlarının, komşu ülkelerle özellikle Ermenistan ile ilişkilerin geliştirilmesini istedikleri vurgulandı.
İhracatçıların sorunlarının gündeme getirildiği raporda, İran, Irak, Suriye ve Ermenistan gibi sınır komşusu ülkelerle siyasi ilişkilerin yetersiz olmasının, ticari ilişkilerin gelişimini de olumsuz etkilediği ifade edildi. Ermenistan ile direkt ihracat yapmak isteyen işadamlarının görüşleri şöyle belirtildi:
"Ermenistan ile direkt ihracat yapmamız halinde 500-800 milyon dolarlık yeni bir pazar oluşacak, nakliye ve navlun ücretleri düşecek. ABD ve AB ülkelerinde aleyhimize çalışan Ermeni lobisi kırılacak ve Ermeni asıllı işadamlarının ülkemizle yaptıkları ticaret de artacaktır."
Erzurum TSO'nun raporunda, yurtdışına çıkışlarda alınan harcın, KDV iadelerin geç ödenmesinin, ihracat teşviklerinin yetersizliğinin, Eximbank kredilerinde yaşanan sıkıntıların, özellikle BDT ülkelerinde yaşanan güvenlik sorunlarının ve transit geçişlerde yaşanan sıkıntıların da bölge ihracatını olumsuz etkilediği anlatıldı. Bölgedeki kapalı sınır kapılarının da bir an önce yeniden açılması gerektiği ifade edildi.
Demiryolları rehabilite edilmeli
Bölgeden yapılan ihracatın artırılması için önerilerin de yer aldığı raporda, şu görüşlere yer verildi:
"Ortaasya ülkelerinin demiryolu bağlantısının Erzurum-Horasan güzergahı ile Nahcıvan üzerinden geçirilmesi ve bu hattın iki şeritli hale getirilmesi, demiryolu ihracatımızı artıracaktır. Ülkemizin Asya'ya bağlantısı olan e-80 karayolunun bur an önce otoyol haline getirilmesi gerekmektedir. 1992 yılında yapımına başlanan Kuzey Çevre yolu bir an önce tamamlanarak, hizmete açılmalıdır. Erzurum'u Karaeniz'e ve Güneydoğu'ya bağlayacak yeni karayolları yapılmalıdır. Demiryolları rehabilite edilmeli ve hızlı tren seferleri düzenlenmelidir. Havayolu taşımacılığının geliştirilmesi için de Ankara, İstanbul ve İzmir'den Erzurum'a özellikle kış aylarında direkt seferler düzenlenmelidir."
Doğu Anadolu Bölgesi'nde kapalı olan sınır kapıları
Gürcistan'a açılan Çıldır-Aktaş sınır kapısı, Ermenistan'a açılan Kars-Akyaka sınır kapısı, Ermenistan'a açılan Iğdır-Alican sınır kapısı, İran'a açılan Iğdır-Poralan sınır kapısı, İran'a açılan Can-Cilli sınır kapısı.
Doğu Anadolu Bölgesi'nde açık olan sınır kapıları
Gürcistan'a açılan Sarp sınır kapısı, Gürcistan'a açılan Posof -Türkgözü sınır kapısı, Nahcıvan'a açılan Iğdır-Dilucu sınır kapısı, İran'a açılan Doğubeyazıt-Gürbulak sınır kapısı, İran'a açılan Van-Kapıköy sınır kapısı
BAKÜ – CEYHUN BORU HATTI.....20.04.2002
Bakü-Ceyhan petrol ve doğalgaz boru hatlarındaki güzergah değişikliği Türkiye'ye yaklaşık 120 milyon dolara mal olacak. Daha önce Ardahan'ın Çıldır İlçesi'nden Türkiye'ye gireceği belirtilen petrol ve doğalgaz boru hatlarının POSOF’a kaydırılmasına tepki gösteren Çıldır Belediye Başkanı CHP'li Ercan Şirin, boru hatlarının POSOF’tan Türkiye'ye girmesinin sadece Türkiye içinde 40, toplamda ise 120 kilometrelik ek boru hattı gerektireceğini ifade etti.
1 kilometrelik hattın 1 milyon dolara malolduğunu belirten Şirin, değişikliğin siyasi baskılar sonucu oluştuğunu savundu. Güzergah değişikliği konusunda Botaş Genel Müdürlüğü'nün ‘‘İhaleyi kazanan İngiliz firmasının isteği doğrultusunda yapıldı’’ açıklamasının inandırıcı olmadığını vurgulayan Belediye Başkanı Şirin, ‘‘Güzergah, politikacıların oy uğruna Botaş'a yaptıkları baskılar sonucu değiştirilmiştir’’ dedi.
DOĞU ANADOLU'DAKİ İHRACATÇILAR DERTLİ....11.04.2002.....Dünya
Doğu Anadolu İhracatçılar Birliği Başkanı Hüseyin Efendioğlu, bölgedeki 11 sınır kapısından 5'inin kapalı oduğunu belirterek, bu kapıların bir an önce açılması gerektiğini söyledi. Efendioğlu, Türkiye'yi Gürcistan, Ermenistan ve Nahcivan'a bağlayan kapıların açılmaması durumunda, bu ülke pazarlarının başka ülkelerin eline geçeceğini ifade ederek, "Sorunların çözülmesi halinde bölgemizden yapılan ihracat tutarı 1 milyar dolar seviyesine ulaşacaktır" dedi.
Bölgedeki sınır kapılarının durumu ile ilgili bir rapor hazırlayarak, ilgili bakanlıklara sunduklarını anlatan Efendioğlu, özellikle Türk cumhuriyetlerine ulaşmada büyük sıkıntılar yaşadıklarını söyledi. Efendioğlu, Türk cumhuriyetleri ve Ermenistan'dan geçişlerde can ve mal güvenliği olmadığı gibi, ulaşımda büyük zaman kaybı yaşandığını ifade ederek, "Örneğin İran üzerinden Azerbaycan'a en fazla 1 haftada ulaşılması gerekirken, bu süre 3-4 haftaya kadar uzuyor. Türkiye, Türk cumhuriyetlerine ulaşmada alternatif yollar bulmak zorunda. Aksi takdirde bu ülkelere olan dış ticaret hacmimiz her geçen gün azalır. Bu nedenle bu pazarları rakip ülkelere kaptırırız. Ülkemiz ekonomisinin büyük kayıplara uğrayacağına bu durumun bir an önce düzeltilmesi, kapalı sınır kapılarının derhal açılmasını bekliyoruz" diye konuştu.
Kars-Tiflis demiryolu:
Türkiye'yi Gürcistan'a bağlayan Kars-Tiflis demiryolunun da, tamamlanarak bir an önce hizmete açılması gerektiğini kaydeden Efendioğlu, şöyle devam etti:
"Bununla birlikte Türkiye'yi Türk cumhuriyetlerine bağlayan, kısa ve düşük maliyetli bir alternatif yol olarak, Ermenistan'daki kara ve demiryolu kullanım imkanları aranmalıdır. Iğdır ile sınırları içerisindeki Alican Kapısı'ndan karayolu ile Kars sınırları içerisindeki Akkaya Sınır Kapısı'ndan demiryolu ulaşımı sağlayacak bu kapıların bir an evvel faaliyete sokulması gerekiyor. Tüm bunların yapılması halinde, ülkemizden kardeş ülkelere yapılan ticaret büyük oranda artacağı gibi, Ermenistan'ın ihtiyacı olan ürünlerin ülkemizden temini sağlanarak, bölgemizden yapılan ihracatta da büyük artış olacaktır. Sorunların çözülmesi halinde, bölgemizden yapılan ihracat kısa sürede 1 milyar dolar seviyesine ulaşacaktır."
Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki sınır kapılarının durumu :
Sınır kapısının adı İl ve ilçe Açıldığı ülke Durumu Ulaşılabilecek ülkeler
Sarp Artvin-Hopa Gürcistan Faal Türk cumhuriyetleri, Gürcistan, Ukrayna, Rusya Federasyonu
Türközü Ardahan-Posof Gürcistan Faal Türk cumhuriyetleri, Gürcistan
Aktaş Ardahan-Çıldır Gürcistan Kapalı Türk cumhuriyetleri, Gürcistan
Akyaka Kars-Arpaçay Ermenistan Kapalı Ermenistan
Alican Iğdır-merkez Ermenistan Kapalı Ermenistan
Dilucu Iğdır-Aralık Nahcivan Faal Nahcivan, Azerbaycan
Poralan Iğdır-Aralık İran Kapalı İran
Gürbulak Ağrı-Doğubeyazıt İran Faal İran
Kapıköy Van-Özalp İran Faal İran
Cilli Van-Çaldıran İran Kapalı İran
Esendere Hakkari-Esendere İran Faal İran
DEV İHALE, DEV YARIŞ....17.02.2002.....Radikal
Bakü-Ceyhan petrol boru hattının Türkiye sınırlarında kalan bölümü 1.4 milyar dolara mal olacak. Hazar petrollerini Batı pazarlarına taşımak amacıyla tasarlanan üç milyar dolara mal olacak Bakü-Ceyhan boru hattının, Türkiye'deki 1070 km.'lik bölümü üçe bölünerek ihale ediliyor.
Yıllarca gerçekleşip gerçekleşmeyeceği tartışılan yurtiçi ve yurtdışındaki yatırımlarla birlikte yaklaşık 3 milyar dolarlık bir proje olan Bakü-Ceyhan petrol boru hattı, ABD'nin de desteğiyle somutlaşıyor. Projenin Türkiye ayağıyla ilgili yeterlilik ihalesi sonuçlandırıldı. Altıya bölünen ihale için devler yarışacak.
BOTAŞ Genel Müdürlüğü'nün verdiği bilgiye göre, boru hattının Türkiye sınırlarında kalan 1070 kilometrelik bölümü üçe bölünerek ihale ediliyor. Dört adet pompa istasyonu ile Ceyhan'daki kıyı ve deniz terminalleri de ayrı ayrı ihaleye çıkarılıyor. Söz konusu hattın Türkiye güzergâhının maliyeti 1.4 milyar dolar olacak. Projenin anahtar teslim müteahhidi olan BOTAŞ'ın yaptığı ilk değerlendirme sonunda ihaleye katılacak şirketler belli oldu.
İlk yeterlilik tamam
İşte BOTAŞ'ın Bakü-Ceyhan'ın Türkiye ayağı için açtığı ihaleler ile dikkat çeken adaylar: Kuzey boru hattı: Gürcistan sınırından Erzurum'un kuzeydoğusuna kadar olan bu bölümün uzunluğu 296 kilometre olacak. İlk 22 km.'si 46, geri kalan bölümü 42 inç olacak boru hattının büyük bölümü dağlık bölgelerden geçiyor. Bu ihalede Mavi Akım projesi çerçevesinde Karadeniz altına boru hattı döşeyen Saipem Güriş ile konsorsiyum oluşturarak yer alıyor. Limak, Alarko, AD ve Tepe grupları da yabancı ortaklarıyla katılırken Tekfen ihaleye tek başına giriyor. Orta boru hattı: Erzurum yakınlarından başlayıp 439 km. süren bu bölümün tamamı 42 inç (inç 2.54 cm) çapında olacak ve doğalgaz boru hattına paralel olacak. Böylece kamulaştırma masrafı yok denecek kadar az olacak. 2 bin 840 metre ile boru hattı en yüksek yerden geçmiş olacak. 11 ayrı konsorsiyumun seçildiği etapta dikkat çeken isim Samsun-Ankara doğalgaz hattını ihalesiz olarak üstlenen ve eleştiri konusu olan Haznedaroğlu, Öztaş ve Stroytransgaz (OHS) konsorsiyumu oldu.
Güney boru hattı: Gürcistan sınırından 735 km uzakta başlayan bu bölüm 336 km. uzunluğunda olacak. 216 km.'si 42 inç çapında olan boru hattının 120 km'si 34 inç olacak. Toros Dağları'nda hayli zor alanlardan geçecek olan bu etabın ihalesine ilk etaba katılan konsorsiyumlar katılacak. İstasyonlar: Toplam dört pompa istasyonu yapılacak. İlki Posof, ikincisi Dumlu, üçüncüsü Çayırlı ve sonuncusu Kangal yakınlarında inşa edilecek. Toplam 19.4 megavat gücünde olacak.
Ceyhan Deniz Terminali kıyı kısmı: Tahliye tanklarını da içeren boru hattı giriş tesisleri ile 7 adet yüzer tavanlı tank yapılacak. Ayrıca tank sahası, istinat duvarları, ölçüm ünitesi, bağlantı boruları gibi unsurları içerecek.
Ceyhan Deniz Terminali deniz kısmı: 2 bin 100 metre uzunluğunda kazıklı iskele, üzerindeki yükleme ve yangın hatlarıyla tahliye sistemlerini kapsıyor.
100 milyon dolar gelecek
Projenin Türkiye kısmının 1 milyar 400 milyon dolara mal olması öngörülürken BP başkanlığındaki Ana İhraç Boru Hattı Konsorsiyumu, bu parayı bulmak için ABD'de temaslarını sürdürüyor. Türkiye'deki maliyetin bu rakamın üstünde olması halinde kalan parayı BOTAŞ bulacak. IMF ile sürdürülen görüşmelerde birçok krediye garanti vermeyen Hazine, BOTAŞ'ın bulacağı kredilere garanti verecek. Çünkü ilgili uluslararası anlaşmalarda Türkiye gecikme, BOTAŞ'tan kaynaklanacak performans zararları ile olası maliyet artışını karşılamayı taahhüt etmişti. 300 milyon dolarlık garanti mektubunun bir kısmını gerektiğinde likit unsur olarak sağlamayı vaat eden Türkiye bu taahhütleri nedeniyle sorun yaşanmaması için gerekli miktarı iki yıldır bütçeye koyuyor.
Öte yandan, projenin Azarbaycan ve Gürcistan kesiminde kalan 750 km uzunlağındaki bölümünün maliyeti de 1.3 milyar doları bulacak. Bunun finansmanını da BP'nin başkanlık ettiği Bakü-Ceyhan boru hattı konsorsiyumu gerçekleştirilecek. Yılda 50 milyon ton ham petrol geçmesi beklenen hattan 100 milyon dolar kazanması bekleniyor.
GÜRCİSTAN'A ASKERİ MALZEME.....05.03.2002.....Akşam
Türkiye'nin Kafkaslar'a açılan kapısı olan Posof Türkgözü Gümrük Kapısı'ndan 20 TIR dolusu askeri teçhizat Gürcistan'a gönderildi. Askeri araç götüren Delta Denizcilik Taşımacılık AŞ firmasına ait 20 TIR, Türkgözü Gümrüğü'nde Gürcü askerler kontrolünde Gürcistan Gümrüğü'ne giriş yaptı. 20 TIR'dan 18'inin üzerinde jeep ve büyük araç, iki brandalı TIR'da ise silah ve teçhizat malzemesi olduğu ileri sürüldü. Delta Taşımacılık firmasının şoförleri, askeri araç ve malzemeyi Ankara Etimesgut askeri birliğinden aldıklarını ve Gürcistan askeri birliklerine teslim edilmek üzere Tiflis'e götürdüklerini belirtti. Ancak Ardahan Valisi Mustafa Yiğit askeri araç ve malzemenin Gürcistan'a gitmediğini bildirdi.
MECLİS VATANDAŞA ÇARE OLAMIYOR.....03.03.2002
Vatandaşlar; sıkıntı, talep ve beklentileri için devlet daireleri yerine, Meclis'te çare arıyorlar. Her konuda TBMM Dilekçe Komisyonu'na başvuran vatandaşlar, bazen ''yerine getirilemeyecek ve ilginç'' istekleri, bazen de haklı sorunlarına yanıt alamıyorlar. Dilekçe Komisyonu, şikayet konuları ve iddiaların doğru olup-olmadığını ilgili bakanlıklara soruyor.
Ardahan POSOF’ta yaşayan ve evi yanan Tahir Kartal da TBMM'den yardım istedi. Kartal'ın dilekçesi, Devlet Bakanlığı'na iletildi. Devlet Bakanlığı, Komisyon'a gönderdiği yazıda, Kartal'ın Posof Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'ndan 4 milyar 650 milyon lira talepte bulunmasına karşılık 300 milyon lira ödenek verildiği, vakıf imkanlarıyla evinin onarımı için 350 milyon lira yardım daha yapıldığı belirtildi. Bursa'da yaşayan Kadri Yazıcıoğlu, Türk Telekom'un, kendi imkanlarıyla kurmuş olduğu santramdan her ay santral kullanma ücreti aldığını, bunun kanunsuz ve mesnetsiz olduğundan yakındı. Ulaştırma Bakanlığı, Yazıcıoğlu'ndan alınan ücretin Ocak 2001 dönemine ait olduğunu ve yapılan yasal değişiklik nedeniyle Nisan 2001'den itibaren aylık ücret alınmadığını bildirdi.
TBMM Dilekçe Komisyonu'na başvuranlardan biri de Şırnak'ın İkizce Köyü'nde yaşayan Mehmet Uzar... Uzar, ''sayaç okunmadan'' kendisine cezalı elektrik bedeli tahakkuk ettirildiği için mağdur olduğundan şikayet etti. Uzar'ın şikayeti, Komisyon tarafından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na iletildi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, ''terör nedeniye'' endeks okuması ve sayaç kontrolü yapılamayan İkizce Köyü'nde sayaç taktırılması ve abonelik işleminin yapılması konusunda bildirimde bulunulduğunu, ancak işlemlerin yaptırılamadığını, bu arada tüketilen elektrik için de kaçak elektrik bedeli tahakkuk ettirildiğini ve olayın Savcılığa intikal ettiğini bildirdi.
Ordu'da yaşayan ihsan Çağman da ilginç bir istekle TBMM'ye başvurdu. Çağman, Ziraat Bankası'ndan emekli olduğunu ve ev almak için8 yıl vadeli 14 milyar lira kredi talep etti. Çağman'ın isteği Devlet Bakanlığı'na iletildi. Ancak, Ziraat Bankası'nın konut kredisi vermediği, bankadan maaş alan emeklilerin maaşlarının üç katı kadar 1 yıl vadeli tüketici kredisi kullanabilecekleri belirtildi. Bir finans kurumuna yatırmış olduğu dövizi alamayan Bursa Osmangazi'de yaşayan Eyüp Şire Mimar ve İsmail Hakkı da çareyi TBMM'de başvurmakta buldular. Mimar ve Hakkı'nın şikayeti Başbakanlığa iletildi. Başbakanlık, Söz konusu finans kurumunun halen tasfiye işlemlerinin sürdüğünü belirterek, öncelikle tasfiye kurulu ile temasa geçilmesinin yerinde olacağını bildirdi.
Dilekçe Komisyonu'na sadece Türkiye'den değil, yurt dışından da çok sayıda başvuru yapılıyor. Bunlardan biri de Almanya'da yaşayan ve ''THY'nin uygulamakta olduğu zamlı yolcu taşıma politikası nedeniyle birçok ailenin Türkiye'ye gelemediği''nden yakınan Ramazan Tutak...
Aynı konuda bir başka şikayet, Siegburg'da yaşayan Hatice Özek ve arkadaşlarından da geldi. Almanya'da işçi olan İbrahim Halil Orhan, yaşını küçültmesi nedeniyle bedelli askerlikten faydalanmadığından yakınarak, bu mağduriyetinin giderilmesini istedi.
Romen bir kadınla 1992 yılında Romanya yasalarına göre evlendiğini ancak nüfus kütük kaydında bekar gözüken Turgut Çağlargil, TBMM Dilekçe Komisyonu'na başvurarak, ''Karımdan ayrı yaşıyorum, başka bir Romen kadınla evlenmemde sakınca var mı?'' diye sordu. Ancak, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nden Çağlargil'in nüfüs bilgilerini sorulmasına karşılık, kendisinden yanıt alınamadığı için bu konuda kendisine bilgi verilemedi
KÜLTÜREL BORU HATTI.....01.03.2002.....Cumhuriyet
Ardahan'dan Adana'ya 1070 km'lik bir güzergâhı izleyecek olan petrol boru hattının Anadolu'da yaratacağı 'etkileme koridorundaki' doğal ve kültürel değerleri koruma çalışmaları için çok az süre kaldı; çünkü inşaat haziran ayında başlıyor...
İstanbul ve Çanakkale boğazlarındaki tanker trafiğini azaltacağı düşüncesiyle çevrecilerin de ''umutla'' bekledikleri Bakû - Tiflis - Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı (BTC - HPBH) projesinde ''çevresel kaygılar'' gündeme gelmeye başladı...
Hazar ham petrollerini Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye üzerinden taşıyarak Ceyhan'daki İskenderun Körfezi kıyılarında kurulacak Akdeniz terminalleriyle uluslararası pazarlara sunmayı hedefleyen proje güzergâhındaki doğal, arkeolojik, kültürel ve sosyal çevre değerlerinin ''zarar görme'' riskleri ve alınabilecek önlemler araştırılıyor. Bu amaçla başlatılan ve BOTAŞ/BTC - HPBH proje direktörlüğü ile proje katılımcıları temsilcisi BP Exploration Ltd. tarafından ortaklaşa yürütülen ''Çevresel ve Sosyal Etki Değerlendirmesi'' (ÇSED) hazırlıklarına ait Aralık/2001 tarihli ''Bilgilendirme Paketi'' ne göre, temel mühendislik çalışmaları geçen Mayıs (2001) ayında tamamlanan projenin halen detay mühendislik çalışmaları sürüyor... ÇSED ise 2002'nin Nisan ayına kadar bitirilmesi ve boru hattının 2005 yılı başında işletmeye açılması hedefleniyor..
On il etkilenecek
Yılda 50 milyon metrik ton/günde 1 milyon varil ham petrol taşıma kapasitesiyle projelendirilen ve toplam maliyetinin 2.9 milyar ABD Doları olacağı hesaplanan 1743 km.'lik boru hattının 1.4 milyar ABD Doları harcanacak Türkiye kesiminin uzunluğu yaklaşık 1070 km. olarak belirtiliyor.
Gürcistan'dan ülkemize Posof ilçemizdeki Türkgözü sınır kapısından girecek boru hattı, projeye göre sırasıyla Ardahan, Kars, Erzurum, Erzincan, Gümüşhane, Sıvas, Kayseri, Kahramanmaraş, Osmaniye ve Adana illerinden geçerek Ceyhan 'a ulaşacak.
1070 km. boyunca 10 km. genişliğindeki bir petrol taşıma koridorundan etkilenecek doğa ve kültür değerlerinin zenginliği ve çeşitliliği karşısında ''proje takvimindeki sıkışıklık'' ise çevresel kaygıları arttırıyor... 2002 yılının Haziran ayında başlaması kararlaştırılan ve özellikle hafriyat ağırlıklı arazi düzenlemelerinin birçok yerde eş zamanlı sürebileceği bu denli geniş bir şantiye seferberliğine 6 aydan az bir zaman kala, hâlâ sistemli bir ''envanter'' için bile yeterli adımların atılmamış olması, ÇSED çalışmalarından beklentileri de olumsuz etkiliyor... Dahası, yine ÇSED sonuçları elde edilmeden doğrudan boruların döşeneceği hat da kesinleştirilemediğinden, aynı koridor içindeki eni 8 m.'lik kesin kamulaştırma ve 14 m.'lik de sadece inşaat için gerekli geçici kamulaştırma şeritleri bile belirlenemiyor...
Özellikle bu kamulaştırma ve inşaat şeridinin olası kültür ve doğa mirasıyla rastlaşması durumunda, ilgili yasalarda öngörülen koruma hükümleri ve kararlarına uymak zorunluluğu nedeniyle de ''ek süreler'' gerekebileceğinden, hedeflenen proje takvimine uyma adına hukuk dışı davranışların ''Bakû - Ceyhan'' ın da gündeminde yer alabileceği kuşkuları, giderek haklılık kazanıyor...
Nitekim, ÇSED'nin aynı ön raporundaki ''olası etkilere örnekler'' listesinde, inşaat süresince oluşacak kirlenme ve tahribattan flora ve yaban yaşamla birlikte önemli ''ekosistemlerin'' de olumsuz etkilenebileceğine dikkat çekiliyor. Bu tür ön değerlendirmelerle de önceki yıl yaşanan ''Zeugma'' paniğinin Anadolu'da bu kez Posof – Ceyhan arasındaki tarihsel topraklarda yinelenebileceği şimdiden görülebiliyor...
İşte BTC-HPBH'nin, bütün bu risklerin ''en aza'' indirgendiği ve tarihe ''Anadolu'yu tahrip ederek çiğneyen'' değil, ''Anadolu'ya özenle ve saygıyla sığınan'' bir proje olarak geçebilmesi için, ÇSED'nin açıklanan hedefleriyle bunlar için öngörülen süre ve çalışma düzeyi arasındaki ''endişe verici uyumsuzluğu'' bir an önce gidermek gerekiyor... BTH-HPBH projesinin Türkiye'deki en ''radikal'' etkileri ise kuşkusuz depolama, dolum, iskele ve terminal tesisleriyle donanacak Ceyhan ve İskenderun Körfezi üzerinde olacak...
Ceyhan'daki mevcut tesislerin yakınındaki BOTAŞ'ın arazisinde inşa edilecek depolama terminali ve mevcut iskelenin 2 km. kadar güneyinde kurulacak yeni iskele için ''dev'' sözcüklerini kullanmak abartma değil... Çünkü, iskelenin proje uzunluğu, mevcuttan 500 m. daha fazla ve 2.5 km.'yi geçiyor. (2596 m.) Sözün kısası, son yılların ''ulusal umut'' projelerinden Bakû-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı, ÇSED denilen çevresel ve sosyal etki değerlendirmesi de ''ihmal'' edilmeden başlıyor olsa bile, asıl önemli ihmallerin doğrudan aynı ÇSED kapsamında da yapıldığı yönündeki haklı izlenimlerle diğer ''ulusal değerlerimizin'' korunabilmesi açısından yoğun tartışmalara ve gerilimlere de yol açmak üzere... Oktay Ekinci
BAKÜ-CEYHAN'I İNŞA EDECEK FİRMALARIN KISA LİSTESİ AÇIKLANDI.....06.02.2002.....Dünya
BOTAŞ, Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) hampetrol boru hattı projesinin Türkiye kısmını inşa etmek üzere davet edilen firmaların kısa listesini açıkladı. BOTAŞ'tan yapılan açıklamaya göre, günde bir milyon varil kapasiteli hattın Türkiye kesimi, boru hattı LAT-A, boru hattı Lot-B, boru hattı Lot-C, pompa istasyonları, Ceyhan İhracat Deniz Terminali Kara Kısmı ve Ceyhan İhracat Deniz Terminali Deniz Kısmı olarak altı kademe olarak yapılacak. Buna göre, hattın söz konusu bölümlerinin inşaat işleri için toplam 41 firma ve konsorsiyum "yeterlilik" aldı.
Boru Hattı Lot-A
Boru hattının "Lot-A" koduyla tanımlanan Kuzey Kısmı, Gürcistan sınırından başlayıp Erzurum'un kuzey doğusunda son bulacak. 295 kilometre uzunluğunda olacak ve büyük bölümü dağlık arazide kurulacak bu bölümde 42 ve 46 inçlik boru döşenecek.
Boru Hattı Lot-B
"Lot-B" koduyla anılan hattın Orta kısmı 439 kilometre olacak ve büyük bölümü mevcut doğalgaz boru hattına paralel geçecek.
Boru Hatto Lot-C
"Lot-C" koduyla anılan boru hattının Güney kısmı ise 336 kilometre uzunluğunda olacak. 34 ve 42 inçlik boruların döşeneceği bu hat, Toros dağlarından geçirilerek Ceyhan yakınlarındaki düzlük araziye indirilecek.
Pompa istasyonları
Baku-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı'nın Türkiye bölümünde Posof, Dumlu, Çayırlı ve Kangal'da olmak üzere 4 adet de pompa istasyonu kurulacak.
Ceyhan İhracat Terminali Kara Kısmı
BTC Boru Hattı'nın Ceyhan Deniz Terminali Kıyı Kısmı'nda tahliye tankları, boru hattı giriş tesisleri, 7 adet yüzer tavanlı tank, tank sahası ve isnat duvarı ile ölçüm ünitesi, manifoltlar ve taransfer istasyonu işleri yapılacak.
Ceyhan İhracat Terminali Deniz Kısmı
Ceyhan Teniz Terminali Deniz Kısmı bölümü ise 2.1 kilometre uzunluğunda kazıklı iskele, iskele üzerinde yükleme ve yangın hatları, yükleme platformu ile tahliye ve slop sistemi kurulmasıyla gerçekleştirilecek.
KESİLEN DAL MAHKEMELİK.....24.08.2001.....Akşam
ARDAHAN'ın Posof ilçesi Belediye Başkanı Şükrü Bozyiğit, izinsiz kestiği ağaç dalı için yargılanacak. MHP'li Posof ilçe Başkanı Feydane Sucu, kendisine ait ağaçların dallarını kestiği gerekçesiyle Şükrü Bozyiğit'ten davacı oldu. 19 Eylül'de hakim karşısına çıkacak olan ANAP'lı Şükrü Bozyiğit, mahkemenin lehine sonuçlanacağına inandığını söyledi.
'Elektrik İçin Kestim'
'KUM yıkama ve taş kırma tesisine elektrik bağlamam gerekiyordu' diyen Belediye Başkanı Şükrü Bozyiğit, kum tesisine götürdüğü elektrik hattının ağaca temas etmemesi için bir dalı kesmek zorunda kaldığını anlattı. MHP Posof İlçe Başkanı Feydane Sucu ise, 'Benden izin alınmadı. Doğaya zarar verdiği gerekçesiyle davacı olacağım. Delik olarak da kesilen ağaçların görüntüsünü aldım' diye konuştu. Günay NUH
PETROL BORU HATTI'NA DESTEK İÇİN ALINAN SEMBOLİK PETROLÜ TAŞIYAN GRUP ERZURUM'DA.....30.08.2001.....Dünya
Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı ve Şahdeniz projelerine destek vermek amacıyla Bakü'den yola çıkan ve beraberlerinde sembolik birer varil petrol ve doğalgaz taşıyan motosikletli grup, Erzurum'da 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarına katıldı.
Grup protokol tribünü önüne gelerek, Erzurum Valisi Osman Derya Kadıoğlu'ndan, yanlarında getirdikleri doğalgazın bulunduğu varilin üst kısmında yer alan ocağı ateşlemesini istediler. Doğalgazı ateşleyen Vali Kadıoğlu, motosikletli gruba Erzurum'a geldikleri için teşekkür etti.
Gazeteci Thomas Goltz ise düzenlenen gezinin sadece doğalgaz ve petrol boru hattı açısından değil, kültür ve medeniyet açısından da önem taşıdığını söyledi. Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı ile Şahdeniz projelerini destekleme amacı taşıyan ve bu yıl ikincisi düzenlenen gezi kapsamında, grup 24 Ağustos'ta Bakü'den yola çıktı. Gönüllü motosikletli grup, dün Türkiye-Gürcistan sınırında bulunan Ardahan'ın Posof İlçesi Türkgözü Sınır Kapısı'ndan Türkiye'ye giriş yaptılar. "BTC Petrol Serüveni" isimli destek organizasyonuna katılan grup, 2 Eylül'de Ceyhan'a ulaşacak. Goltz ve ekibi gerekli izinleri alabilmeleri halinde 3-4 Eylül'de İstanbul Boğazı'nda, Boğazların petrol yolu olmasını istemediklerini anlatan ve yoğun tanker trafiğini protesto eden çevreci bir eylem yapmayı planlıyorlar.
ARDAHAN'A KADIN TURİST GİREMİYOR.....04.06.2001
Ardahan'daki yasağa tepki gösteren çeşitli meslek gruplarından vatandaşlar, ‘‘Kapıkule'den giren kadın turist oluyor da, Türkgözü'nden girene niye Nataşa gözü ile bakılıyor?’’ dediler. Özdemir'in fuhuş yapanlara karşı 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'na göre uyguladığı yasağı devam ettireceklerini belirten Vali Vekili Bekir Atmaca ise, ‘‘İneğini satan parasını Nataşa'ya yediriyor. Ekonomik ve sağlık açısından yasağın faydası var’’ dedi.
YASAK KALKSIN
Özdemir'in talimatıyla geçen yıl polis, fuhuşla mücadele adı altında bir uygulama başlattı. Gürcistan sınırındaki POSOF İlçesi'ndeki Türkgözü Sınır Kapısı'ndan giren araçlar, kent girişinde kontrol ediliyor, yalnız olduğu saptanan kadın turistlerin kente girmesi engelleniyor. Ardahan'a sokulmayan kadın turistler ya Kars'a ya da Karadeniz illerine gidiyor. Ardahanlı 32 otelci adına konuşan Özposof Oteli sahibi Niyazi Yıldırım, Türkgözü Sınır Kapısı'ndan giren kadın turistlere yaşama hakkı verilmediğini ileri sürdü. Türkgözü'nün açılmasından sonra 1.5 trilyon lira harcama ile üç yıldızlı ikinci otelini yaptırmaya başladığını kaydeden Yıldırım, uygulanan yasak nedeniyle yatırımın yarım kaldığını bildirdi. Yıldırım şöyle konuştu:
‘‘Ardahan'da Hasan Özdemir'in 10 aylık valiliği döneminde uyguladığı yasağın artık kaldırılmasını istiyoruz. Çünkü, turizm bitti. Özdemir'in Ardahan'a gelmeden önceki kayıtlarımız gözden geçirilsin. Oteller tam kapasite ile çalışıyordu. Şimdilerde ise müşteri yerine sinek avlıyoruz. Vali gitti ama yasağı hala devam ediyor. Geçtiğimiz gün Merkez Polis Karakolu'nda Asayiş Şube Müdürü, otelcilerle yasağın delinmemesi için bir toplantı yaptı.
Yasağın devam ettiğini, yeni vali gelince durumun tekrar gözden geçirilebileceğini sözlü olarak aktardı. Şimdi yeni valinin gelmesini dört gözle bekliyoruz. Türkgözü'nden giren turistler, Ardahan'a giremiyor. Polisi atlatarak girenler ise hemen yakalanıyor ve sınır dışı ediliyor. Böyle bir uygulama dünyanın neresinde var?’’
ESNAFI PERİŞAN ETTİ
Ardahan'da lokantacılık yapan DYP İl Başkanı olan Güngör Odabaş, yasağın ardından otel ve lokantaların bir bölümünün kapandığını söyledi. Ardahanlı esnafı ekonomik krizden önce turist yasağının vurduğunu ileri süren Odabaş, lokantalarda pişirilen yemeklerin çöpe döküldüğünü iddia etti. Odabaş, ‘‘Bizler yıllarca sınırda bekçilik yaptık. Türkgözü açılınca turizm canlılığı getireceği için çok sevinmiştik. Özdemir vali olarak atandığında 100 araçlık konvoyla karşıladık. Ama, daha göreve başladığının ikinci gününde koyduğu yasakla esnafı perişan etti. Kapıkule'den giren kadın turist oluyor da, Türkgözü'nden girene niye Nataşa gözü ile bakılıyor? Türkiye'de sadece AB ülkeleri ve ABD pasaportu olanlar mı turist sayılıyor? ’’ diye konuştu.
Vali Vekili Bekir Atmaca, Türkgözü'nden giriş çıkışın serbest olduğunu vurguladı. Seyahat hürriyetinin engellenmediğini belirten Atmaca, uygulama konusunda şunları söyledi: ‘‘Yasaklama 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'na göre uygulanıyor. Sadece fuhuş yapmak için gelenlere bu yasak uygulanıyor. Ülkenin ve Ardahan'ın ekonomik koşullarını gözönüne alırsak yasağın yararlı olduğu farkedilir. Beş parasız geliyorlar, binlerce dolarımızı alıp götürüyorlar. Vatandaşın ekonomik durumu belli. Ayrıca, getirdikleri sağlık sorunlarını da unutmamak gerek. Yasağın, ekonomik ve sağlık açısından faydaları var. Valimiz Hasan Özdemir'in emniyet ve asayişle ilgili uygulaması yerindedir.’’
TEŞEKKÜRLER ANTALYA.....21.02.2001
POSOF ve Damal lisesinin öğrenci ve öğretmenleri, duyguları ve şiirlerini yazdı. ÇAĞDAŞ Yaşamı Destekleme Derneği tarafından ‘‘Kırsal Kalkındırma Projesi’’ kapsamında Ardahan'ın POSOF ve Damal ilçelerinden Antalya'ya getirilerek konuk edilen 40 öğrenciden övgü dolu mektuplar geldi.
4-16 Şubat arasında Antalya'da konuk edilen öğrenciler, kurs ve geziler hakkındaki duygularını ÇYDD'ne mektupla anlattı. Öğrenciler, Antalya'da rüyalarının gerçekleştiğini, inanılmaz günler yaşadıklarını yazdı.
ÇYDD Antalya Şube Başkanı Gülen Alkan, öğrencilerin misafirlikleri sırasında sponsorluk yapanlara teşekkür mektubu gönderdiğini söyledi. Antalya'ya kampına katılan öğretmenler de duygularını şiire dökmeyi tercih etti.
ARDAHAN’DAN ANTALYA’YA.....07.02.2001
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin (ÇYDD) 6 yıldır uyguladığı ‘‘Kırsal Kalkınma Projesi’’ için Antalya'ya davet edilen Ardahan'ın POSOF ve Damal ilçelerinden 20 öğrenci, üniversiteye hazırlık kursuna katılıyor, boş zamanlarında kenti geziyor, geceleri de eğlence yerlerine gidiyor. Öğretmenleri Murat Yazıcı ve Erkan Altun ile birlikte Vali Ertuğrul Dokuzoğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Bekir Kumbul ve Milli Eğitim Müdürü Süleyman Akyüz'ü ziyaret eden öğrenciler, Atatürk Anıtı önünde Antalya hatırası çektirdi.
POSOFLU VE DAMAL’LI GENÇLER ANTALYA’DA.....06.02.2001
ÇAĞDAŞ Yaşamı Destekleme Derneği'nin gönüllü kuruluşlarla işbirliği çerçevesinde Antalya'ya gelen POSOF ve Damal Halit Paşa Lisesi öğrencileri bugün bugün Sun Express'i ziyaret edecek. Önde gelen havacılık kuruluşunda yetkililerden bilgi alan gençler, akşam da Antalya Büyükşehir Belediye Tiyatrosu üyelerinin sahneleyeceği Cimri isimli oyunu izleyecek.
ÇAĞDAŞ YAŞAM HAYAT VERİYOR.....02.02.2001
Türkİye'de ilklere imza atmaya alışan Antalya'da, bu kervana Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Antalya Şubesi de katıldı. 3 yıldan beri kırsal alanda üniversite sınavlarında başarı gösteren öğrencileri tatile getiren dernek, bu kez sömestri tatilinde Ardahan'ın POSOF ve Damal İlçelirinden 42 genci Antalya'ya getirecek. Gençler, 4-16 Şubat tarihleri arasında dersanede üniversite hazırlık kursuna katılacak.
SINIRDA İLGİNÇ TATBİKAT.....27.11.2000
TÜRKİYE ile Ermenistan arasında sözde soykırım iddialarının uluslararası gündeme tekrar gelmesinin ardından mevcut tansiyon artarken, Türkiye ile Gürcistan ortak bir sınır tatbikatı gerçekleştirecek. Kara Kuvvetleri Komutanlığı Genel Sekreterliğinden yapılan açıklamaya göre, POSOF - Ardahan'a bağlı Türkgözü Sınır Kapısı'nda 29 Eylül'de gerçekleşek ortak tatbikat takım seviyesinde fiili arazi konseptinde gerçekleştirilecek. Bir ülkeden diğer ülkeye yasadışı sınır geçişlerinin engellenmesi senaryolu ‘Türkiye Gürcistan Ortak Sınır Tatbikatı 2000’ 3. Ordu Komutanlığı sevk ve idaresinde gerçekleşecek.
KAÇAKÇILIKTA GÜZERGAH TÜRKİYE.....31.07.2000.....Akşam
Türkiye, insan kaçakçılığı yapan şebekelerin geçiş köprüsü olarak kullandıkları ülke haline geldi. İnsan kaçakçılığı yapan şebekelerin doğudan batıya kullandıkları başlıca güzergahların Türkiye'den geçtiği belirlendi. Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı'nın hazırladığı 'İnsan Kaçakçılığı Değerlendirme Raporu'nda insan kaçakçılığında kullanılan belli başlı yöntemler sıralandı. Raporda ayrıca Irak, İran, Suriye ve Türk Cumhuriyetlerinden, Türkiye güzergahını kullanarak iş bulma umuduyla Avrupa ülkelerine gitmek isteyenlerle, simsarların Bingöl, Şanlıurfa, Kahramanmaraş ve Elazığ gibi illerde temas kurdukları ortaya çıktı. İnsan kaçakçılığı amacıyla Türkiye'yi geçiş köprüsü olarak kullanan şebekelerin izledikleri güzergahlar ise şöyle:
Ermenistan-Gürcistan Sınırı'nda:
- Iğdır/Dilucu
- Kars/Digor-Tuzluca
- Ardahan/Posof
- Artvin/Sarp
İran Sınırı'nda:
- Küçük Ağrı Dağı-Doğubeyazıt - Van/Özalp-Başkale - Hakkari/Yüksekova
Irak Sınırı'nda:
- Hakkari/Şemdinli-Çukurca - Şırnak/Uludere
Suriye Sınırı'nda:
- Şanlıurfa/Suruç-Mert Köyü ile Akçakale Keluşak Köyü - Hatay/Yayladağı-Güveççi Köyü, Altınözü-Turfanda ile Avuttepe köyleri, Hatay/Karbeyaz Köyü, Hatay/Reyhanlı, Hatay/Samandağı, Hatay/İskenderun-Arsus - Adana/Karataş bölgesi, Seyhan-Ceyhan nehirlerinin denizle birleştikleri yerler - Gaziantep/İslahiye-Karababa mevkii.
Türkiye'ye bu yollardan giriş yapan yabancı uyruklu şahısların Avrupa ülkelerine çıkış için insan kaçakçılığı yapan şebekeler aracılığı ile kullandıkları yollar ise şunlar:
- Antalya-Kaş-Meis Adası - Muğla/Datça-Simi Adası ve Bodrum sahilleri-İstanköy Adası - Aydın/Didim-Kuşadası sahilleri-Sisam Adası - İzmir/Çeşme Sahilleri-Sakız Adası - Balıkesir/Ayvalık sahilleri-Midilli Adası - Edirne/Pazarkule-Karaağaç, Trakya/Meriç-Sufli, Trakya/Kumdere-Paşaköy-Karpuzlu-İpsala ve Enez bölgeleri - İstanbul/Havalimanı bölgesi. Ömür ÜZELCE
YA TÜRKİYE YA ÖLÜM.....20.02.2000
Çeçenler sınırdan ayrılmıyor
Ruslar'ın sivil kesimleri hedef alan saldırıları sonucu Çeçenistan'dan kaçarak Türkiye sınırına dayanan 104 Çeçen mülteci, derme çatma otobüslerde beklemeye devam ediyor. Çoğunluğunu çocuk ile kadınların oluşturduğu, aralarında yaralıların da bulunduğu Çeçen grubu, geçen perşembe günü Türkiye'ye giriş yapmak için Gürcistan'ın Ahıska Bölgesi'ne geldi. Pasaportsuz oldukları için Türkiye'ye girişlerine izin verilmeyen Çeçenler'in, Türk sınırına 2 kilometre uzaklıkta eski iki otobüste bekleyişleri üçüncü gününü doldurdu. Çeçenler, ‘‘Türkiye bizi kabul etmek zorunda. Ya Türkiye kapıları açar, ya da burada ölürüz’’ dediler.
POSOF, Kaymakamlığı'na ait bir pikapla, açlık ve soğuğa karşı direnmeye çalışan Çeçenler'e ekmek, peynir, zeytin, helvadan oluşan gıda malzemesi önceki gece ulaştırıldı. 72'si kadın ve çocuktan oluşan Çeçen grupta bulunan Aron Musa Gorsikov, çocukların geceleri sıfırın altında 25 dereceye düşen soğuğa daha fazla dayanamayacaklarına dikkat çekerek, ‘‘Biz Türkiye'de kalmak istemiyoruz. Bir çoğumuzun Almanya ve Fransa'da akrabalarımız var. Biz oralara gitmek istiyoruz. Yeter ki bize geçiş izni verilsin. Çeçenler, savaştan yana olmadı. Cephede gözümü kaybettim. Kardeşlerimin hepsi öldü. Türkiye bu soğukta bize daha fazla çile çektirmesin ve insanca yaşama hakkı tanısın’’ dedi.
GROZNİ'Yİ GERİ ALACAĞIZ.....08.02.2000.....Akşam
Çeçenistan Devlet Başkanı Aslan Mashadov, Rus güçlerince ele geçirilen başkent Grozni'yi geri alacaklarını ve bu amaçla yeni bir gerilla savaşı başlattıklarını söyledi. Mashadov, İspanya'da yayınlanan La Vanguardia gazetesine verdiği demeçte, 'Şimdilik kenti terkettik, ancak daha sonra tekrar ele geçireceğiz' dedi. Aslan Mashadov, Çeçen direnişçilerin dağlara çekilmesi sırasında meydana gelen can kaybını önemsemediğini belirtti. Çeçen lider, Çeçenistan'dan ilk 2 bin kişilik grubun kayıp vermeden bölgeyi terkettiğini, İsmailov ve İsrapilov komutasındaki 300 ila 400 kişilik grupların ise mayınlı tarlada tuzağa düştüklerini ve can kaybı olduğunu söyledi. Mashadov, 'Silahlı güçlerimizin büyük bir bölümü can kaybına uğramadan bölgeyi terketmeyi başardı ve halen emin bir yerde bulunuyor' diye konuştu.
Yardımlara el kondu
Bu arada Gürcistan, Türkiye'den bu ülkedeki Çeçen mültecilere ulaştırılmak üzere gönderilen insani yardım malzemelerine, Posof gümrük kapısında el koydu. Gürcistan'ın Vale Gümrük Kapısı Müdürü Zurab Zurabasvili, tamamı tıp malzemesinden oluşan yardımın, mültecilere kaçak yollardan ulaştırılmak istendiğini söyledi. El konulan malzemenin bir depoda saklandığını belirten Zurabasvili, ilaçların gümrük kaydının bulunmadığını belirtti. Aldamov, gümrük yetkililerini protesto etti. Gürcistan'ın, bu tür davranışlarıyla, Rusya'ya Çeçenistan konusunda destek verdiği imajı uyandırmaya çalıştığını ileri süren Aldamov, Gürcü yetkililerin, Türkiye'den ve bir çok batı ülkesinden gönderilen insani yardıma daha önce de engel olduğunu ve yardımların kayıtlara narkotik madde olarak geçtiğini belirtti.
ÇEÇEN GÖÇMENLER GÜRCİSTAN SINIRINDA.....05.11.1999
Çoğunluğu çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşan yaklaşık 10 bin kişilik Çeçen grubu, Gürcistan'a vardı, Gürcistan hükümet yetkilileri, vize problemlerini gerekçe göstererek söz konusu grubun Türkiye sınırına yönelmesine izin vermiyor.
Çeçenistan'ın sivil yerleşim yerlerinin bombalanmasının ardından Türkiye sınırına yönelen Çeçenlerden yaklaşık 10 bin kişilik bir grubun, Gürcistan'ın Ahmedi bölgesinde tutulduğu bildirildi.
Ardahan Vali Vekili Bekir Atmaca ve POSOF Kaymakamı Recep Soytürk'ten alınan bilgiye göre, Rusya'nın Çeçenistan'ın sivil yerleşim bölgelerini bombalamasının ardından, çoğunluğu çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşan yaklaşık 10 bin kişilik Çeçen grubu, Gürcistan'a vardı. Gürcistan hükümet yetkililerinin, vize problemlerini gerekçe göstererek söz konusu grubun Türkiye sınırına yönelmesine izin vermedikleri belirtildi.
10 bin kişilik Çeçen grup, Çeçenistan ile Gürcistan arasındaki Ahmedi Bölgesi'nde tutuluyor. Yetkililer, 10 bin kişilik grubun Türkiye'ye gelme ihtimalinin çok zayıf olduğunu, söz konusu grubun Gürcistan hükümetince bölgede barındırıldığını ve ihtiyaçlarının karşılandığını bildirdiler.
Yetkililer, Çeçenlerin bir süre Ahmedi bölgesinde kaldıktan sonra kendi yerleşim yerlerine dönme arzusu taşıdıklarını söylediler.
Bu arada, Çeçenistan'dan gelen bazı grupların Azerbaycan tarafına geçtikleri de gelen haberler arasında. Ardahan Vali Vekili Bekir Atmaca, Çeçenlerin Türkiye sınır bölgesinde yığılmalarının ve giriş yapma ihtimallerinin çok zayıf olduğunu, ancak olası geçişlere karşı POSOF Türkgözü sınır bölgesinde gerekli hazırlıkların yapıldığını bildirdi.
ASLAN MASHEDOV AGİT'E BAŞVURDU.....09.09.1999
ÇEÇENİSTAN Devlet Başkanı Aslan Mashedov, sorunun AGİT zirvesinde gündeme alınmasını istedi.
Bu amaçla bazı AGİT ülkeleri liderlerine mektup yazan Mashedov, ‘Rusya, yeni savaşın başlangıcından bu yana, her tür kitle imha silahını kullanıyor ve bu saldırılar sonucunda barışçı siviller ölüyor’ dedi
. Rusya ise, zirvede Çeçenistan sorununun ‘Kuzey Kafkaslar bölgesi ve Çeçenistan’da uluslararası terör örgütlerine karşı mücadele' başlığı altında gündeme alınmasını istiyor. Rusya Başbakanı Vladimir Putin, Mashedov'un mektuplu başvurusu konusunda, ‘Mashadov istediği yere başvursun. İstiyorsa Papa’ya gitsin. Ancak Mashadov arkasında terör guruplarını gizlemeye devam ettiği sürece bunun hiç bir faydası olmaz' diye konuştu.
Çeçenler için sınırda çadırkent
RUS birliklerinin sivil kesimleri hedef almasının ardından Türkiye'ye doğru yol alan Çeçenler için Türkiye-Gürcistan sınırındaki POSOF ilçesinde önlem alındı. Posof'taki askeri birliğin yakınında 500 çadır alacak alan üzerinde altyapı çalışmaları yapılırken, POSOF Devlet Hastanesi'ndeki doktor ve hemşire sayısı artırıldı. Sosyal ve Dayanışma Vakfı'nca yaptırılan ilköğretim okulu öğrencilerinin yararlandığı 600 kapasiteli yurt da Çeçenler'in gelmesi halinde boşaltılarak göçmenlere tahsis edilecek.
Önümüzdeki günlerde mülteci akınına uğraması beklenen Türkgözü Sınır Kapısı'ndan geçen Çeçenleri ilk olarak POSOF’ta ağırlamayı hedeflediklerini belirten Kaymakam Recep Soytürk ile Belediye Başkanı Şükrü Bozyiğit Ruslar'ın, Çeçenler'e Türkiye'ye geçmemeleri konusunda baskı yaptıklarını bildirdiler.
ÇARESİZLİĞİN RESMİ..... 30.09.1999.....Akşam
Bolu'daki depremden sağ olarak kurtulmayı başaran afetzedeler, bu defa da dondurucu soğuğa karşı yaşam mücadelesi veriyorlar. Çaresiz afetzedeler, hava sıcaklığının sıfırın altında 10 dereceye kadar düşmesi sonucu geceyi çadırlarında titreyerek geçirdi. Dondurucu soğuğun yaşandığı Bolu'da çadırkentlerin üzerini kalın bir sis tabakası kapladı. Yoğun sis nedeniyle kent merkezinde görüş mesafesi 20 metreye, Bolu Dağı kesiminde ise 0'a düştü. Soğuktan tir tir titreyen depremzedeler, günün ilk ışıklarıyla birlikte battaniye ve kışlık giyecek alabilmek için yardım konvoylarının önüne koştu. Depremzedeler, bölgeye yardım getiren kişi ya da özel kuruluşların yardım araçlarından bir battaniye ve kışlık giyecek alabilmek için birbirleriyle yarıştı. Kadın ve çocuklardan düşme tehlikesini göze alarak araçların üzerine çıkanlar bile oldu. Bazı depremzedeler ise hemen sobalarını yakmaya başladı. Depremzedeler, çadırkentlere dağıtılan katalitiklerin hem çadırları ısıtmadığını hem de zehirlenme tehlikesine karşı kullanmaktan çekindiklerini, odun ve kömür sobasının daha sağlıklı olabileceğini söylediler.
Kış çetin geçiyor
Bu arada tüm Türkiye'yi etkisi altına alan soğuk ve yağışlı hava, dün de hayatı olumsuz etkiledi. Soğuk ve yağışlı hava dün özellikle Doğu Anadolu ve Kuzey bölgelerinde etkili oldu. Doğu Karadeniz'de toplam 398 köy yolu kar yüzünden ulaşıma kapandı. Artvin'de kent merkezindeki kar kalındığı 60 santimetreye, yükseklerde ise yer yer 1.5 metreye ulaştı. Sinop'taki havaalanı da aşırı yağış yüzünden kapanmak zorunda kaldı. Van, Bitlis ve Hakkari'de etkisini kaybeden kar yağışı ise yerini dondurucu soğuklara bıraktı. Kar kalınlığı Van merkezde 20, Bitlis'te 10, Hakkari'de ise 5 santimetre olarak ölçüldü. Kar ve tipi nedeniyle karayollarındaki bazı güzergahlar ulaşıma kapandı.
Karayolları Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre, Düzce'de 12 Kasım'da meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki depremde hasar gören Ankara-İstanbul yolunun Bolu Dağı geçişinde ulaşım servis yolundan iki yönlü olarak sağlanıyor. Bölgeye ulaştırılacak yardımlar nedeniyle, eski Ankara-İstanbul yolu da acil durumlarda kullanılmak üzere ulaşıma açık tutuldu. Ağır tonajlı araçların ise Ankara-Eskişehir-Bilecik-Sakarya güzergahını kullanmaları önerildi. Sinop-Ayancık-Çatalzeytin yolu, Ayancık-Çatalzeytin arasındaki kesiminin 11. kilometresinde meydana gelen heyelan, Ardahan-Şavşat, Damal-Posof, İyidere-İkizdere-İspir yolunun Ovit Dağı mevkii ise kar ve tipi nedeniyle ulaşıma kapandı. Artvin ve bazı ilçelerinde etkili olan kar yağışı nedeniyle okullar 2 gün tatil edildi.
Soğuklar sürecek Bu arada Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, donduran soğukların devam edeceği uyarısında bulundu. Alınan bilgilere göre yurdun iç kesimlerinde hava sıcaklığının biraz azalacağı, diğer yerlerde değişmeyeceği bildirildi. Deprem bölgesinde ise bugün yağış beklenmediği açıklandı. Meteoroloji'nin tahminlerine göre, bugün öğleye kadar, yurdun kuzey ve doğu kesimleri parçalı çok bulutlu, Batı Karadeniz kıyıları, Orta ve Doğu Karadeniz, İç Anadolu'nun kuzeydoğusu ile Doğu Anadolu'nun kuzey ve doğusu yağışlı geçecek. Yağışlar kıyılarda yağmur, diğer yerlerde kar şeklinde olacak.
Marmara ve yurdun iç kesimlerinde bugün sabah saatlerinde sis görülecek. Hava sıcaklığı yurdun iç kesimlerinde biraz azalırken, sıcaklık diğer yerlerde değişmeyecek. Rüzgar, kuzey ve doğu yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. Deprem bölgesinde bugün havanın az bulutlu ve sisli olacağı bildirildi.
SINIRDA ÇEÇEN ALARMI.....09.09.1999.....Akşam
Rusya'nın eylül ayından beri havadan ve karadan bombaladığı Çeçenistan'dan sivillerin kaçışı sürüyor. Canlarını kurtarmak için yollara düşen yüzbinlerce sivilin girmek istediği ülkelerden Türkiye'de de mülteci akınına karşı hazırlıklar yapılıyor. Türkiye'nin Gürcistan ile olan Türkgözü Sınır Kapısı'nda tedbirler artırılırken, Gürcistan mültecilerin girişine izin vermiyor. 5 bin kadar mülteci de dağ yollarını kullanarak Türkiye'ye ulaşmaya çabalıyor. Türkgözü Sınır Kapısı'nda Ardahan'ın sınıra en yakın ilçesi Posof ve çevresinde olağandışı bir hareketlilik gözleniyor. Türk yetkililer, muhtemel bir mülteci akınına hazırlıklı olabilmek için çeşitli planlar geliştiriyorlar.
Posof'a yerleşecekler
Çadırkentler için arazi planlaması yapılırken, Posof'ta bulunan Sosyal Hizmetler Vakfı'na ait 200 yataklı yurt binasının da mülteciler için hazırlanması düşünülüyor. Gelmesi planlanan mültecilerin Çeçenistan'daki iklim benzerliği ve sınır kapısına yakın olması nedeniyle Posof bölgesine yerleştirilmesi planlanıyor. Hasta ve yaralı mülteciler için de çevre illerden, araç gereç ve personel takviyesi düşünülüyor. Mültecilerin gıda ihtiyacını karşılamak için 14. Mekanize Piyade Tugayı tarafından sahra mutfak kurulabileceği belirtiliyor.
Sınır ticareti yapan Gürcülerin verdiği bilgiye göre, Gürcistan'ın Ahmediye Bölgesi'nde barındırılan mülteciler, zor koşullar altında yaşıyor ve çoğu Türkiye'ye geçmek istiyor. Çeçen yetkililere göre, 5 Eylül'de başlayan Rus saldırılarında şimdiye kadar aralarında sivillerin de bulunduğu 3 bin 200'den fazla kişi hayatını kaybetti. Osman ÖRSAL-Orkun ÇİZMELİTÜRKGÖZÜ
ÇEÇENLER'İN DRAMI.....06.09.1999.....Akşam
Rusya, Çeçenistan'a yönelik hava saldırılarını yoğunlaştırırken, yüzbinlerce sivil canlarını kurtarmak için topraklarını terketmeyi sürdürüyor. Etnik temizlik peşindeki Sırplar'dan kaçan yüzbinlerce Kosovalı Arnavut'un yaşadığı dramın benzeriyle yüz yüze kalan Çeçen mülteciler çoluk çocuk geldikleri sınır kapılarında bekliyor. Rus uçakları Çeçen silahlı militanlarını hedef alan saldırılarının son 24 saatinde bölgeye 100'den fazla sorti yaparken, Çeçenistan-İnguş Cumhuriyeti sınırına doğru kaçan mültecilerin sayısında büyük artış kaydedildi. Rus yetkililerin sınırı açmasından sonra dün özellikle özel araçların sınırı geçmesine ilk defa izin verildi. Rusya Acil Durumlar Bakanı Sergei Şoigu, Çeçen mültecilere çağrıda bulunarak bölgenin Rus kontrolü altında bulunan yerlerine dönmelerini istedi ve kendilerine güvenlik garantisi verdi.
Türkgözü'nde bekleyiş
Türkiye sınırına yönelen çoğunluğu çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşan yaklaşık 10 bin kişilik Çeçen grubu, Çeçenistan ile Gürcistan arasındaki Ahmedi bölgesinde tutuluyor. Olası geçişlere karşı Türkgözü sınır bölgesinde gerekli hazırlıkların yapıldığı gelen haberler arasında. Ardahan Vali Vekili Bekir Atmaca ve Posof Kaymakamı Recep Soytürk, grubun, Gürcistan hükümet yetkililerince, vize problemleri gerekçe gösterilerek Türkiye sınırına yönelmesine izin verilmediğini belirtti. Yetkililer, 10 bin kişilik grubun Türkiye'ye gelme ihtimalinin çok zayıf olduğunu, söz konusu grubun Gürcistan hükümetince bölgede barındırıldığını ve ihtiyaçlarının karşılandığını bildirdiler. Yetkililer, Çeçenlerin bir süre Ahmedi bölgesinde kaldıktan sonra kendi yerleşim yerlerine dönme arzusu taşıdıklarını söylediler.
Öte yandan BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), evlerini terk eden 200 bin kadar Çeçen'in bir bölümünün, muhtemelen bu kışı İnguş Cumhuriyeti'nde çadırlarda geçireceğini bildirdi.
5.000 ÇEÇEN SINIRIMIZDA.....04.09.1999.....Akşam
Ruslar'ın, Çeçenistan'a yaptığı hava bombardımanı bütün şiddetiyle devam ederken, canlarını kurtarmak için ülkelerini terkeden yaklaşık 5 bin Çeçen mültecinin Türkiye sınırına doğru ilerliyor. Gürcistan'daki Tiflis Büyükelçiliği, hava bombardımanından kaçan binlerce Çeçen'in, Çeçenistan-Gürcistan sınırından geçtiği ve büyük bir bölümünün de Gürcistan makamlarınca kabul edilmediği için Türkiye sınırına doğru yönlendirildiğini açıkladı.
Büyükelçilik'ten bir yetkili, 'Yaklaşık 5 bin Çeçen mültecinin Türk sınırı Posof'a yaklaştıklarını öğrendik. Bu durum Türkiye açısından son derece endişe verici. Rakamın artması ihtimali bu endişelerimizi daha da körüklüyor. İnguşetya, mültecilere kapısını tamamen kapattı, Gürcistan da çok az bir miktarda Çeçen mülteci kabul etti. Kalan 5 bin civarındaki Çeçen mülteci de Türkiye'ye girebilmek için, sınıra yığılmak üzere' dedi. İçişleri Bakanlığı'nın Çeçenistan'dan gelecek mülteciler konusunda teyakkuza geçtiğini de anlatan yetkili sözlerini şöyle tamamladı, 'Türkiye insani açıdan sınırlarına yığılacak Çeçen mültecileri kesinlikle kabul edecektir. Ancak Türkiye, yapılacak bir yönlendirmeye de tamamen karşıdır'.
Bu arada, Rusya'nın sınırı açmaya söz vermesine rağmen sözünde durmaması sebebiyle, sınırda çok sayıda Çeçen mülteciler soğuk altında bekliyor. Bu sırada soğuğa dayanamayan çok sayıda yaşlı ve kadın öldü.
Felaket korkusu
Öte yandan, Çeçenistan, çevre felaketi ile karşı karşıya bulunuyor. Rus General Boris Aleksiyev, Çeçenistan topraklarının yüzde 30'unun tehlikeli bir biçimde çevre kirliliğiyle karşı karşıya kaldığını kaydederek, 'Son 10 yıldan bu yana terörizmin merkezi olan Çeçenistan, aynı zamanda muhtemel bir çevre felaketinin de merkezi durumundadır' dedi. Çeçenistan'da şu anda hiçbir çevresel güvenlik şartını yerine getirmeyen yaklaşık 15 bin küçük petrol rafinerisi bulunduğunu ifade eden Aleksiyev, bu ülkeden geçen Sunja ve Argun nehirlerindeki kirlilik oranlarının yönetmeliklerce belirlenmiş normların 15 ila 25 katı olduğunu sözlerine ekledi. Öte yandan, Rusya Savunma Bakanı İgor Sergeyev,'Rus birlikleri, Çeçenistan topraklarının tamamında denetimi ele geçirmeyi hedefliyor' dedi.
'Batının gözleri olanlara kapalı'
İngiliz The Independent gazetesi, Çeçenistan'daki olaylarla ilgili, 'Batı dramı görmezden geliyor' şeklinde başlık attı. Çeçenistan'da çatışmalarla ilgili geniş yer veren ilk İngiliz gazetesi olan Independent, Çeçenistan'dan kaçmak için yollara dökülen bir insan konvoyunun dev fotoğrafının altına, 'Bu çaresiz, yerlerinden edilmiş insanlar, Avrupa'nın yanıbaşında sürüp giden kirli bir savaşın kurbanları ve Batı bunu görmezden geliyor' diye yazdı. Çeçenistan'daki durumu Yugoslavya'da yaşananlarla kıyaslayan gazete, 'Çeçenlerin aslında hem Sırplar'ın, hem de Kosovalılar'ın kaderlerini paylaştığını' savundu. Independent, 'Çünkü Çeçenler hem Sırplar gibi bombalanıyor, hem de Kosovalılar gibi yerlerinden ediliyor' yorumunu yaptı. Çeçenler'in dramının Batı medyasında hiç yer almadığına dikkat çeken gazete, 'Bu anlamda da Çeçenlerin durumu hem Kosovalılar, hem de Batı Timorlulardan kötü. Çünkü Çeçenistan'da olanlar karşısında Batı medyası tam bir (görmedim, duymadım, bilmiyorum) havasında' diye yazdı.
BAL GÜZELLERİ.....10.08.1999
Ardahan Valiliği ile Belediye Başkanlığı'nın Çamlıçatak Köyü yakınındaki ormanda ortaklaşa düzenlediği 1'inci Ulusal Bal Festivali'ne katılan Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Fikret Ünlü çeşnicibaşı oldu. Festivalde ‘En iyi bal’ ve ‘Bal güzeli’n seçildi. Tarım İl Müdürü Fevzi Karakoç başkanlığındaki jüri, 50'den fazla balı değerlendirdi.
Göle'den Ani Yıldız'ın balı birinci, Hanak'tan Temel Özcan'ın balı ikinci, POSOF Nizamettin Uzun'un balı üçüncü seçildi. Yaklaşık 3 bin vatandaşın katıldığı festivalde ‘Bal güzeli’ yarışmasına Ardahanlı beş genç kız katıldı. Yarışmada mayo giyilmedi, genç kızlar gömleklerini omuzlarına kadar açarak yürüdü. Birinciliği Sema Değirmenci, ikinciliği Kader Namoğlu, üçüncülüğü de Gülşen Karaçam kazandı.
RALLİCİLER TÜRKİYE’DE.....04.08.1999
Moskova Kızılmeydan'da start alan ‘‘Master Rallye 99’’ organizasyonuna katılan yarışmacılar Türkiye-Gürcistan sınırındaki Türközü Sınır Kapısı'ndan Türkiye'ye giriş yaptılar. Türkiye'ye giriş yapan sporcuları, POSOF Kaymakamı Recep Soytürk ve Türkiye Otomobil ve Motor Sporları Federasyonu Spor Komitesi Başkanı Metin Çeker çiçeklerle karşıladı. Yarışa katılan motosiklet, otomobil ve jiplerden oluşan 115 araç akşam da Erzurum'da kamp yaptı.
DOĞU, SİBİRYA GİBİ.....09.02.1998
Kar yağışı, Doğu'yu teslim aldı. Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Karadeniz'de birçok ilçe ve köy yolu kapandı. Doğu'ya yapılan uçak seferleri de iptal edildi. 5 bin yerleşim biriminin merkezle olan bağlantısı kesildi.
Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz'i etkisi alan kar yağışı günlük yaşamı felç etti. Önceki gün başlayan kar yağışı nedeniyle Doğu'da Van, Bitlis, Karadeniz'de Trabzon, Giresun, Rize, Artvin, Gümüşhane ve Bayburt'ta birçok ilçe ve köy yolu ulaşıma kapandı. Trabzon ve Van'dan yapılan uçak seferleri iptal edildi. Van ve Bitlis kent merkezlerinde kar kalınlığı yarım metreye ulaşırken, Erzincan, Ağrı, Kars, Muş, Bingöl, Tunceli, Iğdır ve Ardahan'da yaklaşık 5 bin köyün merkezlerle bağlantısının yeniden kesildiği bildirildi.
THY'nın Ankara-Van, İstanbul-Van bağlantılı uçak seferleri iptal edildi. Kar kalınlığı yüksek kesimlerde 2 metreyi bulurken, Van kent merkezinde 48, Bitlis'te ise 52 santime ulaştı. Karayolları yetkilileri, Hakkâri'nin Yüksekova-Şemdinli Karayolu çığ düşmesi sonucu, Yüksekova-Dağlıca, Şemdinli-Derecik, Van'ın Çatak-Bahçesaray Karayolu da kar ve tipi yüzünden ulaşıma kapandığını, Van-Bitlis karayolunun Kuzgunkıran, Van-Hakkâri Karayolu'nun Güzeldere geçitlerinde ise ulaşımın güçlükle sağlandığını bildirdi.
24 SAAT YAĞDI
Bölgede günlük yaşamı etkileyen kış koşulları şehirlerarası yollarda da ulaşımın aksamasına neden oldu. Yaklaşık 24 saat aralıksız devam eden kar ve tipi yüzünden 8 ilçe karayolu da ulaşıma kapandı. Yetkililer, Karayazı-Yağan, Karayazı-Elmalıdere, Karayazı-Göksu, Karayazı-Gökoğlan, Gaziler-Yeniköy, Ardahan-POSOF, Ardahan-Şavşat ve Ardahan-Göle ilçe yollarında dün öğle saatlerinden bu yana ulaşım yapılamadığını söylediler. Bu yolların yeniden ulaşıma açılmasına çalışılıyor.
İlçe halkının % 98’i okur-yazardır. Bütün köylerimizde okullarımız mevcut olup, göç nedeniyle bazı köylerimizde öğrenci azlığından dolayı okullarımız kapatılmıştır.
Bugün itibariyle İlçe Merkezinde 1, köylerde 30 tane olmak üzere 31 tane İlköğretim okulunda eğitim-öğretim yapılmaktadır. Bu okullardan 6’sı 8 sınıflı, diğer 25’i ise 5 sınıflı olarak eğitim vermektedirler. Bu okullarımızda 120 derslik mevcuttur.
2001-2002 eğitim-öğretim yılında bu okullarımızın 31 İlköğretim okulunda 1030 erkek, 1031 kız öğrenci olmak üzere 2031 öğrenci, lisede 239 erkek, 86 kız öğrenci olmak üzere 325 öğrenci öğrenim görmektedir. Bu okullarımızda 124 öğretmen görev yapmaktadır.
8 yıllık zorunlu İlköğretim uygulaması ile belirlenen 6 Merkez İlköğretim okuluna, 43 yerleşim biriminden, 762 öğrenci taşınmaktadır.
2001-2002 öğretim yılında taşımalı ilköğretim uygulaması ile öğrenci azlığı nedeni ile, 27 köy İlköğretim okulu eğitim-öğretime kapalı durumdadır.
İlçemizde Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğünün bünyesinde, posofum com halkoyunları, temel giyim ve bilgisayar kursları açılması için çalışmalar yapılmaktadır.
İlçemiz Sosyal Yardımlaşma Ve Dayanışma Vakfına ait Öğrenci Yurdunda 160 öğrenci kalmaktadır. Ayrıca yine Vakfımız tarafından 6 merkezi okullara taşınan 762 taşımalı öğrenciye 1 öğün kuru gıda yardımı yapılmakta ve eğitim öğretim desteklenmektedir.
İlçe Merkezinde öğretmen lojmanları bulunmamaktadır. Merkezde 1995 yılında açılan öğretmenevi ile öğretmenlerimize hizmet verilmektedir. 12 yatak kapasiteli olup, ilçe için yeterlidir.
İlçemizde basım evi, sinema, tiyatro yoktur. İlçe kültürüne katkıda bulunmak amacıyla, Posof Köylere Hizmet Götürme Birliğince, 1995 yılında ilçe de hazırlanarak, il dışında bastırılan tek basım ve yayın organı olarak “SERHAT POSOF” gazetesi çıkarılmış, ancak yeterli ilgiyi görmediği için yayın hayatına son vermiştir. Zaman zaman Köylere Hizmet Götürme Birliğince tiyatro gösterileri yaptırılmaktadır.
İlçemiz halkı spora meraklı olmasına rağmen maalesef ilçemizde hiçbir spor tesisi bulunmamaktadır.
Futbol sahası yapımı için gerekli yer temin edilmiş olup, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü adına tahsisine müteakip inşaatı Hizmet birliğince gerçekleştirilecektir. İlçemizde her yıl Kaymakamlık kupası adı altında futbol ve voleybol turnuvaları düzenlenmekte, bu turnuvalara köylerimiz karma takımlarla katılmaktadırlar.
İlçemizde Posof Spor Kulübü adı altında 1987 yılında kurulan bir spor kulübü bulunmaktadır.
İlçemizde 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı şenlik ve panayır havası içerisinde kutlanır.Bu kutlamalara Gürcistan Devleti Tiflis ve Ahıska dan Hudut komiseri ve hudut komiser muavinleri heyetleri ile birlikte mahalli halk oyunları ekibi,sanatçıları ve güreş ekipleri ile katılmaktadırlar. Bunun yanı sıra seyran denilen kuşaktan kuşağa yaşayan geleneksel halk şenlikleri yapılır.
Posof Belediyesi:
İlçemizde merkez ilçe belediyesi olmak üzere 1 belediye mevcuttur. Belediyemiz kendine ait hizmet binasında hizmetlerini yürütmektedir.
Belediyemizin 2000 yılı giderleri 183.454.002.605 TL, aynı yıl geliri ise 197.282.077.499 TL olarak bağlanmış, 2001 yılında geliri 231.827.000.000 Tl.,gideri ise 245.839.000.000 Tl. olduğu, 2002 yılı tahmini bütçesi ise 470.000.000.000 TL olarak çıkarılmıştır.
Belediyemizde 3 damperli kamyon, 1 çöp kamyonu, 1 itfaiye aracı, 2 adet traktörlü kepçe, 1 adet traktör, 1 kartal taksi, 1 adet 100 doç pikap, 1 adet lada niva Jeep, 1 Adet Arızalı minibüs bulunmaktadır.
Belediyemiz halen 10 memur, 3 yardımcı personel, 16 geçici işçi görev yapmaktadır.
Belediyemize ait 1 Hizmet Binası, 10 adet dükkan, 2 adet fırın, 1 adet hamam binası, 1 adet düğün salonu ve kum eleme yıkama makinesi, parke makinesi olup, içme suyu 19 Lt/Sn 700 tonluk iki adet su deposu mevcuttur.
Köylere Hizmet Götürme Birliği:
Birliğimizin 2000 yılında l28.350.511.649 TL geliri olup, l27.970.353.564 TL gireri 2001 yılında l36.830.692.262 TL. geliri, l29.672.578.095 Tl. gideri olmuştur. Birliğimizin l adet 24 tonluk çekici, l adet l2 kişilik minibüs, l adet traktör kazıyıcı ve yükleyici ve 1 adet de otomobili mevcut olup, 200l yılında alınan traktör kazıyıcı ile Aşıkzülali, Kolköy, Yurtbekler, Sarıdarı köylerinin kapalı şebeke içme suyu getirilmesinde su kanallarının açılmasını yapmış olup, Kumlukoz köyünün 20 Km’den getirilecek içme suyunun kanalının kazısını başlanmış 4 Km’lik kısmı açılmış kış mevsimi gelmesi nedeniyle işe ara verilmiştir.
2002 yılında çalışmağa başlanılacaktır. Ayrıca köylerimizde ki okul, içme suyu, okul lojmanı onarımı, imam evi yapımı, hayvan sulakları yapımı mezarlık duvarları yapımı için öncelikle çimento, saç demir ve kereste gibi toplam 34.746.019.830 TL. yardım yapılmıştır. Birliğimizde l ek görevli sayman, sözleşmeli l sekreter,l şoför ve Posof Devlet Hastanesinde görev yapmak üzere l röntgen teknisyeni görev yapmaktadır.
SAĞLIK
12.08.2005 tarihi itibariyle İlçe merkezinde 25 yataklı Devlet Hastanesi mevcut olup, malzemeleri (Ameliyat Masası, Röntgen Cihazı, Laboratuar Malzemesi ve Doğum Masası gibi) yurtdışındaki işçilerimiz tarafından hibe edilmiştir. Devlet Hastanemizde, 3 Pratisyen Doktor, 2 Diş tabibi, 1 hastane müdürü, 2 tıbbi sekreter, 1 Başhemşire, 9 Hemşire, 2 Ebe, 4 Sağlık Memuru, 5 Röntgen Teknisyeni, 4 Laboratuar Teknisyeni, 1 memur, 2 Şoför ve 4 hizmetli olmak üzere toplam 43 personel görev yapmaktadır. Hastanemize ait 2 Ambulans aracı mevcuttur. Devlet Hastanesine ait 6 daireli personel lojmanı bulunmaktadır. Devlet hastanesinin bazı ihtiyaçlarını karşılamak için Posof Sağlık Hizmetlerini Geliştirme ve Güzelleştirme Derneğini adı altında bir dernek kurulmuştur. Hastanemizde 01.01.1998 tarihinden itibaren Döner Sermaye Saymanlığı kurulmuştur.
İlçemiz merkez sağlık ocağının fiili hizmet binası 1981 yılında Devlet hastanesine dönüştürülmüştür. Merkez sağlık ocağımızın kendine ait bir binası olmadığından hizmet sunumunda aksaklıklar olmaktadır. Bu nedenle 2003 yılında sağlık ocağı için arsa tahsisi için gerekli müracaat yapılmış ve Posof Belediyesinden arsa temin edilmiştir. 2005 yılında yatırım programına alınan sağlık ocağı için ihale işlemleri başlamıştır.
Merkez sağlık ocağı ile birlikte Aşıkzülali, Binbaşı Eminbey ve Yeniköy sağlık ocakları olmak üzere 4 sağlık ocağımız vardır. Bu sağlık ocaklarımıza bağlı 16 adet sağlık evi olup bunlardan yalnız 10 tanesinin binası mevcuttur. Sağlık evlerimizin hiçbirinde görevli personel bulunmamaktadır.
Sağlık ocaklarımız aile planlaması, ana-çocuk sağlığı, bağışıklama, çevre sağlığı ve poliklinik gibi birinci basamak sağlık hizmetlerini yürütmektedir. Merkez sağlık ocağı tarafından yeşil kart büro hizmetleri yürütülmektedir. 15 ağustos 2005 tarihi itibariyle ilçemizde 3040 yeşil kartlı bulunmaktadır. Bu sayı nüfusun %29’una tekabül etmektedir.
Sağlık gurup Başkanlığına bağlı; İlçe merkezinde bir sağlık ocağı bulunmakta olup, Sağlık Ocağında 1 Pratisyen Doktor olup, 3 Sağlık Memuru, 1 Hemşire, 2 ebe, 1 Hizmetli ve 1 ambülâns görev yapmaktadır. 4 personel lojmanı mevcuttur Ayrıca merkez sağlık ocağımıza bağlı Yolağzı, Günlüce, Demirdöven Al ve Asmakonak köylerinde sağlık evleri bağlı olup, personelleri yoktur.
Aşıkzülali Sağlık Ocağında, 1 sağlık memuru 1 hemşire ve 1 Hizmetli görev yapmaktadır. Bağlı 4 sağlık evi bulunmakta olup, bunlardan Söğütlükaya ve Alabalık köylerinde Sağlık Evinin binası olmayıp, Baykent ve Kol köylerinin sağlık evi binaları mevcut olup sağlık evlerinde görev yapan personel yoktur. Aşıkzülali köyüne ait 4 personel lojmanı vardır.
Yeniköy Sağlık Ocağında 1 hemşire, 1 Hizmetli görev yapmaktadır. Bu sağlık ocağımıza bağlı Süngülü ve Derindere Köyü sağlık evi bulunmakta, Süngülü Sağlık Evinin binası mevcut olup, Derindere Sağlık Evinin binası yoktur.
B.Eminbey Sağlık Ocağında, 3 Sağlık Memuru, 1 Hemşire ve 1 ebe ile hizmet vermektedir. Bu sağlık ocağımızın da 1 Ambulansı mevcuttur. Bu sağlık ocağımıza bağlı Armutveren, Gönülaçan, Taşkıran, Türkgözü Sağlık Evleri ve İncedere sağlık evi olmak üzere 5 adet Sağlık Evi bulunmaktadır. Bu sağlık evlerinde görev yapan sağlık personeli yoktur. Bu Sağlık Ocağımızın 4 adet personel lojmanı mevcuttur.
Üzeyir Usta/Fakirî
Posof’un Hévat köyünden olup, XVIII-XIX. yüzyilin “en ünlü saz sairi”dir. Hiçbir âsik Fakirî’yi baglayamamis ve onun baglamalarini çözememistir. Birçok âsik kendisinden etkilenmis ve siirlerine nazireler söylemislerdir. Fakirî, yasadigi çagda “Sultanü’s-Suara” (Sâirler sultani) diye anilmistir. Fakirî, Arslan Bey, Ahmed Han, Mustafa Bey ve Kerem’in Erzincan Baglari adli hikâyeleri tasnif etmistir. Kendi ask maceralarindan meydana gelen, hikâyesi ve türküleri kendisine ait, oglu sair Feryadî tarafindan tasnif edilen Kara Gelin hikâyesi meshurdur. Bu hikâyede Fakirî’den, Feryâd olarak bahsedilmektedir.
Âsik Müdamî’nin büyük dedesidir. Deyisleri, karsilasmalari ve hikâyeleri üzerine çalismalarimiz devam etmektedir.
Hey kardaslar yanak yanak agliyak
Ülkemiz sultani elden gidiyor
Al yesili töküp kara bagliyak
Al-Osman’in sani elden gidiyor.
Ahiska’ydi burda ellerin hasi
Yakildi atasa senligi nâsi
Kurtuluncaya dek çekecek yasi
Yesir olmus cani elden gidiyor.
Kâfir Moskof’a bas ülke verilir
Kesilir sinorlar korgan kurulur
Yedi yerden Fakîr beli kirilir
Islâm darda cani elden gidiyor.
Ferhat/Feryadî
Posof’un Hévat köyündendir. Ünlü Âsik Fakirî/Üzeyir Ustanin ogludur. 1795 yilinda dünyaya geldigi tahmin edilmektedir. 90 yaslarinda iken yine bu köyde ölmüstür. Adi Ferhat’tir. Feryadî mahlâsi, babasi tarafindan verilmistir. Oglu Süleyman da Süreyya mahlâsiyla siirler söylemistir. Varzinali ünlü Âsik Müdamî, ana tarafindan Feryadî’nin torunudur.
Bâd-i saba sen Mevlâ’yi seversen
Gidip ziyaret et illerimizi
Söyle nazli yâre çekmesin elem
Dahi gözlemesin yollarimizi.
Felek bizi bu diyara atiptir
Deli gönül gam bahrine batiptir
Bir nice gün bu diyarda yatiptir
Agyara vermesin göllerimizi.
Feryadî bend eder Gürcistan mesti
Güzelleri gezer elinde desti
Bir nazenin dilber almaktir kasti
Korkarim bend eder ellerimizi.
Mehmed/Noksanî
Posof’un Zedezümde köyünde 1857 yilinda dogmus ve yine bu köyde ölmüstür.
Asil adi Mehmet, mahlâsi Noksanî’dir. Medrese tahsili yapmistir. Sefilî, Zuhurî, Zülâlî, Mazlûmî, Cemalî, Sayholu Hüseyin, Hanakli Hulusî ve Lezgi Ahmet’le deyismeleri vardir. Zülâlî, Seki’den döndügü zaman 1905 yilinda onunla deyismistir. Elimizdeki defterlerde bazi deyismeleri ve destanlari bulunmaktadir. 1940 yilinda 83 yasinda olduguna dair not var. Noksanî’nin Acara Destani’ni, 2001 yilinda çikan Acaristan ve Acarlar adli kitabimizda verdik.
Yâr elinden ben hiç olmadim çirag
Çekerim hasretin dâd ile firak
Bu benim hâlim bir kâmile sorak
Edep nedir erkân nedir yol nedir.
Gam ile gussadan kalkmiyor basim
Dem vurur cefadan ayrilmaz gusum
Durmuyor gözümden akiyor yasim
Akak nedir durgun nedir sel nedir.
Noksanî der bülbül oynar gülinen
Kalamadim yâr yaninda yilinan
Beni oksasalar tatli dilinen
Seker nedir serbet nedir bal nedir.
Posof’un Caborya köyünden olup 93 Harbi’nden sonra Posof Ruslara kalinca, 1880 yilinda Malatya’nin Dogansehir ilçesine göç etmistir. Hakkinda yeterli bilgiye sahip degiliz. Elimizdeki bir defterde, “Asil adi Topçu olup Asagi Caboryalidir. Doksanüç Harbinde muhacir olan bir kafileyle birlikte Malatya’ya göç etti. 1299 (1883) yilinda, memleketi ziyarete geldi. Bir kis kaldi. Tekrar Malatya’ya gitti ve orada öldü.” denilmektedir. Bu defterde Güftadî olarak adi geçen âsik, Kirzioglu’nun Edebiyatimizda Kars adli kitabinda Güftarî olarak anilmaktadir. Göç ederken kendisini yolcu eden komsularla Ulgar Dagi’ndaki Savukpinar’da vedalasirken söyledigi deyis söyledir:
Zapteyledi Beni-asfer cihani
Simdiki hâl meydan küffara kaldi
Beyan etti türlü türlü alâmet
Islâm olan gama efkâra kaldi.
Kuramadim düsman ile savasi
Akitti gözlerim kan ile yasi
Daim içerimde sönmez atasi
Sevdigim vatanim agyâra kaldi.
Va’de yetti agâh olabilmedim
Hayif mertlik ile ölebilmedim
Düsmandan intikam alabilmedim
Iste yüregimde bu yara kaldi.
Der Güftarî Haktan imis bu yazi
Dilerim duadan unutman bizi
Hüda’ya emanet eyledim sizi
Bir dahi görmek Mahser’e kaldi.
Posof’un Zedezümde köyündendir. 1937 yilinda eski yaziyla yazilmis bir defterin kapak içinde su notlar, onun hakkinda bazi bilgileri vermektedir: “Zedezümde’de Cumiogullarindan Arif oglu Esref Hoca, 65 yasindadir. Anasi Iffet Hanim da ayni köydendir.” Bu bilgilerden, Esref Hocanin 1872, baska bir kayda göre de 1869 yilinda dogdugu tahmin edilmektedir. Çildirli Senlik’e din dersleri vermistir. 1953 yilinda, dogdugu köyde ölmüstür. Asagida, 1934 yilinda Erzurum’da ölen Petobanli Altun Hoca’nin ardindan yazdigi deyisi veriyoruz:
Dokuz yüz otuz dört bulanda hitam
Bozuldu baginda güllerin Altun
Komsu, kardaslarin kaldilar yetim
Simdi aglar ulus ellerin Altun.
Tez iken eyledin dünyadan ferag
Kapunda ederdin çoklari çirag
Huri gilman cennet mekânin durag
Daim mesrur olsun hâllerin Altun.
Çok ragbet ederdin okur yazara
Hayir hasenatin vardi hezara
Ezrum’da koydular seni mezara
Orada tükendi günlerin Altun.
Kardas ogullari pek yandi sana
Bükülüp belleri oldular fena
Binali, Zekerya kaldilar vaha
Esref Hoca söyler vasflarin Altun.
Posof’un Giniya köyündendir. 1867 yilinda bu köyde dünyaya gelmistir. Asil adi Ferhat, mahlâsi Mahsunî’dir. Babasinin adi Üzeyir, anasi Al köyünden Havva’dir. Dugur Medresesinde, 1885-1890 yillari arasinda Acarali Müderris Muhammed Efendiden ders okumustur. Çevrede Molla Ferhat adiyla anilirmis.
Molla Ferhat, fes, çit, mercan, akik gibi esya ticaretiyle mesgul olmustur. Bu vesileyle Ahiska, Batum, Tiflis ve Azerbaycan’a seyahatlerde bulunmustur. Posof’un Rus esaretinde oldugu zaman, esaret hayatindan usanan âsik, 1910 yilinda Anadolu’ya göç ederek Çorum’da yerlesmistir.
Mahsunî, memleket hasretine dayanamamis, 7 Mart 1921 tarihinde Posof’a gelmistir. 1922 yilinda da Ardahan’in Konk köyüne yerlesmis, 1945 yilinda bu köyde ölmüstür.
Sevdigim nerden gelirsin
Sallanisin naz misâli
Açilmis yüzünde güller
Ezelbahar yaz misâli.
Yüzünde var kosa hallar
Yahsi söyler sirin diller
Yigide adettir derler
Güzel sevmek söz misâli.
Mahsun emse lebin kanar
Pervane tek sem’a döner
Yüregimde odlar yanar
Yel vurdukça köz misâli.
Posof’un Sagre köyündendir. Asil ismi Dursun’dur. 1867-1947 yillari arasinda yasamistir. Degirmencilik yaptigi ayni zamanda hoca oldugu söylenir. Deyislerinden bazi örnekler bize kadar gelmistir.
Dinleyin efendim tarif eyliyem
Huda’yi zikreden dile eyvallah
Tutup tarikati sadik olana
Seriat bâbinda yola eyvallah
Bir olmaz askin oduna yandim
Içirdiler Kirklar meyinden kandim
Sihhat buldu yaram kevserdir sandim
Kurulu muyunda hala eyvallah.
Küçükten büyüge ederler hürmet
Bir kisi özünden bulur muhabbet
Huda ihsan ede kuluna rahmet
Marifet arida bala eyvallah.
Ilhakî okuyup nâmeden bezdim
Dolandim cihani kalmadi gezdim
Güzeller adini kâgida yazdim
Lâyik al buhaga ala eyvallah.
Yasadigi devrin ünlü âsiklari Senlik ve Sümmanî ile sac ayagi teskil edecek derecede güçlü bir sâirdir. Her ikisiyle de görüsmüs ve karsiberi deyismistir.
1290/1874 yilinda Posof’un Suskap köyünde dogmustur. Babasi Abdullah, annesi Güllü’dür. Asil adi Yusuf, mahlâsi Zülâlî’dir.
Zülâlî, köyünde ve daha sonralari Istanbul’da medreselerde okumus aydin bir sairdir.
Yusuf Zülâlî, memleketinin Rus isgalinde oldugu zamanlarda yaptigi milliyetçi çalismalardan dolayi takip edilmis, 1910 yilinda Afyonkarahisar’in Sariçayir köyüne göç etmistir. Bilâhare Eskisehir’in Çifteler ilçesine yerlesen sâir, 1956 yilinda orada ölmüstür.
Halk siirinin hemen her türünden örnekler vermis olan Zülâlî üzerine yayinlanmis kitaplar varsa da, henüz tam olarak bütün eserleri toplanip ortaya konamamistir. 1939’da siirleriyle beraber, hakkinda ilk yaziyi Kars Halkevi Dergisi Dogus’ta yayinlayan M. F. Kirzioglu’na, 1940 yilinda biyografisiyle siirlerini göndermistir. Hayati, karsilasmalari ve siirleri tarafimizdan yayinlandi. Kirzioglu’ndan bize intikal eden sâirin eski yaziyla kaleme aldigi bütün defterleri tarafimizdan incelenmis, onu her yönüyle tanitan ve belki bütün siirlerini ihtiva eden bir kitap basima hazir hâle getirilmistir.
1.
Biz bu zulmetler içinden çikariz bir gün olur
Sarka garba yildirimlar çakariz bir gün olur.
Kara bulutlar içinden parlayip simsek atar
Gök gürülder dolu yagar bakariz bir gün olur.
Kafkas Buhara Kirim’dan çevrilen hisarlari
Vurur millî külünk ile yikariz bir gün olur.
Türkiye’nin günesinden bir kivilcim aliriz
Cahîm olur cihani yakariz bir gün olur.
Anadol’dan Hindistan’a geçeriz Temür gibi
Himalaya Daglarini çalkariz bir gün olur.
Dagistan Kirim Kazan’i Iran Turan Kasgar’i
Ittihadin zinciriyle sikariz bir gün olur.
Bizi bogmak için yurda akan aci selleri
Dinimizin kuvvetiyle tikariz bir gün olur.
Türk dogariz Türk gezeriz Türk yasariz dünyada
Devrilen Moskof elinden çikariz bir gün olur.
Der Zülâlî Volga Tuna Ceyhun Araslar gibi
Tugyan eder deryalara akariz bir gün olur.
2.
Livana’dan astim Savset dagina
Allah’in lutfundan ihsan göründü
Sanarsin ki düstüm cennet bagina
Insanlari huri gilman göründü.
Sevgim kaldi vatan gazilerinde
Hasretim var idi bazilarinda
Bu dersin manevî yazilarinda
“Hubbül-vatan minel-iman” göründü.
Ben vatani aglar idim iraktan
Gördüm de kurtuldum gamdan firaktan
Gözümüz açildi Kudret-i Hak’tan
Güzel Çildir, Kars, Ardahan göründü.
Hicran köprüsünden geçti ordumuz
Kalmadi kasavet asla derdimiz
Posof mekânimiz, Suskap yurdumuz
Her tasi cevherden vatan göründü.
Gönül der, Zülâlî vatana yeris
Dostlar ahvalinden suval et sorus
Ellere yaz gelmis bunda neden kis
Yaylalari karli duman göründü.
1874 yilina Badele’de dünyaya gelmistir. Asil adi Bilâl olup Molla Bilâl diye anilir. Babasinin adi Emin’dir. Annesi Kobliyan’in Hevesen köyündendir. Kobliyan’da Entelli Hazik Efendiden ders okumus, daha sonra da Dugur Medresesinde Müderris Lezgi Tahir Efendinin talebesi olmustur. Biraz Arapça ve Farsça bilirmis. Ahiska’nin Caral köyünden evlenmis, bu evlilikten üç oglu olmustur. Saz çalmaz, çok tarih ve mecmua okurmus. 1935 yilinda Badele’de ölmüstür. Elimizde birkaç manzumesi bulunmaktadir. Bunlardan 35 hanelik “Destan-i Kemal Pasa ve Yunan Krali” ile 19 hanelik “Agri Destani” dikkate degerdir. Birinci destanin birkaç dörtlügü söyledir:
Talimden tekmilden alirlar dersi
Cumhuriyetin dildari askerler
Her birinin vardir bir vazifesi
Kemal Pasa kahramani askerler.
Gökten nâm veriyor cihana adiz
Küffar-hakisara velvele saldiz
Ermeni Urum’dan intikam aldiz
Din iman muini olduz askerler.
Allah Allah deyü zikreden dehan
Tekbir avaziyle doldu bu cihan
Düsmanlar bozulup oldular nihan
Müminler serveri olduz askerler.
Günbegün Din-Islâm olur izdiyad
Inglis Rumlara düsürdü feryad
Milleti mapusdan ettiler azad
Cumhuriyet yadigâri askerler.
Sidkî’yim beyhude söylemem kelâm
Dinimiz Islâm’dir bakidir Huda’m
Hak dine sidkile verilse nizam
Toy ile hastaya gider askerler.
Cevherî/Cafer
Posof’un Çorçuvan köyündendir. Ayni köyden Âsik Farkî’nin ogludur. 1893 yilinda dünyaya gelmis, 1975 yilinda yine bu köyde ölmüstür. Çevrede Cafer Usta diye anilir. Basarili bir hikâyeci olup Köroglu Destanlari üstadi oldugu bilinmektedir.
Zeytun kaldurmaz basini
Altun töküyor yasini
Kimsa agnamaz isini
Ingildar Altun ingildar.
Altun’un basi sari
Pederimin yadigâri
Kardas aglar zari zari
Ingildar Altun ingildar.
Basindadur dövlet taci
Yüregima koydi aci
Bu idi lençberin harci
Ingildar Altun ingildar.
Dösemeye koydi dösi
Gözünden ahidur yasi
O idi dövletin basi
Ingildar Altun ingildar.
Cevher müftelâdur sana
Mevlâ’m bagislasin bana
Koyma beni yana yana
Ingildar Altun ingildar.
Hakikî/Hakki
Posof’un merkezi Dugurludur. 1889 yilinda dünyaya gelmis, 1970 yilinda ölmüstür. Asil adi Hakki, mahlâsi Hakikî’dir. Kendisinden nakledilen bilgilere göre babasi, medrese tahsili de görmüs olan Terzi Kadir efendi, annesi Arileli Peruza’dir. Hakikî, Dugur ve Ahiska mektep ve medreselerinde okumus, Rusça da ögrenmistir. 1320/1904 yilindan itibaren üç yil Posof Mektebinde muallim olan Yusuf Zülâlî’den yeni usûl üzerine ders almistir. Hakikî’nin âsikliginda bir ask ve sair hadise bulunmamaktadir. O, siirle mesgul olmus, Zülâlî’nin etkisiyle yazmaya baslamistir. Önceleri Irsadî mahlâsini kullanan âsik, sonra bu mahlâsin Bayburtlu bir âsik tarafindan kullanilmakta oldugunu ögrenince, Hakikî mahlâsini almistir.
Siladan ayrilmak güç gelmez amma
Bilseniz silada nasili kaldi
Bedir yüzlü mâh cemalli sevdigim
Canim yâr yaninda asili kaldi.
Mevlâ’m bize bir inayet kilur mi
Dar günümde yâr imdada gelür mi
Gözlerim o yâri dahi bulur mi
Bu dertli gönlümün fasili kaldi.
Hakikî âleme sirrin bildirdi
Dost agladip düsmanini güldürdü
Hicrân kervani gam yüküm kaldirdi
Silada sevdigim küsülü kaldi.
Müdamî/Sâbit
Esas adi Sabit Ataman olup, Posof’un Varzina/Demirdöven köyündendir. 1918’de dünyaya gelmis ve 1968’de yine bu köyde ölmüstür. Babasi Kahraman, annesi Ferahnaz’dir. Dedesi Dursun, 93 Felâketi üzerine Malatya’ya göç etmisse de barinamayip memlekete dönmüstür.
Köy imami olan babasiyla gezdi ve küçük yasta hafiz oldu. Bir ara kendisi de hocalik yapti. Bir rüyayla saz çalmaya basladi. Babaannesi tarafindan Âsik Üzeyir/Fakirî’ye baglidir. Ünlü âsiklarla karsilasti. Konya Âsiklar Bayrami’nin ilkine katildi ve birinci oldu (1966).
Müdamî, çaginin en usta âsiklarindan olup, ayni zamanda iyi bir hikâyeciydi. Basta Köroglu Destanlari olmak üzere birçok halk hikâyesini bildigi gibi, kendisi de birçok hikâye tasnif etmistir. Bunlar: Öksüz Vezir, Sehzade Dürr-i Gilânî, Ali Sîr ile Gül, Yarali Toplar, Seyf-i Zülyezen. Ünlü bir halkiyatçinin su sözleri dikkate deger: “Türk halk hikâyeciligi geleneginin büyük ustalarindan biriydi. Yalniz usta mali alip satan biri degil, kendisi de siir yazan. Hikâyeler tasnif eden yaratici bir âsikti. Onun ölümü, Türk halk hikâyeciligi için büyük bir kayip olmustur.”
Elimizde kendi el yazisiyla kaleme aldigi iki defteriyle bazi mektuplari ve fotograflari bulunan Müdamî üzerine ciddî bir çalisma zarureti vardir.
Gezdim dört yanini eyledim seyran
Çekerdim iraktan tasan Urama
Her bakip gördükçe oldum mest hayran
Yaylakta senligen nasan Urama.
Agustosta karlar yagmis üstüne
O vakit bakmazsin hiçbir dostuna
Ahaldabalilar düstü kastina
Dayak mi onlara pasan Urama.
Huduttur kapanmis Acara yolun
Kaplamis direkler sag ile solun
Haziran temmuzda açilir gülün
Bakan hayran olur süsen Urama.
Adin söyleniyor cihan içinde
Savsetliyi koydun güman içinde
Sana geldim çise duman içinde
Had nihayet yoktur pusan Urama.
Bazi yerin düzlük bazisi burun
Gezer yaylaginda nahirin sürün
Bir ulu dagsin ki benzeri Tur’un
Hani nerye gitti Musa’n Urama.
Müdam çok temasa kilmadi ovan
Çis dumanin geçmez açilmaz havan
Poshov Savset ile tükenmez davan
Çekismeli subh ü mesan Urama.
2.
Biz de basladik medhine
Gör ne revnakdir Poshov’un
Ne yazilsa söhretine
Hepsi mutlaktir Poshov’un.
Serhaddir düsmandan korkmaz
Munisdir kimseye sarkmaz
Yine de bir yana çikmaz
Pek gözü tokdur Poshov’un.
Her yanindan çaylar gelir
Vadileri boylar gelir
Urama’dan kaynar gelir
Suyu berrakdir Poshov’un.
Bir yol Savset’e baslansa
Tesisati bagislansa
Çikan madeni islense
Kömürü kokdur Poshov’un.
Arile, Cancah, Sagre, Al
Lamiyan, Erim, Suvashal
Eski geyimi çuha, sal
Hem kabalakdir Poshov’un.
Cilvana, Gume, Papola
Tepezümde, Puma, Pala
Zéndar, Caksu’dan geç Kol’a
Yeri çorakdir Poshov’un.
Çildirét, Sathabel oya
Satlel, Séca, Hertuz bu ya
Suskap, Vahla geç Sayho’ya
Arzi yaylakdir Poshov’un.
Yazin çikar yüksek daga
Bayilirim süt kaymaga
Düsmani yurtdan kogmaga
Hepsi koçakdir Poshov’un.
Daglari Arsiyan, Ulgar
Kisin birçok adam bogar
Dört saatlik yere sigar
Ümidi çokdur Poshov’un.
Tezgâhdeki sali güzel
Kovaninda bali güzel
Konustugu dili güzel
Asli Kipçak’dir Poshov’un.
Sâir Müdam’in silasi
Dillerde methü senasi
Latifdir âb u havasi
Iklimi sarkdir Poshov’un.
Posof’un Suskap köyündendir. 1916 yilinda bu köyde dünyaya gelmistir. Âsik Zülâlî’nin akrabasidir. Ikramî’nin asil adi Hafiz, babasi Gazi, annesi Fadime’dir.
1977 yili baharinda Suskap köyünde kendisini ziyaret ederek Âsik Zülâlî’yle ilgili derlemeler yapmistik. Yakin zamanda Suskap’ta ölen Ikramî, köy meclislerinde Zülâlî’nin deyislerini ve karsilasmalarini anlatirdi. Daha ziyade hikâye ve usta mali söyleyen Ikramî’nin kendi manzumeleri de vardir. Bunlardan biri söyledir:
Dinleyin efendim beyan eyliyem
Dünyanin safasi lezzeti nedir
Bir yigidin güzel yâri olmasa
Yârsiz dünya mali heç bes paradir.
Bu dünya fânidir ihtibar olmaz
Bince varin olsa seninle gelmez
Yârsiz bir yigidin lezzeti olmaz
Ona gece gündüz bütün karadir.
Der Ikramî tasdik ettim bu isi
Bu serimden çikmaz askin atasi
Yârsiz bir adamin olmaz cünbüsü
Dünyanin safasi lezzeti yârdir.
Altunoglu/Semsettin
1913 yilinda Posof’un Petoban köyünde dünyaya gelmistir. Altun Hoca/Altunî’nin ogludur. Ögretmenlik, idarecilik ve kisa bir süre milletvekilligi yapmis, yakin bir zamanda Ankara’da ölmüstür. Siirleri birkaç küçük kitap hâlinde basilan sairin bir kitabina adini veren siiri söyledir:
Tellipinar
Akar dertli dertli bahar ve güzün
Pesinden âsiklar sürüyen pinar
Dinlenmek bilmeden gece gündüzün
Vadide yol alip yürüyen pinar.
Söyle, Tellipinar, derinden söyle
Her biri bir baska yerinden söyle
Senlik’ten Sümman’dan birinden söyle
Gönlümü gamlara bürüyen pinar.
Sessizligi yirtan çaglayanlarin
Sevdadan bunalip aglayanlarin
Içten sana meyil baglayanlarin
Ardinca durmadan süzülen pinar.
Ilâhi sazlarin tellerindesin
Asilmaz daglarin bellerindesin
Nice dilberlerin ellerindesin
Yanik yolculara üzülen pinar.
Posof’un Yukari Cacun köyündendir. 1922 yilinda bu köyde dogmustur. Babasi Haydar, annesi Gülizar’dir. Asil adi Kemal olan Zarrafî, ilk âsiklik bilgilerini Çorçuvanli Cevherî’den ögrenmistir. Savsat’tan evlenmis ve oraya yerlesmistir. Türküleriyle birlikte birçok halk hikâyesini de bilen Zarrafî’nin, Erzurum’da söyledigi bir parçayi aliyoruz:
Artvin ilimizden saygi selâmlar
Gül kokusu yeller ile geldim ben
Kuzeyden güneye Anadolu’mun
Kentten kente yollar ile geldim ben.
Kar yüklüdür geçit vermez daglarim
Âsik yurdunda gül açar baglarim
Otuz yildir gece gündüz aglarim
Gözden akan seller ile geldim ben.
Dogusum Kars Posof, Savsat duragim
Gönlüm yakin size yolca iragim
Manevî bir kuvvet elde bayragim
Ay yildizli allar ile geldim ben.
Bülbülüm bu bagda ötüsmek için
Güzel gecenize katismak için
Bütün ozanlarla atismak için
Her türlüce hâller ile geldim ben.
Tekke beklemedim, degilim sofu
Yalanciyi sevmez gönlüm mamafih
Adim Kemal mahlâsimdir Zarrafî
Saz sinemde teller ile geldim ben
Ummanî
Asil adi Kursun Saraç olan Ummanî, 1933 yilinda Posof’un Hertuz köyünde dünyaya gelmis. Babasi Agali, annesi Urbiye’dir. Ana dedesi Kamber’in de âsikligi varmis. Bu ve çevrede canli olarak yasayan âsiklik geleneginin etkisiyle saz ve söze yönelmis. Kendisinin anlattiklarina göre, ilkokul dördüncü siniftan ayrilmis. 1948 kisinda gördügü bir rüyayla âsik olmus ve bu rüyada gördügü denize nisbetle de Ummanî mahlâsini almis. Radyo programlarina da katilmis olan Ummanî, 1984 yilinda Adapazari’nda vefat etmistir.
Ummanî, önce 1960 yilinda Selim’e göç etmis. Burada on dört sene yasadiktan sonra Bursa’nin Kestel ilçesine bagli Burhaniye köyüne yerlesmis. Mezari bu köyde olup, Konya Turizm Dernegi tarafindan yapilmistir.
Tarihler boyunca cennet vatanda,
Adaletli olan yollar Türk’ündür.
Al bayragi yücelerde tutanda
Sarsilmaz, yenilmez eller Türk’ündür.
Eskide yenide çaglari vardir
Madeni tükenmez daglari vardir
Ormani, bahçesi, baglari vardir
Tabiati süsler, dallar Türk’ündür.
Âsik Ummanî’yim edna bir kulum
Dogruca yürürüm yanilmaz yolum
Severiz kültürü, okuruz ilim
Ilimli irfanli diller Türk’ündür.
Selâhattin Çiftçi
Yukari Varzina köyündenden olup 1945 yilinda bu köyde dünyaya gelmistir. Babasinin adi Mevlüt, annesinin adi Emine’dir. Dogustan âmâdir. Âsik Müdamî’nin köyünden olmasi, ona âsiklik yolunu açmistir. Bölgenin tarihî âsiklik havalarini basariyla çalip söylemektedir. Bilhassa Müdamî ve Zülâlî’nin deyislerini çok basarili bir sekilde söyleyen Çiftçi, ne yazik ki, hücra bir yurt kösesinde yasamanin imkânsizliklari içinde kalmis, ustasi oldugu bir sanatin dünyasina girememistir. Daha ziyade köyünde ve ilçe merkezinde birkaç kisilik topluluk karsisinda çalip söylemistir. Son yillarda Bursa’nin Panayir mahallesine yelesen âsik, buradaki hemsehri toplantilarina davet edilmektedir.
İlçesi eski çağ tarihinde yukarı Kür boyları ile anılan Kars’ın Çıldır, Ardahan ve Hanak, Artvin’in merkez dahil Ardanuç, Şavşat ve Borçka ilçelerini içine alan Kür ve Çoruh havalesindeki bir yerleşim adıdır. İlçenin varlığı 2700 yıl öncesi eski Türklük bölgesidir.
Milattan önce 680 yıllarında Kafkasların kuzeyinden gelen atlı göçebe İskit Türkleri Urartulardan havaliyi alarak 500 yıl hüküm sürmüşlerdir. Daha sonra Horasan havalisinden gelen Arsak Türkleri M.Ö. 150 - M.S. 430 yılları arasında yaşamışlardır. Arsak Türklerinden sonra Peçenek ve Oğuzların yaşadığı da bir gerçektir.
Bu yörelerle birlikte Posof İran’da kurulmuş olan Sasani Devleti toprakları içine alınmıştır. Posof ve havalisi bir ara Doğu Roma Devleti ve daha sonra Gürcü Bağratlılar Beyliği toprakları içerisinde kalır. Abbasi devletinin topraklarına dahil olan bu bölge daha sonra Selçuklu Sultanı Alpaslan’ın 1064 tarihinde Ani şehrini alması üzerine komutanlarından Danişmentli Ahmet komutasındaki Selçuklu ordusu Şavşat üzerinden Arsiyan Dağını aşarak halen mevcut Kol köyündeki kaleyi kuşatarak Gürcüleri yener ve yöre 1080 tarihinde Selçuklulara bağlanır. Selçuklular uzun müddet tutunamayıp, bölge İlhanlı devletinin hakimiyetine girer İlhanlılar zamanında Posof çatal derelerinin birleştiği yerde Ortodoks olan Kıpçak Türkleri Çoruh boyunun ve yukarı Kür boyunun yarı bağımsız hakimi olur.
NENEKAYA EFSANESİ
Posof, Kars ilinin 180 km kuzeyinde, Sovyet Gürcistan'ına 15 km mesafede, aynı adı taşıyan vadinin kuzeyinde, Kodiyan dağı yamaçlarında kurulu şirin bir ilçe merkezidir. Alt tarafı bayır tarlalar, sağı solu da küçük tepelerle kuşatılmıştır. Neresinden bakılsa sağ yanındaki kayabaşı tepesinin yamaçlarındaki Nenekaya görülür.
Posof, ilki 1828'de olmak üzere, 1917 yılına kadar birçok kereler Rus işgaline uğramış, korkunç mazelimlere sahne olmuş ve yürekler ürperten cinayetler icra edilmiş buralarda. İşte Nenekaya'nın hikayesi bunlarla ilgili. Derler ki;
Posoflu bir Türk anası, mezalim yıllarının bir gününde tarlaya eşine, çocuğuna yemek götürüyormuş. Kolundaki sepetiyle Kayabaşı tepesinin yamacına varınca bir de ne görsün! Karşı tepelerden Rus askerleri gelmektedir! O güne kadar ki korkunç mezalimler bir anda hafızanda canlanmış. Ne yapacağını şaşırmış. 'Ya bunların eline düşersem!?...' diye korkulu bir hayale kapılmış. Hayır hayır, düşünmesi bile ölümden beter. Çareyi Yaradan'a sığınmakta bulmuş. 'Yarabbi, beni bunların eline bırakma; ya canımı al, ya taş kes!' diye gönülden Allah'a yalvarmış... ve dilek sahibi orada taş kesilmiştir. Bir yanda zalim ve zulüm, bir yanda mazlum ve mazlumun duası... ve ibretli son...(Kültür.gov.tr)
AŞIK ZÜLALİ’NİN “BİR GÜN OLUR” ŞİİRİ GERÇEKLEŞTİ
Osmanlı Rus Harbi (93 harbi) ’nden sonra 40 yıllık kara günler başlamıştı. Aşık Zülali ve 40 tane imam, cami cami geziyor vaazlarla Müslümanları aydınlatıyordu. Zülali bulunduğu camide şiddetli Hutbesini okudu. Hutbeye “Bir gün olur”şiirini de ekledi.
Bu şiir gizliden elden ele dolaşmış Müslümanların ayaklanma atmosferini, zaten gizliden hazırlamıştı bile. Zülali’nin şiirini bitirmesiyle bir Rus Ajanın Zülali ye saldırması bir oldu. Cami Cemaati ajanın üzerine çullanırken bir kısmı da Zülali yi kaçırdılar bir fırtına soktular. Fırıncı Zülalinin elbiselerini ateşe atıp yaktı. İşçilerden birisinin elbiselerini giydirdi. İşçisine izin verip uzaklaştırdı. Aramaya gelen askerler yüzü unlu Zülali’ yi işçi zannetti. Fırıncı kağıtlar çıkardı. “Benim zaten 4 işçim var, işte 4 ü”dedi ve Zülali yi kurtardı. Akşamdan atları hazırladılar. Zülali’ yı atla Posof’a oradan da ailesi, çocuklarıyla kaçırdılar. Zülali için 93 Muhacirliği başladı.
İşte Rusya da, Posof civarında halkı Rusya ya karşı ayaklandıran “Bir gün olur” şiiri :
İŞTE BİR GÜN OLDU !
Biz bu zulmatlar içinden çıkarız bir gün olur.
Şarka garba yıldırımlar saçarız bir gün olur.
Karabulutlar içinden parlayıp şimşek atar,
Gök gürülder dolu yağar bakarız bir gün olur.
Kars, Batum, Kafkas elinden çevrilen hisarları,
Vuruban Milli külükle yıkarız bir gün olur.
Türkiye nin güneşinden bir kıvılcım alırız,
Bir ceht ile cihanı yıkarız bir gün olur.
Anadolu dan Hint Çin e geçeriz Timur gibi,
Himalaya dağlarını geçeriz bir gün olur.
Dağıstan, Kırım, Kazgan, İran-u Turan Kaskar’ı
İzdihadın zinciriyle sıkarız bir gün olur.
Türk doğarız, Türk yaşarız,Türk gezeriz her zaman,
Devrik Moskof elinden çıkarız bir gün olur.
Der Zülali Dicle,Fırat,Ceyhun,Araslar gibi
Cuş eder deryalara hep akarız bir gün olur.
(Posof’un Sesi Dergisi) (Posofum.com)
HIRAM - UÇURUM EFSANESİ
İlçemizin Al ve Çamyazı köyleri arasında büyük bir uçurum vardır.Bu uçuruma Hıram adı verilir.Bu uçurumun efsanesi ise; Geçmişte uçurumun bulunduğu yerde çok büyük bir göl varmış.Bu gölde güzel mi güzel, iri bir boğa yaşarmış.Bu boğa zaman zaman gölden çıkar, çevrede yayılan boğalarla güreşir, hepsini de yenermiş.Göldeki bu boğanın gücünü kıskanan bir adam, boğanın karşısına ne kadar rakip çıkarmışsa hepsi yenilmiş.Sonunda adam, kendi boğasının boynuz uçlarına demirden keskin uçlar taktırmış.Yine, boğanın gölden çıktığı bir gün kendi boğasını bu boğayla güreştirmiş.Demir boynuzlu, göldeki boğayı yaralamış ve boğa ölmüş.Bunun üzerine göl suları birden kabarmış ve dağdan aşağıya hızla akmaya başlamış. Önüne gelen her şeyi silip süpürmüş ve arkasında korkunç bir uçurum oluşturmuş.
ARDAHAN SERHAT TOPRAKLARI
Yaylalar, cennet koylar, lezzetli yemekler derken nefes nefese kaldım. Onun için bu hafta nöbeti ATLAS Dergisi'ne devrediyorum. Türkiye'nin en güzel dergisinde bu ay yine birbirinden ilginç konular var.
Bunlardan biri de yıllar boyu uygarlıkların paylaşamadığı, Anadolu'nun bağımsızlık savaşının ilk adımlarının atıldığı Ardahan. Bu bakir toprakların öyküsünü Tevfik Taş'ın kaleminden okuyacaksınız.
Bedenleri bugün bile güvenlik duygusu verecek denli güçlü görünen Ardahan Kalesi'nin yanı başında, taş evlerin oluşturduğu Halil Efendi ve Kale mahalleleri kentin tarihi çekirdeği. Ancak zamanla kent, çekirdeğini bırakıp Kura Nehri'nin öte yakasında serpilmiş. Türkçe tarihi kaynaklarda adı Kür diye geçen nehre bugün Kura deniyor. Yıkık dökük de olsa tarihi evlerin kimisi burada ve Alabalık Deresi'nin kenarında hálá yaşıyor. Ama semtteki evlerin çoğu, mimarisiz basit taş yapılar; yoksul ve toprak damlı.
Osmanlı'nın Rusya sınırındaki üç sancağı Ardahan, Kars ve Batum birçok bakımdan kader ortağıdır ve ‘Elviye-i Selase’ diye geçer tarihe. ‘Ardahan’ ve ‘tarih’ sözcüklerinin yan yana geldiği hemen her yerde duyulabilecek ikinci cümle ‘93 Osmanlı-Rus Harbi’ olacaktır. Öteki bütün uygarlıklar, bütün seferler ve savaşlar unutulmuştur. Tarih, bu savaşla başlar ve yine bu savaşın sonuçlarıyla da sona erer.
Hicri takvime göre yıl 1293 olduğu için, çoğunlukla ‘93 Harbi’ denilen 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı'nın sonunda Ardahan, savaş tazminatı olarak Rus İmparatorluğu'na bırakılmış. Tam kırk üç yıl. Ruslar, Ermeni Taşnaklar, Gürcüler... Direklere çekilen ve indirilen farklı bayraklar. Karşılıklı kıyımlar, göçler, gidip dönenler, gidip dönmeyenler.
Kura Nehri'nin iki yakasını birbirine bağlayan demir köprünün ucundan başlayan Atatürk Caddesi, Ardahan tarihinin hem bu kasvetli yanını gösteren yerlerden biridir, hem de kentin gelişim planını kavramak bakımından önemlidir. Ruslar, burada kalıcı olacaklarını düşündüklerinden olacak, Atatürk Caddesi'ndeki karşılıklı yapılmış tek katlı taş dükkánlar o dönemden kalma. Bu yapılar, insana Rus sınırında, oranın yapı kültürünü yansıtan bir kasabada olduğunu duyumsatıyor.
IŞIK YATAĞI POSOF
Kış aylarının yazdan çaldığı, Ardahan'ın iklim bakımından en şanslı ilçesi Posof. Şimdi, gökte delişmen bahar mavisi, yerde toprak içten içe cıvıldıyor. Posof, bir kasaba değil, rengárenk bir vadidir, ışık yatağıdır. Gürcülere, Selçuklulara ve Osmanlı'ya korumalık etmiş Kol Kalesi'yle aynı adı taşıyan Kol Köyü’nün yanında doğan Posof Çayı, Gürcistan'ı geçip Hazar Denizi'ne giderken, bölgeyi yıkayıp arındırıyor, vadileri ışıtıyor.
Özlem Özyurt ‘Arıcılık buranın tarihinde bakırcılık, bıçakçılık gibi başka zanaatlar kadar yer tutar. Bugün saf Kafkas arı ırkının mekánı olarak yine Posof seçildi. Çünkü doğa hem korunaklı hem de çok zengin’ diyor. Ardahan bir zamanlar, başka illerin karşısında övünecek denli büyük ormanlara sahipmiş. Dahası bütün Kars Havzası böyle. Bölge hakkında izlenimler yazan Türk Hukukçu Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, ormanı yağmalayanların işgalcilerden de aşağı olduğunu sezdiren, bir yaşlının şu sözlerini aktarıyor: ‘Moskof gelince ‘Herkese yakacağı odunu ben vereceğim. Ormandan keseni öldürürüm’ diye emir çıkarmış. Kırk yıl içinde eski ormanlar büyüdü. Fakat biz yine kaçak kesip duruyoruz. Ormanlarımız neredeyse bitecek.’ Ormanların böyle savunmasız olması mı, mülkiyet hırsı olanları cesaretlendiriyor acaba, bilmiyorum. Ama, Posof civarındaki ormanlar da dur durak bilmeden yağmalanmış.
Posof'tan yola çıkıp Ilgar Dağı'nı aşınca orman bitiyor. Damal'ın düz çayırları başlıyor, ağaçsız yamaçlar; geleneksel giysileriyle bezedikleri bebekleri kadar saf, çocuksu insanların toprağı başlıyor. Evliya Çelebi, eski adını ‘Bortekerek’ diye yazıyor buranın; Feridun Ababay, Kuzeydoğu Anadolu'nun Tarihi Coğrafyası adlı çalışmasında ‘Pertekrek’ diye. Damal ilçesi, neredeyse bütün köyleriyle Alevi inancına bağlı. Ardahan da bu özelliğiyle biliniyor. Onların da, Alevi inancından aldıkları yaşama tarzıyla övünmedikleri söylenemez. Ama, bence bundan çok, burayı diğer yerlerden ayıran, giyimi kuşamı ve bütün bunu dünyanın çeşitli yerlerinde temsil eden bebekleridir.
DAMAL'IN BEBEKLERİ
Damal'da bebek imal edilmiyor. Bebekler giydiriliyor. Damal bebekleri denildiğinde akla gelen ilk isim Fidan Atmaca oluyor. Burada doğup büyüyen Atmaca, çocukluğunda tahta parçalarını giydirerek kendi bebeklerini yapıyormuş. Gün gelmiş yerel giyim söz konusu olunca, herkes Fidan Hanım'dan yardım istemeye başlamış; genç kızların çeyizleri, tören giysileri için...
Derken, Atmaca'nın aklına otuz yıl sonra yeniden kendi yaptığı bebekleri giydirmek gelmiş. Tanımadığı bir adam 1990 yılında, bebeğini satmasını istemiş. O da satmış. Bebek, İzmir'de katıldığı bir yarışmada birincilik almış. Aynı bebek 1996'da Japonya'daki bir yarışmada da el emeği kategorisinde birinci olmuş. Ancak, Fidan Atmaca'nın bütün bunlardan hiç haberi olmamış.
Evliya Çelebi, Hanak ilçesinin eski adı ‘Haçerek’ diyor; Ababay ise ‘Haçrek’. İlçe olmadan önceki adıysa Orta Hanak. Buranın coğrafyasını, asıl olarak Cin Dağı'nın doğusundaki Karakale'den bakınca seviyor insan. Hanak Çayı, Komer köyünde doğuyor ve Cot Suyu'yla birleşinceye dek daracık yeşil vadilerden geçiyor. Zamanı olan, Vel Köyü’nü güneye doğru aşıp bir de Sevimli Kalesi'nden bakmalı Hanak'a. Aşağıda, akarsu bir yarımada çiziyor. İnsan bir kayanın ucunda hem yalnız, hem güvenli bakıyor.
BÜYÜLÜ ÇILDIR GÖLÜ
Çıldır'a gitmek için ara yollar var. Ama bir ilçeden ötekine araç bulmak her zaman olanaklı değil. Olanlar da bazen gitmeyebiliyor. Kimi kaynaklarda adı Zurzuna'dır Çıldır'ın. Bulutlar güneşin kaynağını açtığında su boyları, çayırlar içten içe buğulanıyor. Çıldır bir eyalet adıdır geçmişte, büyük ve kapsayıcıdır; en önemli merkezi Ahıska'dır. Ama bugün küçük, elden ayaktan düşmüş bir kasaba.
Elbette bütün bu meşakkatin en görkemli ödülü, Van Gölü'nden sonra, doğunun en büyük ve büyülüsü Çıldır Gölü'dür. Ortasında 2 bin 200 metrekarelik bir ada kent var. Akçakale Adası'nda eski çağlarda kimlerin yaşadığı iyi bilinmiyor. Bugün çeşitli kuş türlerinin yavrulayıp gittiği bir arkeolojik sit alanı. Su, etrafında yaşayan insanları etkiliyor. Çıldır, Ardahan coğrafyasının son derece sarp, yoksunluklarla dolu bir yeri. Ama bu suyun kenarında yaşayanlarda tuhaf, uhrevi bir enginlik var. Dönerken, Ardahan'ın akarsular, platolar ve kanyonlar bölgesi olduğunu ve bu yanının neredeyse keşfedilmediğini düşündüm.
Ardahan'dan ayrılmadan bir gün önce, Ramazan Tabyası'ndan son kez baktım huş ağaçlarından sonra derinleşen Ardahan ormanına. Son kez baktım Kura Nehri'nin zor baharı söyleyen renklerine. |